24.Bölüm

934 169 168
                                    

(Yazar notu; Şarkı biraz spoiler olabilir ama dinlemenizi istedim. Nerede açacağınızı az çok tahmin edersiniz bence. <3

Normalde haftada bir bölüm atıyordum ama bu bölümü kısa sürede yazınca beklemeden hemen atıp paylaşmak istedim. Şöyle bir şey söylemek istiyorum, bu bölüm biraz zor olduğu için ve 25 daha da zor olacağı için hemen yazamayacağım, hemen atamayacağım. Sanırım biraz bekleteceğim ama hoş görürsünüz diye düşünüyorum. Sizi seviyorum <3)

Dakikalardır hatta saatlerdir hiç hareket etmeden aynı pozisyonda yatıyorduk. Deniz'in söylediği gibi olmuştu, onun sıcak teni benim soğuk bedenimi ısıtmaya yetmişti. Üşümüyordum. Uyumamıştık, konuşmamıştık. Yaptığımız tek şey birbirimizin nefesini dinlemekti. Deniz'in bana hala kızgın olduğunu biliyordum ama affetmeye yer aradığı da apaçık belliydi.

"En çok neye kızdım biliyor musun?" dedi Deniz sessizliğimizi bozarak. Ardından elini hareket ettirdi ve bana hediye ettiği kolyenin mavi deniz kabuğu şeklindeki ucunu elinin içine aldı.

"Neye?" dedim sessizce.

"Hayatını tehlikeye atmana. Bunu düşünememene... O adam nasıl ulaştı sana?"

"Mail attı." dedim. "Özür dilerim ama ne yapacağımı bilemedim. Kortum." Sesim biraz daha düzelmişti. "Beni affedebilecek misin?"

"Ben sana sadece kızgınım Ada. Affedip affetmemek gibi bir durum yok aramızda." dedi. Sesi keyiften uzak geliyordu. "Ama kararım değişmeyecek. İş konusunda yani."

Derin bir nefes aldım ve bu konuyu şimdilik kapattım. "Sana bir şey söylemem lazım." dedim, daha yeni duran gözyaşlarım yine akmaya başlamıştı. "Saklamıyorum, saklamayacağım. Ama." dedim ama cümlemin devamını getirememiştim.

Boynumdan sırtıma inen kemiğin üzerine yumuşak bir öpücük bıraktı. "Ne oldu?"

"Öğrenmen gereken bir şey. Gerçekten söyleyeceğim. Ama kendimi hazır hissetmiyorum." dedim hıçkırarak.

"Sen iyi misin?"

"Hayır." dedim. "Hayır Deniz." Her zaman bu soruya iyiyim diye cevap veriyorken şimdi doğruyu söylemiştim. İyi değildim. "Çok kötü bile denilemeyecek kadar kötü hissediyorum." Gözyaşlarım önce şakağıma, oradan da yastığa akıyordu.

"Tamam, ne zaman iyi hissedersen o zaman söyle. Ama neden ağlıyorsun?"

"Çünkü seni kaybetmekten korkuyorum." dedim boğuk bir sesle hıçkırarak.

Deniz ani bir hareketle üstümden atladı ve önüme yatarak beni iki kolunun arasına aldı. Bacaklarımı da kendi bacaklarının arasına sıkıştırmıştı.

Dudaklarını burnumun üzerine getirdi. "Tartıştık diye ayrılacağımızı mı düşündün Ada?" Kolyemin ucunu yeniden tuttu. Gülümsemişti. Kaybetmekten korkma sebebimi yaptığımız tartışma zannediyordu. Ama ben babamı öğrendiğinde onu kaybedeceğimi düşünüp korkuyordum.

''Hayır düşünmedim.'' dedim net bir sesle. ''Ama Mehmet'le buluştuğumu sakladım diye bana böyle davranacağını da hiç düşünmedim... Neden kolyeye dokunuyorsun?''

''Benim aldığım bir şeyi yanından hiç ayırmaman hoşuma gidiyor.'' dedi gözyaşlarımı silerek. Gerçekten ağlamamdan nefret ediyordu.

''Sana dövmemin hikayesini anlattıktan sadece bir gün sonra böyle bir kolyeyi bana hediye etmeyi nasıl başardın?'' dedim ve biraz da olsa gülümsedim.

''Sen anlattıktan hemen sonra birini aradım ve olabilecek en kısa sürede mavi deniz kabuğu olan bir kolye yapmasını istedim. O da sağ olsun saatler içinde bana ulaştırdı." Ben şaşkınlıkla bakarken Deniz kollarını gevşetip uzaklaşarak yataktan kalktı. Yorganın hala üzerimde olmasına ve beni görmemesine şükretmiştim.

GEÇMİŞİN TUTSAKLARI  (+18)Where stories live. Discover now