22.Bölüm

420 43 162
                                    

=YILBAŞI BÖLÜMÜ=

[Izuku'nun Ağzından]

Mutfakta yakalandığımızdan beri ikimizin de ağzını bıçak açmıyordu. Kahvaltıdayken Saio'da ne kadar yanlış bir zamanda uyandığının farkında olduğundan onun da sesi pek çıkmamıştı. Oysa hep garip garip sorular sorardı.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Katsuki bizi bir yere götüreceğini söylemişti. Tabi gideceğimiz yeri bize söylememişti ama kesinlikle biliyorduk. Dışarda kar diz boyuydu. Bu havada gidebileceğiniz bir yer yoktu.

Radyoda çalan şarkıyla beraber Saio soğuk ortamı ısıtmak için ritim tutuyordu. Yeni yılla ilgili bir şarkıydı ama kesinlikle hoşuma gitmemişti. Sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu. Yeni yıldan daha çok aşk ile ilgiliydi. Evet kesinlikle hoşuma gitmemişti. Sadece arkadaki fon müziği güzeldi.

Göz ucuyla Katsuki'ye baktığımda onun da sevmediğini hemen anladım. Onunda gözleri beni bulunca hızlıca başımı cama geri çevirdim. Ona bakmaya utanıyordum.

Başımı cama cevirmişken dışarıda olan bitene de bir baktım. Her yer yıl başına özel süslenmişti. Dükkanların camlarındaki yıl başına özel olan indirimlerin pankartları, neden dışarının bu kadar kalabalık olduğunu gösteriyordu.

"Yılbaşı, yılbaşı! Çok heyecanlıyım!" Bugün yılın son günüydü. Yani yarın yeni yılın ilk günü olacaktı. "Sende heyecanlı mısın Izuku abi!"

"Çok..." dedim ironik bir sesle. Bulunduğum yerden pek memnun değildim. Sabahki olaydan sonra kendimi karın altına gömmeyi tercih ederdim.

Saio yaptığın ironiyi anlamamış olacak ki ellerini birbirine çarptı. Katsuki ise yüzünde aptal bir gülümseme ile araba sürmeye devam ediyordu.

"Nereye gidiyoruz?" Evden çıkarken yanımıza havuç, zeytin ve fazladan atkı aldığımıza göre düğüne gidiyorduk. Düğünde horon teperken bir yandanda havuç kemireceğiz. Katsuki Saio'ya cevap vermedi.

Araba durduğunda gözlerimi kırpıştırdım. Burası piknik yapmak için bir yer gibiydi. Oturmak için yerler vardı ve ona göre düzenlenmişti. Katsuki arabadan indiğinde çoktan Saio'nun da indiğini fark ettim. Bende kapımı açıp ayağımı arabadan çıkardım. Bedenimi dışarıya çıkardığımda buranın tamda tahmin ettiğim gibi bir yer olduğunu anladım. Çoğu kişi aileleriyle gelmiş karda oynuyordu.

"Hadi Izuku. Gidiyoruz." Arkama döndüğümde çoktan bagajdan yanımıza aldıkları şeyleri aldıklarını gördüm. Saio çoktan etrafta kafasına göre gezinmeye başlamıştı o ise benim yanına gelmemi bekliyordu.

Bana giydirdiği şeylerden zor hareket ediyorum desem yeridir. Kafamda bir bere vardı. Büyük ihtimal onun olduğu için sürekli gözlerimin üstüne kayıyordu. Boynumda oldukça kalın bir atkı, üstümde ise bu soğukta benim sıcaklamama sebep olacak bir mont vardı. İçimdeki kazağı hesaba katmıyordum bile. Ayağımdaki büyük ve tüylü botlar karda yürümeyi zorlaştırıyor muydu yoksa bana mı öyle mi geliyordu?

Belki diğer insanlarda böyle giyiniyordu ama bu benim için çok kalındı. En son giydiğim montun ne renk olduğunu, ne zaman giydiğimi bile hatırlamıyordum. Yıllar önce adam akıllı kar bile oynamamıştım. Bu beyaz soğuk şeyleri de pek sevmezdim. O yüzden çoğunlukla kış aylarım evde geçmişti çocukken. Evet, kesinlikle kar denen o şeyi sevmiyordum.

Karda bata çıka yanına giderken yüzündeki sırıtma sinirlerimi bozuyordu. "Lânet botlar... Lânet mont.."

"Bir şey mi dedin?" Dedi benimle alay ederek. Keyif alıyordu. "Yok." Diyerek en sonunda yanına geldiğimde şimdiden yorulduğumu hissettim. Birden bere tekrar - evet tekrar - gözlerime doğru kayınca yumruklarımı sıktım. "Ve lanet bere..."

-DENEK 016- BkDkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin