23

164 16 0
                                    

Aradan geçen üç gün boyunca çok şey değişmişti. Jimin, o depremden sonra Jungkook'u hiç görmemişti.

Jungkook'u en son o gün görmüştü. Hatırladığı tek şey arabanın önden çıkan dumanlardı. Kaza yapmışlardı. Jimin araçtan inerek başını direksiyona sertçe çarpan ve kanlar içinde baygın bedene baktı. Ne yapacağını bilmiyordu ve tek aklına gelen ilk şeyi yaparak ormana doğru koştu.

Jimin göz yaşlarını tutamadı ve bir ağacın altında ağlamaya başladı. Annesi ve babası ile ilgili şeyler gözünün önünden geçiyordu. Abisi gitmişti deprem yüzünden anne ve babasını kaybetmek hiç istemiyordu.

Hayatı son bir yıldır mahvolmuştu. Evini ve ailesini tek tek, kaybetmişti. Karanlık oramndan çıkan hayvan sesleri Jimin'i korkutmuyordu.

Dolu gözlerini gökyüzüne çevirdi ve hiç beklemediği bir şey oldu. Bir yıldız kaydı... Gülümsemedi.

"Tanrım lütfen bana yardım et. Ailemi istiyorum..."

Bir kurt sesi ile yaslandığı ağaçtan doğrularak korku ile başını ormana çevirdi. Kurt ve köpek sesleri...

Başının döndüğünü hissediyordu elini az önce yaslandığı ağaca uzatarak, gözlerini kapattı. Sonrasını hatırlamıyordu.

...

Jungkook o gece kendisine geldiğinde ilk aklına gelen Jimin olmuştu. Başının ağrıması ile yüzünü buruşturarak kapıyı açmaya çalıştı. Kendinde güç bulamıyordu.

"Jimin..." Orman çok karanlıktı bu saatte başına birşey gelmiş olması ile yüzünü buruşturdu ve elini tekrardan kapıya uzattı.

Dakikalar geçmişti. Jungkook sersem adımlar ile ormanın derinliklerine doğru ilerliyor, güçsüz sesi ile Jimin'e sesleniyordu. Başı ağrıyordu. Nefes almakta güçlük çekiyordu. Sırtını bir ağaca yaslayarak gözlerini gökyüzüne çevirdi işte tam o sırada bir yıldız kaydı. Umursamadı.

Jungkook ormanda ilerliyor, bağırıyor, hiçbir ses alamıyordu. Korkuyordu. Jimin'e bir şey olma ihtimaline korkuyordu.

"JİMİN!" diye bağırdı... Bu bağırış ormandaki kuşları korkutmuş ve hepsinin ağaçların arasından uçmasına sebep olmuştu.

"Jimin, bulacağım seni... Bulacağım!"

Jungkook adımlarını ormanın derinliklerine doğru ilerletiyor, bir yandan ise tanrıya yalvarıyordu. Hiçbir ses yoktu. Hayır, bir çok ses vardı...

...

Jimin gözlerini açtığında önünde duran koca ağaç ile irkildi. Aklı yavaş yavaş yavaş, yerine geliyordu. Dudaklarımdan bir inilti çıkarak, yüzünü buruşturdu.

"Tanrım neredeyim ben?"

"JİMİN!" Jimin, duyduğu ses ile dizlerinin üzerinde doğruldu. Bu ses, bu ses Jeon Jungkook'a aitti.

"Gitmeliyim..." Jimin ormanın içine doğru adım atarak ağaçların arasında kaybolmaya çalıştı. Nefes alış verişlerini düzenli tutmaya çalışıyordu. Sesler biraz dâha net duyulmaya başlamıştı. Korktu.

"Jungkook gelme!" Diye mırıldandı ama sesi öyle kısık çıkmıştıki, duyulduğunda emin değildi.

"Jimin!" Kuş sesleri ile irkildi. Başını bir ağacın kavuğuna yaslayarak derin bir nefes aldı. Gitmeliydi...

"Bulacağım seni Jimin!" Kulağında hissettiği küçük bir çınlama sesi ile ellerini kulaklarına götürdü. Başı dönüyordu.

"Jungkook gelme... Korkuyorum senden gelme..."  Sonrası karanlık.

O gece, o ormanda tek kişi Jimin ve Jungkook değillerdi. Çok uzakda, ormanın karanlığında siyah bir silüet vardı. Jimin ormanın derinliklerine doğru ilerlerken o silüet dâha fazla hareket ediyordu. Biliyordu. Park Jimin, sadece onundu. Onun izi olarak kalmaya devam edecekti. Siyah ejder artık yoktu. Yok edecekti şehrin eşkiyasını!

...

Bölüm sonu.

ŞEHİR EŞKİYASI / JİKOOKWhere stories live. Discover now