28.Bölüm

342 42 174
                                    

Gözlerimi açtığımda artık banyoda değildim. Bundan emindim ama nerede olduğumu algılamam bir kaç dakikamı almıştı. Oturma odasında, koltukta yatıyordum. Üstümdeki ağırlık büyük ihtimal battaniyeydi. Gözlerimi açacak gücüm yoktu ve etrafı bulanık görüyordum.

Katsuki yoktu. Koltukta tek yatıyordum. İçerden bir takım sesler geliyordu. Ona seslenmek istiyordum ama boğazım çok kuruydu. Su içmem lazımdı. Üstümde bir sweat vardı sanırsam ama altımdan şüpheliydim. Sanırım altımı giydirmemişti. Saçlarım kurutulmuştu.

Odaya doğru yaklaşan adım sesleriyle başımı kapıya dogru cevirdim. Gözlerim bulanık görüyordu ama Katsuki olduğunu anlayabiliyordum. Tedirgin bir şekilde koltuğa yaklaştı. Yanıma gelene kadar hiç yüzüme bakmamıştı. Dalgın görünüyordu.

Gözlerimiz kesişince tedirgin olduğunda beliren alnındaki kırışıklık yok oldu. Gülümsemesi yüzüne yayıldı. "Uyanmışsın," dedi ve koltuğun köşesine oturdu. Eli yüzümde gezindi. "Beni korkuttun. Birden bayılınca ödüm bokuma karıştı."

Eli alnıma çıktı. Büyük ihtimal ateşimi kontrol ediyordu. O bunu yaparken görüşüm biraz netleşti. Pencereye gözum kaydı. Güneş yavaş yavaş doğmaya başlamıştı. "Biz..." kuru boğazım yüzünden devam ettiremedim. Sesimde kısılmıştı. Düşündüğümden daha fazla bağırmış olmalıydım.

"Sabaha kadar yaptık," diyerek o beni tamamladı. Elinde tuttuğu bardağı kaldırdı. O nereden çıkmıştı? Diğer elindeki çözemediğim iki kutuyu ortadaki büyük sehpaya bıraktı.

Başımı boşta kalan eliyle kaldırdı ve bardağı dudaklarıma yasladı. Soğuk camla beraber alt dudağım sızladı. Büyük ihtimal ısırmıştım ve yara olmuştu. Ya da belki Katsuki öperken hızını alamamıştı, eğer öyle birşey olduysa o acıyı hissedemeyecek durumdaydım.

Bardağı kaldırdı ve içmemi sağladı. Suyu içtikten sonra başımı tekrar koltuktaki yastığa bıraktı. Bardağı sehpaya bırakıp o kremlerden birini aldı. Üstü çıplaktı. Altında bir eşofman vardı.

Üstümdeki yorganı açtı. Tahmin ettiğim gibi altımda bir şey yoktu. Vücudumu tedirgin bir sekilde süzdü. Plâstik kabın kapağını çevirerek açtı. Elini içine daldırdı. O an fark ettim ki, o benim her akşam vücuduma sürdüğüm kremdi.

Üstümdeki sweatı yukarı kaydırdı. Bunu ilk defa o yapıyordu. O kadar yorgundum ki utanmaya bile halim yoktu.

Belirli yerlere kremi sürdü. Vücudumda ki izler artık gerçekten yok olmaya başlamıştı. Kimileri çoktan gitmişti. Kremi tekrar sehpaya koydu ve diğerini aldı.

"O ne?" Gerçekten hiç görmemiştim. Kapağını açmadan elinde tutmaya devam etti. Bacaklarımı birden kaldırdı ve iki yana açtı. "Ne yapıyorsun?"

"Deliğine bakıyorum." Alaya vurmasını bekledim ama olmadı. Ciddiyetle alt tarafımı incelerken baş parmağını deliğimde gezdirdi. Soğuk parmağıyla irkildim. Biraz da sızlıyordu. "Acıyor mu?"

"Azcık." Kremi açtı ve biraz eline aldı. "Sorularıma cevap vermiyorsun," diyerek koltukta doğruldum ve zorda olsa başımı kaldırdım. Bacaklarımı kendime doğru çektim. Kalçamı ondan uzaklaştırmamla başını kaldırdı. "Şişmemesi için," dedi sonra cevabını yeterli bulmayıp ekledi. "Acıyorsa şişecek demektir. Şişerse daha çok acır. Ayrıca çoktan kıpkırmızı olmuş."

Bacaklarımı tekrar araladım. "Soğuk biraz." Kremi aldığı başparmağını deliğime sürttü. Refleksen bacağımı kapatacak gibi oldum. Boşta kalan elini üst bacağımın içine koyup koltuğa bastırdı. "Hareketlenme," dedi yarı alayla yarı ciddi. "Sadece krem sürüyorum." Sırıttı.

-DENEK 016- BkDkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin