5

453 34 1
                                    

Hava yavaş, yavaş aydınlanıyordu. Jungkook Freya'nın evinden çıkmış arabasına doğru ilerliyordu. Saçlarından akan terleri parmak uçları ile silerek aracına bindi. Yolu uzun, aklında gezen onca sorular cevapsızdı.

"Lanet olsun!"

Jimin ile bir geçmişi vardı evet, ama bu geçmişten Jimin'in haberi yoktu. Jungkook'un bu geçmişten haberi olması, ama Jimin'in olmaması ise eskiden yaşanan o lanet kara günlerdi.

...

Dâha çok küçük yaşlardaydılar Jimin ve Jungkook.

O kara gece ayırmışlardı onları. Jungkook her şeyi hatırlıyordu ama Jimin'in hafızası ve Jungkook'u bir kere bile görmemiş olması bunu imkansız kılıyordu.

"Jungkook, yardım et bana arkadaşım inemiyorum bu ağaçtan!"

Jungkook'un aklında seneler önce Jimin'in kurduğu bu cümle geçiyordu. Onları ayıran son cümle bu olmuştu.

"Jungkook, yardım et bana arkadaşım inemiyorum bu ağaçtan!"

Jungkook, henüz o zaman yedi yaşında bir çocuktu, Jimin ise beş yaşında... Büyük bir çiftlik evlerinde yaşayan iki komşu oğullarıydı onlar. Her gün, her sabah beraber oyun oynuyor, beraber koşuyorlardı o büyük arazide.

Ama o güne kadar...

"Jungkook, yardım et bana arkadaşım inemiyorum bu ağaçtan!"

Jungkook, Jimin'in ağaçta kalışına koca bir kahkaha atarak izliyordu. Jimin minik bedeni ile çıkmış olduğu ağaçtan ağlayarak bakıyordu Jungkook'a.

Jimin'i asılı tutan küçük bir dal parçacı kopunca olan olmuştu o gece. Bay Park ve Bay Jeon yerde başından kanlar ile yatan Jimin'i alarak araca bindirdiğinde, Jungkook ağlayarak bakıyordu en yakın arkadaşı Jimin'e.

Gitmişti en yakın arkadaşı. Onu bir dâha göremeyeceğini düşündü ve her gece başını yastığa koymadan aynı soruyu soruyordu babası, Bay Jeon'a.

"Babacığım. Jimin ne zaman geri gelecek? O iyi mi?"

Bay Jeon oğluna her defasında aynı yanıtı veriyordu.

"Yeter artık oğlum o bir dâha geri gelmeyecek. O hasta oğlum, hafızasını kaybetti seni asla hatırlayamaz artık!"

...

Jungkook, ellerini başının arasına alarak sıkıntılı bir nefes verdi. Jimin'i bulmuştu evet ama ona nasıl ulaşacaktı? Onun hafızasını kaybettiğini o gece babası söylemişti.

Onca zaman sonra bulmuştu Jin'in, onu seviyordu bunu zaman ile onu tanıdıkça öğrenmişti.

...

"Abi sesini kısya sabah, sabah oyun mu oynanır?"

Bir anda sırtına yediği yastık ile yüzünü buruşturdu.

"ABİ!"

"Kes sesini en heyecanlı yerde."

Jimin yataktan kalkarak kapıya yöneleceği sırada abisinin sesi ile ellerini yumruk yaptı.

"Gitmeden önce şu attığım yastığı bana geri ver Jimin."

"Kalk ve kendin al!" Jimin odanın kapısını çarparak lavaboya doğru ilerlerken, arkasından bağırtılar duyuyordu. Aldırış etmedi.

"Günaydın oğlum geç hadi kahvaltı yap."

Jimin kahvaltı masasına kısa bir bakış atarak lavaboya doğru ilerleyeceği sırada kafasına yediği yastık ile çığlık attı.

"Küçük velet sen hangi hakla huyunguna laf atarsın."

Jimin tam ağızını açacağı sırada Bay Park kanepeden başını oğullarına doğru çevirdi.

"Siz ikiniz derhâl masaya geçin ve kapatın o çenenizi."

"Tamam baba."

"Tamam babacığım."

Jimin alt dudağını büzerek masaya geçerken, abisine sinir ile bakıyordu. Mark dakikalar sonra dayanamayarak kardeşinin saçlarını okşayınca Jimin'de yumuşamış ve küçük ve günlük kavgaları son bulmuştu.

"Özür dilerim ya."

"Affettim abiciğim."

...

"JİN DERHÂL BANA SAKLADIĞIN DOSYA'YI GERİ VER!"

"Hey dostum sakin ol ben dosya falan saklamadım." Jungkook kaşlarını çatarak ellerini yumruk yaptı. Amerikan silahlarının en önemli dosyasını nasıl kaybolurdu?

"Ara ve bul o dosya'yı Jin bana yarın öğlene kadar adamlar ile canlı yayın yapacağız bilmiyor muydun?"

Jin gerginlikle başını olumsuz anlamda salladı. Amerikan adamları sıkıntılı birileri olduğunu biliyordu ama dosya ile ilgili hiç bir fikri yoktu.

"Jungkook bunu mu arıyordun yoksa?"

"Freya?" Jungkook kapı pervazında duran kıza bakarak yüzünü buruşturdu.

"Onun sende ne işi var Freya?" Freya alt dudağını dişleyerek ince bacakları ile Jungkook'a doğru ilerledi.

"Wow bu kızı sanki tanıyorum ben dostum? Şu Rus filmlerinde oynayan başrol kızlar gibi."

Jungkook omuzunun üzerinden Jin'e bakarak küçük bir küfür mırıldandı.

"Ne işi var şu dosyanın sende? Ver çabuk onu bana!"

"Bu dosya'yı sana öyle kolay bir şekilde vermeyeceğim Jungkook. Ayrıca bu dosya'yı  sen evimin bahçesinde düşürmüşsün."

Jungkook sinir ile başını dosya'ya çevirdi. Ne sikimi istiyordu? Bu kızdan nefret ediyordu.

"Ne istiyorsun Freya?"

"Senden isteğim..."

Freya uzun ve pürüzsüz bacakları ile Jungkook'a doğru ilerleyerek kalın ve bir o kada da dolgulu dudaklarını iki parmağının arasına aldı.

"Senden isteğim çok belli Jungkook. Senelerdir aklımda olan ama asla sana söylemediğim bir istek."

Jungkook kaşlarını çatarak başını kaldırdı. Ne saçmalıyordu bu kız?"

"Ne demeye çalışıyorsun?"

Freya gülümseyerek elindeki dosya ile birlikte evden çıkacak iken, omuzunun üzerinden Jungkook'a kısa bir bakış attı.

"Sana mesaj atacağım Jungkook o zaman gelip alacaksın dosya'yı."

"Lanet olsun!"

...

Bölüm sonu.

ŞEHİR EŞKİYASI / JİKOOKWhere stories live. Discover now