63

2.8K 173 23
                                    

şimdi bu bölüm 61'in devamı..

iyi okumalar🩵

***

Kapıyı açtığımda karşıma çıkan insanlara bir bir gülümsedim. Önce günlük beyaz elbiseli sarı saçlı bir kız girdi kapıdan içeri. "Selam Nida, ben Laura. Memnun oldum." Bişey dememe izin vermeden hemen kollarını açtı ve sarıldı bana. Bende ona aynı şekilde. Ondan ayrıldığımızda arkamdaki Alex ile selamlaştı. Onunla sadece el sıkışmıştı.

Ardından içeri kumral saçını topuz yapmış bir adam girdi. "İyi akşamlar, Nida." Elini uzattı bana bende uzanıp tokalaştım. "Ben Elvis."

"Memnun oldum."

Arkasından sapsarı saçlı bir adam daha girdi bu adamın saçları Elvis'e kıyasla daha kısaydı ama gene de uzun sayılırdı. "Ben de Adrian, merhaba."Adam da çocuksu bir surat vardı. Niye bilmiyorum ama bence aralarındaki en genç kişi oydu. Ona da aynı şekilde selam verdim.

Arkasından son kişi olarak kumral saçlı, uçları azıcık sarıya kayıyordu ama kumraldı işte, bir kız girdi içeri. Kız Laura'nın aksine günlük bir elbise giymemişti. Resmen parıldayan bir parti elbisesiydi üstündeki. Ve ev ortamı için fazla dekoltesi vardı. Gülümsedim ona da aynı şekilde. "Kusura bakma Nidacım, ben yemeğin dışarda olacağını sanıyordum. Ben Dena."
Ses tonu çok gıcık edici bir tizlikteydi. "Sorun değil, hoşgeldiniz."

Aslında bu insanların hepsini ya magazinden ya sosyal medyadan ya da Alex'ten duyduğum kadarıyla tanıyordum. Ama ilk defa yüz yüze görüşmüştüm.

Hepimiz beraber içeri geçtiğimizde Dena önümden adeta topluklusu ile koşa koşa Alex'in yanına, pardon KOLUNA, sıyrılmıştı. "Alex, bugün hiç ortak sahnemiz yoktu." Dudak büktü bunu dedikten sonra.
Bu kız arkasında sevgilisinin olduğununun farkında mıydı?

Sabır, sabır, SABIR.

Koltuklara yerleştiğimizde bir süre çekimler ve set hakkında konuştular. "Her şey çok güzel ama o makyözün değişmesi gerekli. Geçen gün gözümü oyuyordu." Laura'nın dediğine Adrian karşı çıktı. "O kadar kişi için 3 makyöz var çünkü sette, herkese yetişmeye çalışıyor." Bu çocuk niye bu kadar iyi niyetliydi?

"Bence kuaförün de değişmesi gerekiyor, çok saç spreyi kullanıyor. Saçım yıprandı." Yakında yolacaktım o saçları..

Alex'in yanına oturmuş Dena'ya ters ters bakmamak için içimde ne savaşlar veriyordum şu an bir bilseniz.

"Şu dizinin çekimleri bittiği gün saçımı 3 numaraya vurduracağım. Yemin ediyorum kafamda on kilo ağırlık taşıyorum sanki."

"Sana yakışmış bence ama." Konuya bende dahil olduğumda gözler bana döndü. "Benim saçım omuzlarımda olduğu halde böyle diyorum senin saçın nerdeyse belini geçiyor, ne diyeyim helal olsun yenge." Yenge kelimesinin verdiği gurur, anlatılmaz yaşanır.

Bir süre daha konuştuktan sonra yemeğe geçildi. Baş köşeye ben, niye asla bilmiyorum, soluma Alex onun yanına şaşmaz bir şekilde Dena, kavga çıkmasına az kaldı, sağıma Adrian onun yanına Laura onun yanına da Elvis oturmuştu.

"Türk yemekleri mi hepsi?" Adrian'ın sorduğu soru ile kafa salladım. "Evet, ben yaptım afiyet olsun."

Yağlamayı hepsinin tabaklarına servis ettiğimde önce bir nasıl yiyeceklerini düşündüler birkaç saniye. Herkes bana bakarken çatalıma yağlamanın bir katmanını dolamam ile hepsininin yüzünde sesli duyulmasa da bir hee ifadesi oluşmuştu. Yemeğin devamında biraz yemekleri övmüşlerdi. "New York'ta Türk restaurantı var mı? Bundan sonra oradan çıkmayacağım." Laura'nın dediğine güldük hepimiz.

OPİA (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin