25

145 13 0
                                    

Jungkook evin önüne aracı park ederek, hızlı adımlar ile üst kata çıkan merdivenlere doğru ilerledi. Büyük ihtimal ile Jimin yine odasında olmalıydı.

"Jimin uyuyor musun yoksa?" Kapıyı açtığında, odanın boş olması dikkatini çekti.

"Jimin?"

Üst katın tüm odalarını açarak, aşağıya doğru indi. Ev sessizdi. Jungkook aşağı odalara bakarak dış kapıya doğru ilerledi.

"Silüet eğer sen aldıysan Jimin'i benden!" Bahçeyi kontrol ederek aracına doğru ilerledi. Onu bu Koca şehirde nasıl bulacaktı?"

...

Jimin yorularak bir köşeye oturdu. Ellerini cebine koyarak bakışlarını sokağa çevirdi. Kimse yoktu. Terk edilmiş bir şehir...

"Yakından çok daha tatlı olduğunu söyleyebilirim." Jimin başını arkasına çevirerek, uzun boylu adama baktı. Kim olduğunu tanımıyordu ama Jungkook'u görmediği için rahatlamıştı.

"Sende kimsin?" Gülümsedi. Yanındaki boşluğa oturarak önündeki küçüğe baktı. Jimin yavaşça oturduğu yerden ayağa kalkarak boş sokağa doğru adımladı. Jeon Jungkook büyük ihtimal ile eve dönmüş olmalı ve Jimin'i bulamayınca aramaya başlamış olmalıydı. Gitmeliydi.

"Henüz konuşacak çok şeyimiz var nereye gidiyorsun Jimin?"

...

Jungkook evin önüne aracını park ederek, eve doğru ilerledi. Jimin büyük ihtimal ile odasında olmalıydı.

"Jimin?" Odanın boş olduğunu görünce üst kattaki tüm odaları tek tek, açtı.

"Jimin!" Yoktu... Gitmiş olmalıydı. Jungkook sinirle elini yumruk yaparak ellerini ensesine götürdü. Bu iş eğer silüet denen adamın işiyse.

Aracına binerek Jimin'i aramaya çıktı. koca şehirde Jimin'i nasıl bulacağını bilmiyordu. Önce silüet denen adamın bulmalıydı, belkide o yapmıştı...

...

Jimin kolunu tutan bu adama bakmıyordu bile. Uzun boyu ve heybetli duruşu korkutuyordu.

"Sende kimsin?" Yine güldü. Jimin, kolun tüm gücü ile çekmeye çalışarak, başını arkasına çevirdi. Bu sokak oldukça sessiz ve karanlıktı.

"Bırak kolumu Jungkook gelmeden gitmek istiyorum." Güldü.

"Seni Jeon Jungkook'dan bir tek ben koruyabilirim." Jimin başını adama çevirerek, gözlerini kırptı.

"Senin kim olduğunu bilmiyordum." Yine güldü.

"Bana silüet demen hoşuma gider Jimin." Jimin tedirginlik ile başını tekrardan arkasına çevirdi. Gitmek istiyordu.

"Gitmek istiyorum. İsmimi nereden biliyorsun?" Yine güldü önündeki adam.

"Senin ve ailenin, o Jeon Jungkook ile ilgili her şeyi biliyorum. Bunları sana anlatacağım Jimin şimdi benim ile gel."

Jimin kolunu çekmeye çalışacağı sırada, önündeki silüet denen adam bırakmış, ve öne doğru adımlamıştı.

"Eğer Jeon Jungkook'dan kurtulmak istiyorsan benim ile gelmek zorundasın."

"Seni tanımıyorum ben.
Neden senin ile birlikte geleyim?"

"Benim ile gelemzsen seni yanına geri alacak Jimin... Bunu istemiyorsun, biliyorum."

Jimin hızlı atan kalbi ile başını olumsuz anlamda salladı. Onun ile gitmek istemiyordu.

"Gelmeyeceğim. Senin ile gelmeyeceğim." Jimin arkasına dönerek, soldaki bir sokağa doğru ilerledi. Adım sesleri duymuyordu. Peşinden gelen hiç kimse yoktu.

"Eğer benim ile gelmezsen babanın yerini asla öğrenemezsin!" Durdu. Babası ortadan kaybolmuştu, yoksa? Jimin, arkasına dönerek karanlık sokakta derin bir nefes aldı. Babasının nerede olduğunu bilmiyordu. Ailesinden kalan tek kişi babasıydı.

"Babam nerede?" Sessizlik...

"Benim ile gel Jimin. Jeon Jungkook birazdan burada olabilir. Gidelim buradan."

Jimin bakışlarını etrafta gezdirerek, gökyüzüne baktı.

Her şey bir anda değişmişti. Bir anda... Başa dönemiyordu Jimin. Hatırlamıyordu çünkü. Hatırladığı yaşadıklarıydı. Önündeki adamın kim olduğunu bilmiyordu, 'silüet.' Kapattı gözlerini, adımlarını önündeki adama doğru yönlendirdi. Kolunda hissettiği soğuk eller ile açtı gözlerini. Gülümsüyordu.

"Gidelim Jimin." Bir şey demedi. Kendisini çekiştirmesine izin verdi. Belkide bu yol onu çok mutlu edecekti.

...

Bölüm sonu.

ŞEHİR EŞKİYASI / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin