38

120 10 0
                                    

Jimin ve Jungkook erken saatlerde hazırlanarak Amerika'nın 'Miami' şehrindeki büyük bir otele doğru yol aldılar. Jimin başını cama yaslayarak derin düşüncelere dalmışken aklına gelen soru ile duruşunu dikleştirdi.

"Jungkook Amerika'yıda maganda kurşunu yağdıracak mısın?" Jungkook koca bir kahkaha atarak sağ elini uzatıp yumuşak yanağı okşadı. Evet, bu soru epey bir güldürmüştü Jeon Jungkook'u.

"Bunu istiyor musun?" Jimin yüzünü buruşturarak başını olumsuzca salladı.

"Hayır, istemiyorum!"

"Jimin'im bunu istesemde yapamam bu şehir benim için çok özel."

Jimin aklını kurcalayan soruları kafasından atarak, elini Jungkook'un direksiyonu tutan eline götürdü.

"Hm bu temasın heran her şeyi yaptırır bana bebeğim."

Jimin kıkırdayarak elini geri çekecek iken Jungkook bunu engelledi.

"Jungkook Miami'de ne yapacağız? Nereleri gezdireceksin bana?"

"Her yeri" Jimin, direksiyonu tutan iri elin üzerini küçük parmakları ile okşayarak gözlerini önündeki büyük araba camına çevirdi. Miami'de ne kadar süre kalacaklarını bilmiyordu ama hayatında yaşadığı en güzel günler olacağı kesindi.

...

Jimin ve Jungkook 'Four Seasons Hotel' de kalacaklardı ve Jimin otelin büyüklüğüne ve ihtişamlığına bakarak kendilerine ayrılan odaya doğru ilerledi.

"Daha önce hiç buralara geldin mi Jungkook?"  Jimin'in sorusuna Jungkook koca bir kahkaha atarak başını salladı. 

"At çiftliğinden ayrıldıktan sonra Jin ile bir süre buralarda yaşadık Jimin'im."

"Have fun." Jungkook kadına gülümseyerek oda giriş kartını okuttu.

"Jungkook o kadın sana ne dedi?" Jungkook, Jimin'in bu kurduğu cümleye gülümseyerek kapıyı kapattı ve sade ve şık görünümlü odaya kısa bir bakış attı. Jimin bu otel odasından daha güzeldi.

"İyi eğlenceler," dedi. Jimin, Jungkook'a başını salladığı sırada bileğinden tutulması ile bakışlarını Jungkook'a çevirdi. Oldukça büyük yatağa doğru çekilmişti.

"Geceye kadar bu odada vakit geçireceğiz bebeğim ve gece olunca..." Jimin sağ elini Jungkook'un ağzına götürerek cümlesinin devam etmemesini sağladı. Yüzünün yandığını hissediyordu.

"Gece olunca dışarıya çıkacağız değil mi Jungkok?"

Jungkook oldukça büyük bir kahkaha atarak başını olumsuzca salladı.

"Sanmıyorum bebeğim. Sevişme işini son güne alırsak eğer kalçanın sızısından uzun yolu asla gidemezsin değil mi?"

Jimin irileşen gözlerini ve kızaran yüzünü karşı duvara çevirerek gözlerini kapattı ama kalçasında hissettiği dokunuşlar ile gözlerini tekrardan açmak zorunda kaldı.

"Bu gece şeyi... yani yaparsak yarın gezemeyiz değil mi?

"Gezme işini çok daha sonraya erteleye biliriz ama sana olan isteğimi erteleyemem."

Jungkook koyulaşan gözlerini korkan gözlere çevirerek eğilip yumuşak teni dudaklarının arasına aldı. Jimin kendisini durduramayacağı kadar güzeldi.

Jimin sol elini kaldırarak üzerindeki adamın omuzuna koyduğunda, Jungkook'un yüz hatları sertleşmişti. Kolumdaki damarlar belli olurken, yüzünü biraz daha yaklaştırdı kusursuz bedene doğru.

"Isang munting bituin na gumagala sa kabundukan ng Guakar, aking bituin. Pupunta ka ba at magiging akin?"

Jimin üzerindeki adamın kurduğu cümleye anlam veremeyerek bakıyordu. Ne demişti? Tam bir cümle kuracağı sırada kulağına doğru uzanan dudaklar ile gözlerini kapattı. Alışık olduğu o koku ile gülümsedi.

"Guakar dağlarında gezen küçük bir yıldız, benim yıldızım. Gelir ve benim olur musun?"

Dudaklarında hissettiği küçük bir öpücük ve duyduğu kelimeler ile yutkundu. Bir cümle kurmaya hazırlanacağı sırada Jungkook kendisini geri çekerek soran gözler ile önünde ki eşsiz yüze yoğunlaştı.

"Bu gününü bana verir  misin?"

Jimin gülümseyerek başını belli belirsiz bir şekilde salladı. Daha önce yaşamıştı o anı üzerindeki bu adam ile acısını ve zevkini biliyordu ve bir kere daha düşününce...

"Evet, veririm."

....

Bölüm sonu.

ŞEHİR EŞKİYASI / JİKOOKWhere stories live. Discover now