15. Bölüm

933 186 33
                                    

''Tamam, önce sakin olun.'' dedi Uygar. "Deniz nerede? Ona ulaşamıyorum."

"Biraz önce hava almak istediğini söyledi ve çıktı." dedim tedirgin bir sesle.

Uygar telefonunu çıkarttı ve ''Nereye gideceğini söyledi mi? dedi bana, bir numara çevirirken. Başımı iki yana salladım. O sırada hoparlörden bir erkek sesi odada yankılandı.

''Efendim Uygar Bey.''

''Alo Hakan, Deniz'i gördünüz mü? Ada'ya dışarı çıkacağını söylemiş.''

''Yok Uygar Bey, her çıkışta birer kişi duruyor. Deniz Bey çıksa illa biri arayıp bana haber verirdi. Odada değil mi? Ters bir durum mu var?''

Uygar sıkıntılı bir nefes verdi. ''Düz bir durumumuz oldu mu da tersi soruyorsun Hakan... Neyse, Deniz'i bulmam lazım. Herkes gözlerini dört açsın. Polis gelirse hemen beni ara.''

''Polis mi? Uygar Bey ne oluyor?''

''Sonra anlatırım. Deniz'i arayacağım. Dışarı çıkmadıysa hala hastanede demektir.''

''Çocuklar da arasın mı?''

''Hayır siz dışarıda bekleyin, içeriye kimseyi sokmayın yeter.''

''Tamamdır, haber veririm.''

Uygar Hakan'a cevap vermedi ve telefonu kapattı. ''Ben Deniz'i arayacağım, buraya gelirse beni ararsınız.''

''Ben de geliyorum.'' dedim bacaklarımı yataktan sarkıtarak.

Uygar ve Selay aynı anda bana döndü. "Saçmalama."

''Sizi dinlemeyeceğim.'' dedim ve canımın etim koparcasına yanmasına aldırmadan yataktan kalktım.

''Deniz senin yataktan çıktığını görürse beni mahveder Ada. Burada kalman lazım.''

''Önce onu bulalım da ben sonra seni savunurum merak etme.''

''Ada, hayır. Hemen yatağa geri yat.'' dedi Selay korkutucu bir uyarıyla.

''İyiyim.'' Yalan söylüyordum. Hayatımın hiçbir döneminde canımı bu kadar yakan fiziksel bir acı çekmemiştim. Bütün hücrelerim tenimden kurtulmak istercesine çığlık çığlığa koşturuyor gibi hissediyordum. Deniz'i görünce ne yapacağımı bilmiyordum. Polisler tarafından arandığını bile bilmiyordu. Onu alıp saklamak ve suçsuz olduğu ispat edilene kadar ortaya çıkarmamak istiyordum. Emindim, o yapmamıştı. ''Sakın engellemeye çalışmayın. Sizi gerçekten dinlemeyeceğim.''

Uygar ve Selay birbirine pes ettiklerini anlatan bakışlarla baktı. ''Pekala, ben burada kalıyorum. Deniz gelirse haber veririm.'' dedi Selay kızgın bir ifadeyle.

Aldırmadım ve kapıya doğru yürüdüm. Uygar önümdeydi.

"Ne planlıyorsun?" dedim merakla. Koridorda yürüyorduk. Canım yandığı için yavaş yürüyordum ve bu durum Uygar'ın hızını da kesmişti.

"Bilmiyorum. Beraber düşünüp bir yol bulmamız lazım. Bunun için de ona ulaşmamız lazım. Polise görünmeden nasıl yapacağız onu da bilmiyorum gerçi."

"Kim attı sana o ses kaydını?" dedim kuru bir sesle.

"Melih attı. Kazadan hemen sonra Deniz Melih'i aramış. Şerefsizin telefonu konuşmaları kayıt ediyormuş meğer. Deniz de bu cümleleri söylemiş. Adam öldükten sonra da hiç durmadan bu kaydı polislere vermiş Melih."

"O yapmadı Uygar, bunu kanıtlamak zorundayız."

"Biliyorum o yapmadı. Yapmaz. Yapsa bilirdim. Benden asla saklamaz."

GEÇMİŞİN TUTSAKLARI  (+18)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang