16.Bölüm

592 75 167
                                    

Hâlâ buradaydım. Tuvalet ihtiyacı haricinde burayı asla terk etmemiştim. Yemek ihtiyacımı Kirishima sayesinde karşılıyordum ama pek yediğimi de söyleyemezdim. Eski iştahım yoktu. O orada yatarken yemek yemek bir ihanet gibi geliyordu.

İnsanlar sürekli gidip geliyordu. Ekipten birileri yanıma uğruyordu fakat pek muhattap olduğum da yoktu. Gözlerimi ondan ayırmıyordum. Odaya girmeme izin vardı fakat neden girmiyordum? Pardon, neden giremiyordum? Ayaklarım beni içeriye sokmuyordu bir türlü. Suçlu hissediyordum sanırım...

"Katsuki abi..." duyduğum tanıdık ses bir anlığına başımı çevirmeme sebep olmuştu. İsmimi nereden öğrenmişti hiç bir fikrim yoktu. "Selam Saio..." ikimizde bir süre bakıştık. Onun ne diyeceği belliydi, alacağı cevabı da biliyor gibiydi. Onunda kimsesi yoktu o yüzden aradan bir gün geçmesine rağmen hala hastanedeydi.

"Izuku abi..?"

"Burada." Diyerek çenemle içeriyi gösterdim. Başını odanın içini gösteren cama çevirdi. Boyu yetmiyordu ve içeriyi göremiyordu. Onu kucağıma alarak içeriyi görmesini sağladım. İki yıl sokaklarda yaşadığından olsa gerek oldukça hafifti. Aynı Izuku gibi. Oysa onun önüne yemek bile geliyordu...

Saio bir süre sessizce içeriye baktı. Gözü yatakta öylece yatan çocuğun üzerinde geziniyordu. Bu kadarını o da beklemiyor olmalıydı. Benim için bile ağırdı onu düşünemiyordum. Ben yirmi beştim ama o on bir yaşındaydı.

"Ona ne oldu?" Dedi bana bakarak. "Uyuyor." Dedim bende karşılık olarak. "Artık çok yorulduğu için dayanamadı ve derin bir uykuya daldı."

"Hmm... ne zaman uyanacak?"

"Ne zaman bütün gücünü toplarsa." Tekrar başını içeriye çevirdi. Bende aynı şekilde içeriye baktım. "O zaman neden sürekli buradasın?"

"Uyanırsa yalnız kalmasın diye." Yeterince yalnız kalmıştı. Uyanmasa bile burada durmaya devam edecektim. Keşke onun için yapabileceğimiz bir şeyler olsaydı.

"'O zaman bekleriz. Bende beklerim." Dedi ve kocaman gülümsedi bana bakarak. Bende ister istemez dudaklarıma küçük bir tebessüm yerleştirdim. Küçük yaşta yaşadığı şeyler ağırdı fakat gülümsemesini kaybetmemeyi başarmış gibiydi. Izuku gibi hayattan umudu kesilmemişti.

"Saio, bir ailen olsun istersin, değil mi?" Dedim anı bir şekilde. Yüzündeki gülümseme silindi. "O yetimhaneye gitmem!" Eski yetimhanesinde sürekli büyük çocuklar tarafından zorbalandığını biliyordum. "Başka bir yetimhane. İstediğin zaman beni ve Izuku'yu görebileceğim bir yetimhane." Bunu ayarlayabilirdim. En azından onun için bunu yapabilirdim. Henüz geç değildi.

"Gerçekten mi?" Dedi gözleri parlarken. "Sizi görebilir miyim?" Başımı salladım. "Bizi istediğin zaman görebilirsin hatta bir aile seni evlatlık alırsa onlarla konuşurum telefon numaramı veririm istediğin zaman seni alırım." Adeta gözleri parlamıştı. "Ayrıca sen benim ismimi nereden biliyorsun?"

"Hihi oradakilerden duymuştummm!" Dedi haylaz bir gülmeyle. Sonra durdu. "Oradakileri sevmiyorum." Dedi yere bakarken. "Onlara ne oldu?"

"Hepsi cezasını çekmek üzere parmaklıkların arasında." Daha tam belli değildi cezaları ama lafı uzatmamak lazımdı. Hapisten daha çok idam edilmelerini isterdim ama benim yönlendirmem buraya kadardı malesef.

"Buna sevindim." Sonra tekrar başını içeriye çevirdi. Kafası oraya döndüğü zaman hep içine bir ürperme geliyor olmalıydı çünkü... Bir cesede bakar gibi bakıyordu. Yaşayan bir cesed... bu onu ürkütüyordu. Hayır onu ürküten şey Izuku değildi, bulunduğu durumdu. O abisini böyle görerek içinde bir kabus yaşıyordu.

-DENEK 016- BkDkWhere stories live. Discover now