3

640 42 4
                                    

"Hayır! Tanrım lütfen düşüncelerim gerçekleşmesin."

---

Jungkook kaldırıma Park ettiği arabasının ardından bakıyordu o panik içinde duran Jimin'e. Derin bir nefes alarak uzaklaştı o caddeden. Dâha fazla durarak korkutmak istemiyordu.

Jimin başını uzaklaşan arabaya çevirerek derin bir nefes aldı. Az önce yaşamış olduğu o anları ile nefes alış verişlerini kontrol altına alarak arkasına döndü ve caddeyi terk etti.

Arkadaşı ile konuşmak aklının ucuna dâhi gelmeden evin yolunu tuttu.

...

"Oğlum neden erken döndün?"

"Arkadaşım buluşma yerinde yoktu baba."

Bay Park başını sallayarak bakışlarını telefonuna çevirdiğinde, annesi mutfaktaydı.

Jimin kendini lavaboya attığı an, telefonun'un çalması ile cebinde duran telefonu aldı. 

Arkadaşı ile kısa bir konuşmanın ardından kapatarak odasına doğru ilerledi. Tek açıklamanın o olduğuna inanamıyordu! İşi çıkmış ve eve geri dönmüş!

Jimin odasına girdiğinde abisinin olmamasına dikkat ederek yatağına geçti ve gelen bildirimlere baktı. Bilinmeyen bir numara aramıştı.

"Jimin neden erken döndün?"

Mark, Jimin'in yanına oturarak kendisine doğru çekti.

"Sen ağladın mı Jimin?"

Mark endişe içinde ellerini Jimin'in yüzüne koyarken, Jimin başını iki yana sallayarak gülümsedi. Olan her şeyi abisi Mark'a anlatmalı mıydı?

"Abi ben, abi sadece arkadaşım ile buluşamadım hepsi o kadar."

Hissediyordu, çok yakın zamanda hiç ummadığı korkunç şeyler olacaktı.

"Ah, peki Jimin ben şimdi oyun oynayacağım sende ses çıkarmamaya özen göster."

Jimin abisine sıkıca sarılarak başını boynuna yasladı. O arabayı düşünmek istemiyordu. Mark kendisine sarılan bedene karşılık verirken, aklı çok farklı yerlerdeydi. Acaba bu gün oynayacağı maçta takımın liderin olacak mıydı?

"Ah, Jimin hadi beni bırak artık ve sende geç uyu yorgun gözüküyorsun."

Jimin gülümseyerek yatağına uzandığında, Mark telefonu ile ilgilenmeye başlamıştı.

"Sormadım Jimin ama sen yokken bende internet kafeye gittim. Eh biliyorsun evde bir bilgisayar yok bende bu yüzden oradaki bilgisayarlar ile oynuyorum."

Jimin küçük bir kahkaha atarak başını yastığa gömdü. Eğer zengin olursa bir gün abisine bilgisayar almak en büyük hayalî olacaktı.

...

"Size kaç kere söyledim lan bu silahlar istediğim model değil diye!"

"Ama Jungkook bey elimize bunlar geldi bizde-"

"Kes! Derhâl bana 'Walther P-38' adlı silahtan elli adet gönderin."

Adamlar başlarını önüne eğerek kolileri alıp çıkışa doğru ilerlerken, Jungkook telefonuna gelen bildirimle küçük bir küfür mırıldandı. 

"Ne var Jin!"

"Hey dostum sakin ol sadece ne durumda olduğunu merak ettim."

"Aptallar yanlış silah getirmişler Jin onlar ile uğraştım ve geri döneceğim."

"Ah, peki. Jungkook bu arada ben Jimin'i aradım."

Jungkook irileşen gözleri ile bir süreliğine öylece boş depoya baktı. Ne yapmıştı?

"Sen, Jin sen Jimin'i mi aradın!?"

"Dur dostum hemen öyle kızma. Özel bir numaradan aradım. Evet."

"İyi ama neden?"

Jin, bir kaç saniye öylece baktı boş odaya. Tamam gerekli bir açıklaması vardı ama bunu Jungkook'a söylerse çok kızardı en azından ondan habersiz aradığı için.

"Sen Kore'ye geri döndüğünde konuşalım dostum. Şimdi kapatıyorum."

Jungkook bulunduğu depodan ayrılarak arabaya doğru ilerledi. Yolu uzundu ama aklında tek bir şey vardı. Jin'in ne yapmaya çalıştığı.

...

Gece saat iki civarlarında Jimin gözlerini açarak bakışlarını camdan dışarıya çevirdi. Issız ve boş sokağı aydınlatan iki şey vardı. Ay ve sokak lambası.

Bu gece sokak oldukça sessiz ve olaysızdı. Jimin uykulu gözlerle başını geriye çevirdiğinde, abisi Mark telefonu ile ilgileniyordu gelen seslerden anladığı üzere abisi yine mobil oyun oynuyordu.

"Jimin neden uyumuyorsun sen?"

Jimin gülerek parmaklarını saçlarından geçirdi.

"Peki sen neden hâlâ uyumadın abi?"

Mark sırıtarak başını bir an olsun ekrandan kaldırmadan cevap verdi.

"Uyuyacağım bir kaç el dâha attıktan sonra meleğim sen geç ve yat."

"Abi sen sabah iş görüşmesine gidecek misin?"

"Jimin gerçekten! Hadi uyu ve hazırlan yakın zamanda okulun açılacak."

Jimin gözlerini devirerek başını salladı. Uykunun en derinliğine.

...

Robert hâlâ ölmedi ve Jimin'in içinde yaşıyordu.

Ricart ise küçük bir gölge misali, Jimin'in ve Robert'in uzağındaydı. Jimin o hikâye'yi unutmadı! Ve unutturamazdı. O hikâyede Jimin ve Robert ayrıldı ama bu hikâye'nin içerisinde asıl baş kahraman Ricart!

"Hâlâ benimle misin?"

...

Bölüm sonu.

ŞEHİR EŞKİYASI / JİKOOKWhere stories live. Discover now