26.Bölüm

403 43 132
                                    

Oy ve yorum istiyorum çünkü neden olmasın.

------

"Baban olabilir mi..?"

Gözleri donuklaştı. Belki birşeyler hatırlamaya çalıştı belki dediğim şeye şaşırdı ama nefes alış verişleri hızlanmıştı. "Senin... Senin sorunun ne!" Diyerek birden kollarımdan ayrıldı. Yatakta oturur pozisyona geçti. "Ne yapmaya çalışıyorsun!"

"Izuku bağırma. Saio uyuyor-"

"Umurumda değil!" Her saniye sanki sesi daha da yükseliyordu. Ve tahmin ettiğim gibi Saio yüksek ses yüzünden uyandı.

"Önce o lanet kadın ardından o adam... onlardan nefret ediyorum! Unutmaya çalışıyorum ama sen bunu imkansız hale getiriyorsun! Neden?" Saio tamamen ayılmış ne olduğunu çözmeye çalışıyordu. "Izuku-"

"Saçma sapan bahanelerini duymak istemiyorum!" Yataktan ayrıldı. Onunla beraber bende yataktan kalktım Saio'yu o odada bırakmak zorunda kaldım. "Izuku! Sadece yanlış düşündüm. Özür dilerim.. "

"Ne anlamı var ki? Niye onlara takmış durumdasın anlamıyorum!" Lavaboya girdi, kapıyı kapattı. Duyduğum sesle kapıyı kilitlediğini anladım. "Izuku, şu an saçmalıyorsun! Çık ordan." Kapıyı açmaya çalıştım bir kaç kere boşa çevrildi. "Izuku! Aç kapıyı!"

"Merak etme birşey yapamayacağım! Sadece beni biraz yalnız bırak, yoksa acımı senden çıkaracağım." Sırtımı kapıya yasladım. "Tamam, sakinleş. Bekliyorum." Kapının dibine oturdum. "Ama en azından biraz ses çıkar. Yoksa kötü şeyler düşüneceğim."

Cevap vermedi ama nefes alış verişlerini duyabiliyordum. Bunu sesli söylememem gerekiyordu. Bana sinirlenmekte haklıydı. Annesi birden ortaya çıkmıştı. Oğlunu görmek istiyordu. Bana yanlış bir anlaşılma olduğunu söylüyordu. Son bir kaç gündür aralıksız bunlar aklımdan çıkmıyordu. Kadın beni her gün arıyordu. Izuku'ya artık bir şeyleri açıklamam gerektiğinin farkındaydım ama şimdi bile yaşananlar içimin alevlenmesine sebep oluyordu.

İçerden artık adım sesleri de geliyordu. Nefes alış verişleri hızlanmıştı. Arada bir yerlere çarpıyor olmalıydı. İnleme sesleri geliyordu. Kapı kilitliydi. Panik atağı bitene kadar beklemem lazımdı. Ya içerde bayılırsa ne olacaktı? "Izuku..." elim kapının koluna gitti. "Kapıyı aç. Lütfen.." acıyla nefes verdim. "Izuku yapma bunu bana, kendine, bize. Aç kapıyı!" Bir şeyler devrildi. "Sikiyim, sadece kilidi çevir." Kapıya vurdum. "Izuku, korkutma beni!"

"Sus! Lanet olsun sus!" Alnımı kapıya yasladım. İçerdeki sesler bir süreliğine kesildi. Ardından bir hıçkırık sesi duydum. "Ben... toparlayamıyorum. Artık kabus görmek istemiyorum." Sesli bir şekilde ağlamaya başlayınca sertçe yutkundum. Çıplak ayak sesleriyle Saio'nun yanıma geldiğini anladım.

"Sen neden bana bunu yapıyorsun? Önce annem sonra babam.. Son bir kaç gündür aklımdan çıkmıyorlar! Artık başım ağrıyor, unutmak neden bu kadar zor? Her gece ağlamaktan bıktım, bu yüzden ağlamaktansa eskiden olduğu gibi dayak yediğim için ağlamak daha cazip geliyor!.."

Saio kolumun altına girdi. Başını omzuma koydu. Bana sarıldı. Hepimizin ailesiyle sorunları vardı. Bizim Saio'yla geçmişimiz bir yerden ortaktı ama Izuku için aynı şey söylenemezdi. Onu anlamak zordu ve tam olarak ne yaşadığını da kimse bilmiyordu.

Derin bir nefes alıp tekrar sırtımı kapıya yasladım. Saio'yu kucağıma aldım ve ona karşılık verdim. Onunda sessizce ağladığının farkındaydım. "Geçicek..." diye mırıldandım. Izuku'nun duymasını beklemiyordum ama duymuştu. "Geçmiyor! Neden geçmiyor? Tam geçti diyorum daha derine batıyorum." Ağlayışı daha sesli bir hal aldı. "Ben artık mutlu olmak istiyorum! Gülümsemek istiyorum. Gülmek istiyorum. Düşünmeyi bırakmak istiyorum."

-DENEK 016- BkDkWhere stories live. Discover now