22. Bölüm

932 169 42
                                    

Bütün gün çalışmamızın ardından Deniz hava almak istediğini söyleyip aşağı inmişti, bense biraz daha çalışma odasında kalıp ders çalışmaya devam etmiştim ve yaklaşık bir saat daha odada kalmıştım. En sonunda akşam olduğunda ve sıkılıp bahçeye indiğimde Deniz ile Uygar'ı küçük gölün başında viski içerken bulmuştum.

''Uygar.'' dedim şaşkınlıkla. ''Ne zaman geldin? Hiç duymadım.''

''Az önce geldim.'' dedi Uygar. Deniz'in telefonu çalmıştı.

''Ne var?'' dedi hiç beklemeden. ''Ne diye arayıp duruyorsun? Yaptıkların yetmedi mi?''

''Güneş'e yolladığımız notu soracaktım.'' dedi Melih Karahan arsız arsız gülerken.

''Allah belanı versin senin. Ne istiyorsun bizden?''

''Seni çaresiz görmek çok hoşuma gidiyor. Ayrıca Özgür'ü yaralamanın hesabını sormayacağımı mı sandın? Ne masum bir yanılgı."

''Senin hiç mi korkun yok? Hiç mi babana her şeyi anlatacağımdan korkmuyorsun?''

''Anlatırsan anlat. Kimseden korkum yok artık. Güneş'i arayan adam, ahmaklığından mı aynı hattan görüşmeler yaptı sanıyorsun? Bile bile yaptım, benim yaptığımı kolayca öğrenmen içindi hepsi. Senden asla korkmayacağım.'' Gerçekten inanamıyordum, adamını yem gibi önümüze atmıştı. "Başına ne gelirse benden bil. Ayağın taşa mı çarpacak? Bil ki o taşı oraya ben koydum. Seni mahvedeceğim."

''İyi. O zaman yarın ilk işim babana gidip her şeyi anlatmak olacak.'' dedi Deniz ve telefonu Melih'in yüzüne kapattı. ''Orospu çocuğu durmuyor, durmayacak.'' dedi ve bardağını yere fırlattı. Anında tuzla buz olan bardağa baktım. ''Bu adamı durdurmak için ne yapacağım ben Uygar?''

Uygar sıkıntılı bir nefes verdi. ''Bilmiyorum Deniz. İçimden onu öldürmek geliyor... Salih abiye anlatacak mısın peki? Senin her şeyi öğrenecek olman onu artık korkutmuyor desen belki bir şeyler düşünebilir."

"Bilmiyorum Uygar. Düşünmem lazım. Bu kadar savunmasız olmak artık zoruma gidiyor. Her dakika her saniye yaptığım her şeyden nasıl haberleri olur?"

"Savunmasız değilsin. Daha beter günlerin oldu. Yalnızca artık daha dikkatli olmak zorundasın, yani Ada için." dedi Uygar ve Deniz yanıma gelip kolunu omzuma atarak başımı öptü. Uygar bana göz kırptığında Deniz'in Uygar'a sevgili olduğumuzu söylediğini anlayıp utandım.

Uygar bize hayran hayran bakıyordu. "Yılın çifti." dedi sırıtarak. "Bunu bir ara kutlayalım."

"Neden olmasın?" dedi Deniz. "Selayları da çağırırız." dediğinde Selay'a söylemediğimi fark ettim. Ne tepki vereceğini çok merak ediyordum.

"Olur olur. Neyse hadi ben gidiyorum." dedi Uygar ve önce Deniz'e sonra da bana sarıldı.

"Daha yeni geldin."

"Beni özlediğini biliyorum Deniz ama bizimkiler geldi. Onları alacağım havaalanından."

Deniz sırıttı. "Ne özleyeceğim seni ya?" dedi alayla.

Uygar Deniz'e öpücük attığında neredeyse kahkaha atacaktım. İlk defa şahit olduğum bu halleri beni gerçekten güldürmüştü. "Ben de seni seviyorum. Ama bu konuyu daha sonra konuşalım yoksa annem beni kesecek." dedi Uygar ve hızlı adımlarla arabasına doğru yürüdü.

"Çok sevindi." dedi Deniz Uygar'a bakarken.

"Neye?" dedim merakla.

"Bize." dedi gülümseyerek. Ardından başımı kocaman öptü. "Üşüdün, hadi içeriye girelim."

GEÇMİŞİN TUTSAKLARI  (+18)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz