6.Bölüm

597 70 124
                                    

Oy açısından sıkıntımız yok ama yorum da lazım dimi?
------

[Katsuki'nin Ağzından]

"Bay Bakugou. Bakar mısınız?"

"Buyrun?" Dedim arkasında dosyaların olduğu kadına. "Deneğinizin sağlığı pek iyiye gitmiyor gibi, bu gün ilacı denemeliyiz. Aksi takdirde çok geç olacak."

"Olmaz!" Diye bağırınca koridordaki meşgul insanların dikkatini çekmiştim. "Henüz vitamin takviyeleri bitmedi. Eminim iyi olacak." Kadın şüphelenmiş gibi kaşlarını çatınca devam ettim. "Demek istediğim ne ilacı uygulanacak bilmiyorum ama eğer şimdi uygularsak deneme esnasında ölebilir. Biraz daha bağışıklığını güçlendirelim. Ne kadar geç ölürse o kadar kârdayız."

"Peki, erteleyeceğiz." Diyerek önündeki kağıtlara döndü. Gitmeden önce son bir soru sordum. "Şey benim izin günüm ne zaman?" Önündeki kâğıtları bıraktı köşedeki başka bir deste kağıdı eline aldı. Gözlerini kısıp kâğıdı inceledikten sonra tekrar yerine koydu. "Tam bir hafta var."

"Ah, teşekkürler. Kolay gelsin." Kadın başını sallayarak beni onaylayınca elimdeki kahveyle oradan uzaklaştım. Bir hafta ha? Bu süre çok mu uzundu? Denekleri daha fazla zarar görmeden buradan çıkarmak istiyordum ama bir hafta dayanabilirler miydi?

Asansöre bindim. Burada olduğum vakit boyunca yaptığım gibi 3. Katın tuşuna bastım. Izuku'nun odasına çıkacaktım. Kendi odamda yapacak bir şey yoktu. O şerefsiz insanların yanında da takılmak istemiyordum. Zaten telefonum yoktu. Bu yüzden mi ayaklarım ve 3. Katın sonundaki odada olan, beni gram umursamayan çocuğun yanına götürüyor?

İlk başta saydıklarım bahane gibi geliyor bazen. Telefonum olsa da Izuku'nun yanına giderdim. Odam da eğlensem de Izuku'nun yanına giderdim. Aşağıdakileri sevseydim yine Izuku'nun yanına giderdim? Neden? Bu çocuk niye beni kendine çekiyor? Güzel olduğu için mi? Yoksa ona içten içi acıdığım için mi?

Hiç bir fikrim yok.

Odaya girdiğimde Izuku'yu göremedim. Duyduğum öğürme sesleriyle kapıyı kapatıp odanın içindeki küçük lavaboya doğru gittim. Kapı'yı adeta kırarcasına açtığımda bana dönüp baktı.

Klozetin önünde diz çökmüştü. "Sen, iyi misin? Ne oldu?" Kustuğunu bir aptal bile anlardı. "Sen ağladın mı? Ve niye kusuyorsun?" Bir kere daha öğürdü fakat hiç bir şey kusamadı. Elimdeki kahveyi yere bıraktım ve yanına gittim.

"Miden mi bulanıyor?" Cevap vermediği halde sorduğum soruların ardı arkası kesilmiyordu. Ona dokunmamak için kendimi zorlasamdaa en sonunda pes ettim. "Izuku, cevap ver!" Diye bağırarak omuzlarından tuttum ve kendime doğru çevirdim.

Bir kez daha boşluğa öğürdü fakat yine bir şey kusamadı. Derin derin nefes alıyordu ve ona dokunmam şu an umurunda değildi? Elimi hızlıca alnına götürdüm ve ateşini kontrol ettim. "Izuku, yanıyorsun!"

Lafın gelişi söylemiyordum, gerçekten yanıyordu. Belki de kırk vardı. Hızlıca onu kaldırdım ve lavabonun önüne getirdim. Eğilmesini sağladım ve çeşmeyi açıp elimle yüzünü yıkadım. Uzun kıvırcık saçlarını geriye atarak yıkamaya devam ettim.

Birden elimi kendinden uzaklaştırmasıyla durdum. Çeşmeyi kapattım. "Özür dilerim. Abarttım mı?" Sanırım fark etmeden onu boğmuştum. Bir kaç kere öksürdü ıslanmış saç tutamlarını geriye attı ve bana baktı. Hâlâ derin derin nefes alıyordu? "Bir dakika, nefes almakta mı zorluk çekiyorsun?" Başını iki yana salladı. Rahatlamış bir şekilde duvara yaslandım.

-DENEK 016- BkDkWhere stories live. Discover now