5.Bölüm

651 79 72
                                    

"Ve sonra-" Aniden yapılan anonsla ikimizde yerimizden hopladık. Saio'nun lafı yarıda kesilmişti.

"Denekler bakıcılarının gelene kadar yerinizden ayrılmayınız. Yerinden kalkan cezalandırılacaktır."

"Abi, bu da ne?" Bilmiyorum dercesine omuzlarımı silktim. Etrafıma baktığımda diğer deneklerinde anlam vermediğini ve şaşkın şaşkın oldukları yerde birbirlerine baktıklarını gördüm. Bu karmaşanın ortasında mekana giriş yapan benim bakıcım Katsuki'den başkası değildi.

Elindeki haplarla bizim masamıza doğru geldi ve avucunu açıp hapları içmemi işaret etti. İstediğini yaparak, amacının ne olduğunu tahmin ettiğim hapları ağzıma attım ve masadaki plastik şişede kalan suyla yuttum. Umarım düşündüğüm şey olmazdı.

"Ne oluyor efendim?" Bunu diyen Saio'dan başkası değildi. Katsuki küçük çocuğa doğru döndü ve gülümsedi. "Götürsün." Bu gülümseme iyi bir şeyin habercisi miydi yoksa kötü mü? Bu adama gerçekten güvenemiyordum.

Bir kaç kişinin bakıcıları gelmeye başlamıştı ki buna Saio'da dahil biz hala olduğumuz yerdeydik. "Gidelim." Dedi ve kolumdan tutup beni kaldırdı. Anında kolumu ondan kurtardım. Bu temas nefretimden rahatsız oluyormuş gibi derin bir nefes aldı ve "gidelim 016." Dedi. İnsan içinde denek numaramla seslenirken tek kaldığımızda kendi ismimle sesleniyordu.

Temasdan nefret ettiğimi bildiği halde neden buna bu kadar uyuz oluyor ve inadına beni tutmak istiyordu bilmiyordum. Ancak bazen şu an olduğu gibi anlayış göstererek kaçmaya çalışmak gibi bir salaklık yapmayacağım için bana dokunmuyordu.

En son beni dışarıya çıkardığı kapının önünde durunca şaşırdım. Bütün denekler ve bakıcılar tek tek buraya gelemeye devam ediyordu. Bende dahil herkes şaşkın bir şekilde etrafına bakıyordu.

Sonra bir tane kadın bize doğru döndü ve bağırarak konuştu. "Bakıcısının sözünü dinlemeyen ve kaçmaya çalışanlara ceza olarak 50-100 arası volt verilecektir." Tekrar kimse bir anlam verememişti. Solumdaki bakıcıma döndüğümde gayet neşeli gözüküyordu. Ona uzun uzun baktım ve en sonunda beni fark etti. Bana göz kırpınca iyice kafam karışmıştı.

Birden önümüzdeki kapı açılınca herkes bütün dikkatini o yana verdi. Düşündüğüm şey bu olamazdı, değil mi? Şaka mıydı? Yoksa bizi denemek için yapılmış bir şey miydi?

Kimse korkudan hareket etmedi ve ses çıkarmadı. Tek yaptığımız şey etrafımızdaki çalışanlara bakmaktı.

Bizden dışarıya çıkmamızı mı istiyorlar?

Herkesin jetonlar düşmeye başlamış olacak ki emin olmak için fısır fısır birbirleriyle konuşmaya başlamıştı insanlar. Ama kimse yerinden kıpırdamıyordu. Ben gideyim diyeceğim, benim ilerlemem için ön sıranın gitmesi lazım, ön sıra için onların önündeki sıra. Yani ilk sıra ilerlemeden biz ilerleyemezdik.

Gerçi hala şok içindeydik. Far görmüş tavşanlar gibi önümüzdeki açık kapıya bakıyorduk. Buradaki çoğu insan aylardır belki yıllardır dışarıya çıkmamıştı. Eve alıştırdığınız bir kediyi pat diye sokağın ortasında koyarsanız eminim o kedide nemizim gibi tepki verirdi.

Tekrar aynı kadın öfkeyle bağırdı. "Dışarda hava almak için süreniz kısıtlıdır. Eğer biraz daha burada dikilirseniz size verilen süre azalacaktır. Hareket edip etmemek size kalmış." Bu duyuru sayesinde sıranın önündeki bir kadın ilerledi. Sonra başka biri, ardından tekrar biri daha.

Herkes teker teker bahçeye çıkmıştı. Bütün denekler merakla etrafa bakıyordu.

Etrafı incelediğimde bahçenin sandığımdan daha büyük olduğunu gördüm. O akşam karanlık olduğundan pek bir şey görememiştim. Bençede tek bir ağaç ya da çiçek yoktu. Çimler sararmış, bahçenin etrafı demir çitlerle sarılmıştı. Ucu sivri, kalın, uzun ve birazda paslı demirler kesinlikle korkunç gözüküyordu. Bahçenin aynı şekilde demir korkuluklardan yapılmış kapısının önünde iki tane koruma vardı.

-DENEK 016- BkDkWhere stories live. Discover now