1

876 58 7
                                    

Jeon Jungkook elinde tutmuş olduğu sigara izmaritini yere fırlatarak, direksiyonu sola kaydırdı. Boş ve sessiz patika yolunda lastikler ses yaparken, yan koltukta oturan en yakın dostu 'Kim seokJin' gülümsedi.

"Anlatsana aklından ne geçiyor Jeon?"

Jungkook arabayı ücra bir köşeye çekerek, araçtan indi. 

"Hey Jeon sana diyorum kulak versene dostum."

"Evet Jin duyuyorum seni ama inan ilgimi çekmiyor boş sözlerin."

Jin kolunu Jungkook'un omuzuna atarak, diğer eli ile  birasını yudumladı.

"Anlıyorum bu sinirini ama şunu sakın unutma. Gün gelince onun için çırpınışlarının değeri azalacak dostum."

Jungkook'un sinirli bakışlarını üzerinde hisseden Jin; dudaklarını bir birine bastırdı.

Bu klasik bir yaşanmışlık değildi. Bu geçmişte cinayet vardı. Okulda değil, iş yerinde değil, evde değil, bir sokakta yaşanan azılı savaşçıların, şehir eşkiyaların'ın Amerika'dan Kore'ye gelme nedeni çok zorlu ve sokaklarda yaşanan  büyük patlamaların en büyük ortağı dâha görülmemişti.
Jeon Jungkook ve Kim SeokJin değildi birtek.

"Jin, o benim seçtiğim tek kişi ama henüz farkında bile değil. Onu ne yapıp ne edip götüreceğim."

Jin bira şişesini bir köşeye fırlatarak, kolunu Jungkook'un omuzundan çekti.

"O kişi sana gelmez dostum. Ne seni sever, nede bu işi gönülden yapar. Boşuna uğraşma derim sana çünkü geçmişi açmana gerek yok."

Jungkook sinir ile Jin'e doğru dönerek, yumruk yaptığı elini karnına geçirdi. Jin acı içerisinde gülerken, Jungkook başını iki yana salladı.

"O mahalleyi yakarım ama onu alırım Jin!"

"Biliyorum dostum bunu yaparsın nede olsa yapmadığın şey değil.. ama şunu unutma dostum, geçmiş seni ve beni büyütüp bu hâle soktu."

Jin yerden destek alarak ayağa kalkarak, Jungkook depoya, yani evlerine doğru ilerledi. Bu depo Jin ve kendisinin eviydi. İşlerinin büyük bir kısmını burada yapıyorlardı.

Jin ardından ilerlerken, Jungkook çoktan odasına çekilmişti.

"Ahh Jeon Jungkook.. benim dostum. Jeon Jungkook. Gözünü aç ve geçmişi hatırla artık hiç bir şey eskisi gibi olamaz."

...

Bundan tam on sene önce, Amerika'nın 'Houston' şehrinde büyük bir vaka meydana gelmişti.

O gece Jungkook ve Jin her şeyden habersiz arabaları ile New York'a gitmek üzereyken, büyük bir patlama ile kaza sonucunda en yakın arkadaşları yanlarında olduğu o araçta ölmüştü.

Çok sonradan öğrenilmişti bu  büyük patlamanın nedeni.. Güney Kore ile olan Amerika savaşı.. o zamanlar'da kaçak iş yapıyorlardı Jungkook, Jin ve bir gurup arkadaşları
Amerika'da. Arkadaşlarını o patlama da kaybedince, Jin ve Jungkook Kore'ye dönmüşlerdi.

Jungkook Amerika'da yaşanan on sene önceki o olayı her ne kadar unutmaya çalışsada, her seferinde Jin ona hatırlatıyordu.

Unutulmayan geçmişler...

Unutulmayan arkadaşları...

Unutulmayan sokaklar...

Unutulmayan o güzel yüz...

...

Gece kendini belli etmişti. Jungkook, Jin'e haber vermeden arabasına binerek, araziyi terk etti.

Jungkook direksiyonu kıvrak hareketler ile bükerek, caddeye çıktı.

Her zaman ki mahalleye girerek, arabasını park etti ve arabaya yaslanarak, bakışlarını ışığı sönük cama çevirdi.

"Park Jimin, benim ile buluşur musun?"

Jungkook dolan gözleri ile arabaya tekrardan binerek, mahalleyi terk etti. Son iki aydır her gece saat dört civarlarında bu cümleyi söylemek hoşuna gidiyordu.

Bu dünyada değil ama sonraki dünyada belki, belki.

...

Bölüm sonu.

ŞEHİR EŞKİYASI / JİKOOKWhere stories live. Discover now