18. Bölüm

933 186 37
                                    

Deniz "Nasıl yani?" dedi ayağa kalkarak. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Abi bu çocuk tüm resmi kayıtlarda ölü olarak görünüyor. Mezarı bile var. Nasıl oluyor bu? Ne demek mezar boş?"

Ne hissedeceğimi bilmiyordum. Sevinsem mi üzülsem mi bilmiyordum. Aklım allak bullak olmuştu. Midem bulanıyordu.

Savaş ölmemişti ama birileri öldüğünü düşünmemizi istiyordu. Babam böyle bir şey istemiş olabilir miydi? Başımı iki yana salladım ve bu düşünceleri savurdum. Neden böyle bir şey istemiş olabilirdi ki? Bunun için hiçbir sebep yoktu.

"Deniz inan bana ben de anlam veremedim. Anlaşılan birileri Ada'nın kardeşini öldü diye göstermek istiyor. Ama neden?"

Dudaklarımı oynattım ama sesim çıkmamıştı. "Bilmiyorum."

"Aklınıza bunu düşünmenizi isteyecek biri geliyor mu?"

"Hayır." dedim titreyen bir sesle. "Şimdi ne yapacağız?"

"O dönemin nüfus müdürüne, belediye sorumlularına ulaşmamız gerekiyor. O dönem mezarlıkta çalışan kişiyi bile bulmamız lazım. Yasal değil. Kim yaşayan birini öldü olarak gösterdi, kim göz yumdu, Savaş Dündar ölmediyse nerede? Bunları öğrenmemiz gerekiyor."

"Ne kadar sürer peki Serhat abi? Ne kadar beklememiz gerekiyor?"

"Deniz biliyorsun seni çok severim ama size net bir zaman veremem. Ama emin olun öne çekeceğim soruşturmayı."

Deniz yanaklarını şişerek nefes verdi. "Anladım abi. Peki şimdi bizim yapmamız gereken bir şey var mı?"

"Yok oğlum. Yapmanız gereken tek şey maalesef beklemek."

"Anladım. Bizi haberdar edersin o zaman Serhat abi." dedi Deniz ve telefonunu kapattı.

Yaşadığım şoku hala atlamamıştım. "O yaşıyor mu yani?" dedim fısıltıyla.

"Bilmiyorum Ada."

"Kim neden yapsın ki böyle bir şeyi? Neden ona ait bir mezar var Deniz? Neler oluyor?" dedim ve ayağa kalktım. "Ben anlamıyorum, gerçekten. Yani gerçekten neden? Çok saçma... Babam kardeşimi aldı götürdü. Sonra ne oldu? Nereye gittiler? Kardeşimin neden boş mezarı var?"

"İnan bana tahmin yürütemiyorum. Kardeşin yaşıyorsa sahte kimlik mi kullanıyor mesela? Resmi işlerini nasıl yapıyor? Gerçek kimliğini kullansa illa ki bir yerde takılırdı."

"Aklımı yitireceğim Deniz. Tüm bunlar neden benim başıma geliyor?" Ben olayın duygusal yanıyla boğuşurken Deniz mantıksal yönünü anlamaya çalışıyordu. Henüz resmi boyutunu düşünmek istemiyordum. Kalbimi parçalara ayıran bu olayın önce ruhsal tamirini yapmak istiyordum.

"Ssh tamam sakin ol." dedi Deniz. "Hepsinin cevabını bulacağız. Sadece zamana ihtiyacımız var. Sen iyi misin?''

Dışarıdan nasıl göründüğümü gerçekten bilmiyordum ama içimde bir katliamı andıran sesler vardı. Gürültü, karmaşa, kaos, feryatlar ve çığlıklar. İçimde annesinin kucağından koparılan bir bebek ağlıyordu, aslanın pençelerinde son nefesini veren bir ceylan çığlık atıyordu. Şehrin göbeğine atılan bir bombanın sesi içimde yankılanıyordu. Talan olmuştum. Tüm benliğim ruhumun oluklarından sızıyordu. İçimdeki sızıyı ve çığlığı bastırmam gerekiyordu ama nasıl yapacağımı bilmiyordum. "Ben neden bu cehennemde yaşamak zorundayım?" dedim sessizce. Bu soruyu aslında kendime sormuştum ama Deniz beni yanıtlamıştı.

"Neler olduğunu öğreneceğim Ada." dedi ve yanıma gelip tam önümde durdu.

"Ben neden bunları yaşıyorum? Bunları hak edecek ne yaptım? Niye bu bilmecelerle uğraşıyorum? Kimin ahını aldım? Benim ne günahım vardı? Ne suçum vardı?" Gözyaşlarım yanaklarımı istila ederken nefessiz kalacak kadar ağladığımı fark ettim. Hıçkırıklarım boğuk sesime karışırken Deniz beni kollarıyla sardı. ''Annemi çok özledim.'' dedim nefes almaya çalışarak. ''Savaş'ı çok özledim. Ve biliyor musun ben, ben babamı bile özledim Deniz. O benim elimden her şeyimi aldı ama ben onu bile çok özledim. Beni, benim güzel kızım diye sevmesini, bir bacağına beni, bir bacağına Savaş'ı oturtup bizi doyasıya öpmesini, saçlarımı okşamasını, bana masallar anlatmasını, her korktuğumda bana sarılmasını, ağlarken beni kucağına alıp sakinleştirmesini.'' Bir an başımın döndüğünü hissettim. Çünkü ne zaman ağlasam babam beni kocaman kollarıyla sarardı, ona teslim olurdum ve sakinleşip susardım. Şimdi aynı şeyi Deniz yapıyordu. Yıllardır beynimin bir köşesinde gizli saklı duran bu duygu şimdi Deniz'le beraber açığa çıkmıştı. Deniz'in kollarında da sakinleşiyordum, ona teslim oluyordum, korkularım geçiyordu. Babamdan sonra bana bunu yaşatan ilk kişiydi.

GEÇMİŞİN TUTSAKLARI  (+18)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang