11. Bölüm

932 187 128
                                    

"Ada, uyan hadi geldik."

Deniz'in ninni gibi gelen sesiyle uyandım ama gözlerimi açmadım. Çünkü çok uykum vardı. "Ben gelmeyeceğim, sen git konuş gel." dedim mırıldanarak.

"Hiçbir şey anlamıyorum Ada, ne diyorsun?"

"Gelmeyeceğim ben, çok uykum var. Uyuyacağım burada."

Deniz sesli bir nefes verdikten sonra "Peki." dedi ve birkaç saniye sonra kapısının kapanma sesini duydum.

Şükürler olsun ki beni burada bırakmaya ikna olmuştu. Uyumaya devam edebilirdim. O kimle ne konuşacaksa konuşsundu.

Tekrar uykuya dalmaya çalışırken kapımın açıldığını duyunca mecburen gözlerimi açtım. Deniz neredeyse burnumun tam dibindeydi.

"Gel bakalım." dediğinde kendimi kucağında buldum ve küçük bir inleme sesi çıkardım. ''İyi alıştın sen böyle yürümemeye.''

"Ah... Deniz ne yapıyorsun? Uykum var benim, uyuyacağım."

"Seni burada yalnız bırakacağımı düşünmedin herhalde?"

"Yoo düşündüm." dedim ve yüzümü göğsüne kapattım. "Uykum açılmadı ki benim."

"Ada." dedi ve beni dikkatlice yere indirdi. Etrafıma bakındım. Burası güzel bir yere benziyordu. Bir marinadaydık. "Birazdan açılır uykun. Hadi bakalım yürü. Seni sürekli taşıyamam."

''Ben neden geliyorum ki? Uyusaydım işte arabada.''

''Ada, hadi nazlanma. Bu taraftan gidiyoruz.'' dedi ve beni bir yat teknesine doğru yürüttü.

''Off peki.'' dedim ve birkaç saniye sonra yat teknesine vardık.

''Oo kimler gelmiş.'' dedi altmış beş, yetmiş yaşlarında biri Deniz yata bindiği sırada. Ardından selamlaşmak için Deniz'e elini uzattı. ''Hoş geldin Deniz.''

Deniz ''Hoş buldum, hoş buldum.'' deyip onunla tokalaştıktan sonra bana elini uzattı. ''Gel.''

Salih Karahan'ın ''Bu güzel hanımefendinin adı ne?'' dediği sırada Deniz'in elini tuttum ve bir hopluk sürede tekneye atladım. "Yalnız geleceksin sanıyordum."

''Bu güzel hanımefendinin adı Ada.'' dedi gözlerini yüzümde gezdirirken. Bana daha önce de güzelsin demişti ve bunu söylemesi beni nedense heyecanlandırıyordu.

''Sen de hoş geldin kızım, memnun oldum.'' dedi ve elini bana uzattı.

''Hoş buldum. Teşekkürler, ben de memnun oldum.''

Salih Karahan gülümsedi ve eliyle içeriyi işaret etti. ''Geçin lütfen.''

İçeriye doğru birkaç adım attım, ortada bir masa vardı ve bizler için olduğunu tahmin ettiğim bir akşam yemeği sofrası hazırlanmıştı.

''Buyurun, masaya geçin lütfen.''

Deniz elini belime koydu ve masaya kadar bana eşlik edip oturacağım sandalyeyi geriye doğru çekti. ''Teşekkür ederim.'' dedim fısıltıyla.

''Rica ederim.'' dedi ve yanımdaki sandalyeye oturdu.

Salih Karahan tam karşımıza oturduğu sırada genç bir çocuk yanımıza geldi. Muhtemelen yardımcısıydı.

''Hoş geldiniz.'' dedi bize dönerek. ''Ekstra arzu ettiğiniz bir şey var mı?''

''Yok, teşekkürler.'' dedik Deniz'le aynı anda.

GEÇMİŞİN TUTSAKLARI  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin