2.Bölüm

818 71 104
                                    

Adamı eninde sonunda nazik bir şekilde kovduktan sonra ikimiz baş başa kalmıştık. Hareket etmeden bana ürkekçe bakıyordu. Tek yaptığı şey titremek ve ağlamaktan şişmiş gözlerle bana bakmaktı.

Çocuğun yanına çömeldiğimde biraz irkildi fakat ona şu anlık zarar vermeyeceğimi anlamış olsa gerek pek tepki vermiyordu. Sadece beni tanımadığı için tedbirliydi.

"O adam sana zorla dokundu, değil mi?" Cevap vermedi. "Seni ikna edemedi ve yatağa götüremedi. Bu yüzden yerde zorla seni elledi, değil mi?" Gözlerinin dolduğuna şahit oldum.

"Bunu sana daha kaç kişi yaptı?" Çocuk öyle bana bakmaya devam etti. "Adamın dediği gibi gerçekten konuşamıyor musun?" Cevap vermedi.

Bu çocuğun konuşabildiğine emindim. O kadar çığlık atıp da burada bana konuşamıyor demesi gerçekten tuhafıma gitmişti. Konuşamasa bile bunun travmatik bir sebebi olduğunu düşünüyordum. Çünkü uğraştığım bir kaç vakada da bu tip insanlar vardı ve çoğu yaşadığı şok yüzünden konuşamıyor hatta hareket dahi edemiyordu.

Ayağa kalktım ve diğer bir köşedeki çekmecelere yöneldim. Oda küçüktü. İçerde bir yatak, masa ve çekmece dışında hiç bir şey yoktu. Pencere yerine havalandırma vardı ve odanın duvarlarında kan olduğunu tahmin ettiğim lekeler vardı. Bir oda daha vardı ki sanırım orası lavaboydu. Bu da demek oluyor ki dışarıya yemek saatleri dışında çıkamıyorlardı.

Çekmeceyi açtığımda tahmin ettiğim gibi kıyafetler vardı. Beyaz bir t-shirt ve siyah bir short çıkardım. Biraz çekmeceleri karıştırdıktan sonra boxer da buldum. Çocuğa döndüğümde oturur pozisyonda meraklı gözlerle beni izliyordu. Üstündeki battaniyeyle vücudunu saklayabildiği kadar saklıyordu.

Elimdeki kıyafetlerle ona doğru yaklaştım ve çömeldim. Uzun ve tarak görmemiş hafif kıvırcık yeşil-siyah karışımı saçları yakından daha bi güzel ve yumuşacık görünmüştü gözüme. Büyük zümrüt yeşili gözleri beni incelerken gerçekten tatlı görünüyordu.

Neredeyse bütün yüzüne yayılmış çillerin tuhaf bir güzelligi vardı. Yanaklarında daha yoğundu. Dolgun kiraz kırmızısı dudakları bir erkeğe göre fazla cezbediciydi sanki. Çocuğun bu kadar güzel olması ona acımamı sağlamıştı.

Gerçekten çok güzeldi. Sesini merak etmiştim. Çocuğun benden küçük olduğuna emindim. Onun saçlarını okşamak için elimi uzattığında ürkerek gözlerini kapattı ve kafasını eğdi. Korktuğunu anlayarak elimi çektim.

"Hadi giyin." Diyerek kıyafetlerini önüne koydum. Çocuk hareket etmeyince çömeldiğim yerde arkamı döndüm ve ellerimle gözlerimi kapattım. "Bakmıyorum."

Bir süre bekledikten sonra çıplak ayak seslerini duydum. Ardından kumaş hışırtıları. Sırtımda hissettiğim dik bakışlarla beni kontrol ederek giyindiğini anladım. Bu gülümsememe sebep oldu. Tamamen hışırtılar bittiğinde ayak seslerinin bana doğru yaklaştığını duydum.

O seslerde kesilince ellerimi gözlerimden çektim. Karşıma aynı benim gibi oturmuş ve beni izliyordu. Bacaklarındaki yaraların benzerlerinin hem kollarında hem de boynunda olması içimi acıtmıştı. Çok yorgun ve halsizdi. Ona gülümsedim. Fakat o bana düz düz bakmaya devam etti.

Birden kalkınca irkildi ve geriye çekildi. Bu çocuk hem benden korkuyor hem de merak ediyordu. Masaya gidip dosyasını aldım ve az önce çömeldiğim yere tekrar çömeldim. "Bakalım adın neymiş..."

Dosyanın kapağını açtım. Direk gözüme ismi çarptı.

-Izuku Midoriya
-Denek 016

"Izuku..." ismi hoşuma gitmişti. "Sana Izuku diye seslenmemi mi istersin yoksa 016 diye mi? Yoksa size genelde denek diye mi sesleniyorlar?" Bu sefer tepkisiz kalmadı ve omuzlarını silkti. Bana istediğin gibi takıl demek istiyor diye düşündüm. Onun için pek önemli değildi herhalde.

-DENEK 016- BkDkWhere stories live. Discover now