58

4K 227 30
                                    

6 şubat depremlerinde evini, ailesini veya bir yakınını kaybeden herkese allah sabır be rahmet versin

***

Uzunca bir süredir yoldaydık. Nereye gittiğimiz hakkında tek bir fikrim dahi yoktu. Sadece yokuş çıkıyoruz gibi geliyordu o kadar. Bu beni dağa kaçırıyor olmasın lan?

"Meraktan çatlayacağım şimdi söyle artık nereye gidiyoruz?"

"Son beş dakika, sabret."

"Son bir saattir son beş dakika diyorsun Alex!"

Arabanın yavaşlamasıyla bana döndü. "Geldik işte." Göt olunmuş muydu? Olunmuştu. Kendimi hemen arabadan dışarı attım. O da indi hızla.

Seyir tepesi gibi bir yerde geldiğimiz. Neredeyse tüm şehir görünüyordu. Yüksekte bir yer olduğu için hava epey soğuktu ve esiyordu.

Ona döndüm hemen. "Burası çok güzel."

"Senin kadar güzel olmasa da gideri vardır." Arabaya yaslandı. Üzerinde mont vardı bu yüzden soğuk onu etkilemiyor gibiydi. Oysa hava kararmaya başlamıştı.

Gözlerimden kalp çıktığına emin olduğum bir şekilde baktım ona. "Aleeexx," cilveyle yanına oturdum.

Gözlerime baktı aynı benim gibi. "Bişey isteyeceksin sen. Söyle bakalım, ne istiyorsun?" Bu çocuk nasıl beni bu kadar iyi tanıyordu?

"Aslında bişey istemeyeceğim sadece bişey soracaktım."

"Evet," dinlediğini belli eder gibi kafasını da salladı.

"Bunca zamandır konuşuyoruz ama ailenden hiç bahsetmedin? İstemiyorsan anlatma tabi ama merak ettim." Gözlerindeki kırgınlığı fark ettim o an. Sormamalı mıydım acaba diye düşünürken gülümsedi bir anda. Benimle kala kala kendi de delirmişti sanırsam.

"Sorman hakkın tabi, biliyor musun bugün setteyken babam aradı seninle çıkan bir haberimi görmüş ve seninle tanışmak istiyormuş." Büyükçe bir kahkaha attı.

"Oysa bir yıl önce beni evlatlıktan reddetti." Şaşkınlıkla baktım bu sefer yüzüne. Bir yıl önce bizim yeni yeni konuştuğumuz zamanlardı.

"Neden?"

"Şirketinde çalışmak istemediğim için. Annem ve babam büyük bir şirketi yönetiyorlar. Elektirik işi ile ilgili. Şehrin elektrik alt yapısını bu şirket onaylıyor. Kurulumudur falan. Anlamadığım işler. Abim John o şirketin Ceo'su. Planlarına göre benimde orada çalışmam abimden bişeyleri öğrenmem gerekiyordu. Ama istemedim." Omuz silkti son sözünden sonra.

"Daha önce aynı bunun gibi sayısız tartışma yaşandı. En sonunda 'O işten hevesini aldığın zaman gelecek bir evin, parasız kaldığında çalışacağın bir işin olmaz' dedi ve kovdu evinden beni. Ondan sonra uzunca bir süre ne annemle ne de babamla görüştüm. Sadece abimle görüşüyorum. Çünkü o da bu işi isteyerek yapmıyor. Bu işe yeteneği var ama zorla yaptırıyorlar bu da ister istemez insanın hevesini kırıyor."

"Şimdi de o eve seni çağırıyor işte. Şahsen ben asla gitmek istemiyorum. Ama abim ısrar etti."

"Senin için sorun olmayacaksa ben zevkle tanışırım ailenle." Zorla gülümsedi. Koluna girip başımı omzuna yasladım. "Pek iyi bir aile iletişimimiz yoktur eğer bir anda iğneneleyici bir yorum alırsan canını sıkma olur mu?"

"Sanırım aile konusunda eleştiri yapabilecek en son insanım." Omzunun hareketinden bu dediğime güldüğünü anladım. Sonra tekrar anlatmaya başladı.

"Çocukken hep işte olurlardı. Abim de ders çalışırdı sürekli. Hep fazladan ödev ve proje alırdı, enayi." Karnına vurdum hafifçe. "Yalan mı? Bak bende çalışkan bir öğrenciydim ve hiç fazladan ödev ve proje almadan okul birincisi oldum. Gerçi o konuda abim de birinciydi ama ben yalakalık yapmadım."

"Belki kafasını dağıtmak için alıyordur?"

"Muhtemelen. Çünkü benim arkadaşlarım vardı. Finn ve Amy ama onun hiç yoktu." Burukça gülümsedim dediğine. "Neyse işte evde yalnız olduğum zamanlarda hep dizi veya film izlerdim bu gençliğimde de devam etti. Sonra merak saldım bu işe. Artık replikleri onlarla beraber söylüyordum. Sonra oyuncu olmaya karar verdim. İlk büyük kavgayı o zaman yaptık. 19 yaşındayken, kavgadan sonra kaçıp İstanbul'a o aralar hep özendiğim bir yönetmenin tiyatrosu vardı. Kendi de oynuyordu. Gidemedim ama iyi ki de gidememişim."

"Neden gidemedin ki?"

"Senin yanında uyanmanı bekledim." Kalktım omzundan. "O gün mü?" Kafasını sallayarak onayladı beni. Ardından karşımızdaki manzarayı izlemeye başladı.

"İyi ki oyuncu olmuşsun." Bana döndü.

"Ne?"

"Evet, uçaktayken dikkat ettim ve o kadar kendi veriyorsun ki oynarken. Soyutlanıyorsun dünyadan ve hikayeyi yaşıyorsun resmen. Ayrıca oyuncu olmasan birbirimizi nasıl tanıyacaktık?"

"İyi ki oyuncu olmuşum o zaman." Sırıttı, sırıtık.

Tam dudaklarıma yaklaşıyordu ki telefonu çaldı. Söylenene söylene çıkardı telefonu cebinden. "Ne var Sara?" Omzuna vurdum. "İyi davran kıza."

"Ne?" Doğruldu bir anda oturduğu yerden. "Ciddi olamazsın!" Güldü baya. Acun Ilıcalı gibi uzattıkça uzatıyorlardı. BİRİLERİ BANA DA NE OLDUĞUNU SÖYLER Mİ ARTIK?

"Tamam tamam. Hadi görüşürüz, evet aynen selam falan. İyi geceler Sara." Telefonu kapatmıştı sonunda.

"Nolmuş nolmuş?"

"Altın Küre Ödüllerine aday gösterilmişim! En İyi Erkek Başrol dalında! Ve birçok yerde oylarını bana verdiğini söyleyen yazılar da görmüş kazanma şansım yüksek yani!"

Sevinçle boynuna atladım. Etrafında döndürdü beni. Kazanacağına inancım tamdı. Kazanmasa bile bu mutluluğu nice ödüle bedeldi.

Ayrıldı sonrasında benden, tek dizinim üzerinde yere çöktü. EVET EVET EVET, BİNLERCE KEZ EVET!

"Leydim, benimle bu ödül törenine katılır mısınız?" Arkadaşlar yanlış alarm.

"Tabikide lordum." Elimi kavrayıp öptü.

***

Altın Küre diye bir ödül var mı? Varsa bu oyunculuk dalında mı? Yılın o zamanı mı veriliyor? Ya da bu tür ödül törenlerine davetlilerin yanında biri daha gidebiliyor mu? hiçbir fikrim yok. araştırdım ama sonuç yok. salladım tutursa tutar tutmaz kadere kısmet dostlar

🚨🚨🚨
arkadaşlar size önemli bir şey sormam lazım
sizce;

Finn-Nil mi?

Akın-Nil mi?

açıkçası finn nil yaparsam gene uzak mesafe olacak bu yüzden pek istemedim bu yüzden sara ve finn düşünmüştüm ama saraya model bulamadım eğer saraya model bulabilirsem john sara da yapabilirimm bilmiyorum kafam karışık

NOLUR BANA YARDIM EDİN!!

haydi ben kaçarotti

OPİA (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin