19.Bölüm

528 58 148
                                    

"Nereye gittiğimizi söyleyecek misin artık?" Yeşil saçlı çocuk bıkkınlıkla bir nefes verdi. "Diyorum ya tatlım. Derslerinde düşüş olduğu için seni kursa yazdıracağım."

"Yalan söyleme! Ayrıca zor dönemler geçiriyorum, ergenlik falan. Bende kendimi düzeltmeye çalışıyorum." Neredeyse annesinin boyuna gelmesine rağmen annesi hala elini tutuyordu. Sertçe elini çekti fakat annesi sımsıkı elini kavramıştı. "İstemiyorum!"

Topuklarını yere bastırarak annesini durdurmaya çalıştı. Kolunu defalarca çekti. Fakat annesi normal bir şekilde yürümeye devam ediyordu.

"Sana istemiyorum dedim!" Annesi sinirle bir nefes verdi ve durdu. "O eğitim kampı mıdır nedir? Gitmek istemiyorum! Beni rızam olmadan oraya sürükleyecek kadar kalpsiz misin?"

"Sadece bir ay bebeğim." Dedi başını arkaya çevirerek. "Her gün ararım söz ama lütfen git. Bak faydasını sen de göreceksin." Yeşil saçlı çocuk kaşlarını çattı. "İyiliğini istiyorum. Benim gibi olma istiyorum. Kendi ayaklarının üstünde durduğunu görmek istiyorum. Benim gibi olma istiyorum."

"Beni anlamıyorsun!" Diye öfkeyle bağırdı annesine. Hâlâ sinirliydi. Çok sinirliydi annesine. "Sen beni hiç bir zaman anlamıyorsun!"

"Bunu nasıl dersin? Seni bu yaşına kadar büyüten kimdi?!"

"Beni babamdan ayıran kimdi?!" Elini sertçe çekti ve bu sefer annesi ona engel olmadı. "Her gece kabus görmeme sebep olan kim? Hasta olmamı neden olan kişi kim? Hayatımı cehenneme çeviren? Sen değil misin anne?"

Yeşil saçlı kadın ağızını açtı. "Sus! Sen hiç bir şey bilmiyorsun! Ben senin oğlun falan da değilim! Bana zarar vermekten başka bir şey yapmadın." Yoldan geçen insanlar onlara bakmaya başlamıştı.

"Her neyse... gideceğim. Ama bu sadece senden uzak durmak ve kafamı toparlamak istediğim için."

Annesi bir kaç adım öne doğru attı ve oğluna sımsıkı sarıldı. An önce dediği onca şey sanki hiç söylenmemiş gibi oğluna sarılıyordu. "Teşekkür ederim tatlım. Biliyorsun bu senin iyiliğin için-"

"Değil anne. İyiliğim için değil."

Ardından annesine karşılık bile vermeden yolu bilmemesine rağmen önden önden yürümeye başladı.

"Şu kayıt işini halledelim ve bitsin." Daha fazla yüzünü görmek istemiyordu.

~...~

"Hazır mısın?" Başımı iki yana salladım. "Sakin ol, Izuku. Bir şey yok tamam mı?" Dudaklarımı İstemiyorum der gibi hareket ettirdim. "Biliyorum senin için zor." yüzümü avuçlarının arasına alıp yüzüme yaklaştı. "Yapamam.." kendi sesimi zar zor duymuştum. Dışarda olduğumuz için sesim çıkmıyordu, konuşamıyordum.

"Yapabilirsin. Sen neler yaptın? Bunu da yapabilirsin. Hem bak.." elimi tuttu. "Ben buradayım. Kimse sana bir şey yapamaz." Dudaklarımı araladım fakat konuşacak cesareti bulamadım. "Güvenmiyor musun bana?"

"Ondan değil.." sesim zar zor çıkmıştı tekrar. Beni rahatlatmak için yanağımdaki çilleri okşuyordu. "Sadece bir kaç soru, hm?" Gözlerimin içine baktıkça ben bakamıyordum onun yüzüne. "Yapabilirsin, Izuku. Söz veriyorum elini tutacağım." Çenemi kavrayıp yanağıma bir öpücük kondurdu.

Hâlâ elimi tutan elini sıktım ve gözlerim onu buldu. "Bir kaç soru..." sesim titriyordu. "Daha fazlası değil."

~...~

-DENEK 016- BkDkDonde viven las historias. Descúbrelo ahora