23.Bölüm

358 43 120
                                    

"Katsuki Bakugo siz misiniz?" Zilin çalmasıyla mecbur uyanmak zorunda kalmıştım. Hala yarı uykuluydum ve karşımda dikilmiş adamın ne demek istediğini bile zar zor anlıyordum. "Evet," dedim istemsiz kalın çıkan sesimle. Avucumun içiyle gözümü ovdum.

Kendime zar zor geldiğimde bu adamı daha önce de gördüğümü, anne ve babamın çalıştığı yerden birisi olduğunu fark ettim. Fakat o beni hiç görmemiş olacak ki ismimi soruyordu. "Neden sabahın köründe buradasınız?"

Adamın arkasında bir kaç polis daha vardı. Hepsi uzun uzun bana bakarak sessiz kalmayı seçtiler. Birden kafama dank etti. Annem ve babam bir görev için gitmişlerdi. Bir haftadır evde yoklardı. Gözüm polislerin arasında gezindi fakat onlar yoktu. Sesimi çıkarmadım. Gerçeklerden kaçmak siter gibi bir adım geri gittim.

"Bay Katsuki Bakugo," diyerek bir dizini çöktü en öndeki adam. Başını eğerek gözlerini benden çekti. Onunla beraber arkasındaki bir kaç polis de başlarını eğdiler. Ne olduğunu anlamıştım. Sertçe yutkundum. Bu eğilmenin ne demek olduğunu biliyordum. "Hayır," döküldü dudaklarımdan.

Adam, avucundaki iki rozeti bana doğru uzattı. "Başınız sağolsun. Anne ve babanız görev esnasında hayatını kaybetti."

Saçlarımın arasında hissettiğim parmaklarla gözlerimi araladım. "Şşş..." başımı göğsüne bastırdı. "Geçecek, ağlama." Net çıkan sesiyle uyumadığını anladım. Daha doğrusu uyutamadığını. Gece yarısı falan olmalıydı.

Gözlerimden yanaklarıma doğru akan yaşları durduramıyordum. Gerçi çoğu onun üzerine bulaşmıştı. Bunu fark etmiş olacak ki diğer elini yanağıma getirip okşadı. Gözümün altında toplanan yaşları da sildi. "Ne gördün bilmiyorum ama ağlama lütfen." Çaresiz çıkan sesine karşılık başımı daha çok göğsüne gömdüm ve kollarımı beline sararak ona sarıldım.

Yanağımdaki elini enseme çıkardı ve beni kendime bastırdı. Güzel kokusunu içime çektim. Hâlâ parmakları saçlarımın arasındaydı. Saçlarımı durmadan okşamaya devam ediyordu. Beni sakinleştirdiğini fark etmiş olmalıydı.

"Senin yaptığın gibi benden senin yaralarını kapatmaya çalışacağım, söz."

~...~

[Izuku'nun Ağzından]

Yüzümde hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi açtım. Dışarıda duyulan kuş sesleri, ve yüzüme çarpan güneşin ışığıyla gözlerimi kıstım. Ardından boyun girintimde ki Katsuki'nin başını hissettim. Saçları yüzüme değiyordu. Kollarıyla bütün bedenimi sarmalamıştı ve buna kollarım da dahildi.

Zar zor kollarımı kurtardıktan sonra sırtına attım. "Çok sıcak.." kollarını vücudumdan ayırmaya çalıştım ama gevşemedi bile. "Katsuki çok sıcak diyorum.." uyanık olduğunu düşünmüştüm ama değildi. Olsaydı çoktan bir şeyler söylerdi veya mızmızlanırdı.

"Ah, Tanrım..." en sonunda pes edip elimi başına koydum. Saçlarını okşamaya başladım. Birden durdum. Saio neredeydi? Sağıma soluma baktım. "Saio?"

Aklıma gelen düşünceyle sesim biraz fazla yüksek çıkmıştı. "Katsuki, yoksa Saio'yu mu ezdin?!" İrkilip uyandı ve başını boynumdan çekti. "Ne oluyor?"

"Saio! O nerde?" Kaşlarını çattı. "Yataktadır." Dedi ve kollarını benden ayırmadan benim gibi gözleriyle yatağı taradı. "Aaaa..." dedi uykulu uykulu. Kapandı kapanacak gözlerini bana çevirdi. "Saio nerde?"

"Bilsem neden sana sorayım?" Dudaklarımı birbirine bastırdım. Kollarını benden ayırıp yatakta oturur pozisyona geçip gözlerini ovdu. Üstümdeki ağırlıktan kurtulmayı ummuştum ama öyle olmamıştı. Bekle.. Üstümdeki ağırlık Katsuki'nin bacağı olamayacağına göre...

-DENEK 016- BkDkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin