24.Bölüm

378 44 123
                                    

"Sonunda yüz yüze konuşma fırsatımız olduğu için ne kadar mutluyum anlatamam."

"Anladım. Mutlusunuz. Direkt konuya geçebilir misiniz?" Gelme sebebi o kadar açıktı ki.. salağa yatmak zorunda kalıyordum.

"Oğlum... onun yaşadığını duydum. O nerede?" Bir iç çektim. "Oğlunuzu mu istiyorsunuz?" Kadın samimi olmayan bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına. "Belli olmuyor mu?" Yeşil saçları ve yeşil gözleri vardı. Izuku dış görünüşünü annesinden almış olmalıydı. Kişilik acısından büyük ihtimal babasına çekmişti. Ve çillerini.. güzel çillerini babası vermişti ona sanırım.

"Izuku'm nerede?" Bilmiş yüzünden eser kalmamıştı. İsmini anar anmaz gözleri dolmuştu. Bu kadın masum muydu yoksa numara mı yapıyordu? Onu bıraktıktan yıllar sonra neden geri gelmişti? "O yaşıyor değil mi?"

"Yaşıyor," dedim sadece. Gözleri parladı. "Nerede?" Üçüncü defa sorduğu soru sinirlerimi bozmuştu. "Oğlunuzu neden bu kadar çok istiyorsunuz?"

Kaşları çatıldı. "Ne demek neden oğlumuzu istiyorsunuz? Ben doğurdum ya onu! Benim canımdan bir parça, nasıl istemem?"

"Canınızdan bir parçayı denek olarak sattıktan altı yıl sonra şimdi onu istiyor musunuz?" Can yakıcı noktaya geldiğimde kas katı kesildi. Denek kısmına bilerek vurgu yapmıştım. "Ne," çıktı dudaklarından. "Denek?"

"Denek," dedim başımı sallarken. "Oğlunuzun üstünde denenen ilaçları kullanmak sizi nasıl hissettirdi? Zevk aldınız mı bari?"

"Ne demek istiyorsun!" Senli benli konuşmaya başlamıştı bile. "Onu ben oraya vermedim! Asıl oğlumu benden aldılar!" Koltuğumu biraz yana kaydırıp masamın köşesindeki çekmecemi açtım. İçindeki bir kaç dosyanın arasından aradığımı çıkardım.

Masaya koydum. Üstünde 016 yazıyordu kalın sayılarla. Kadın kaşlarını çattı. Artık hangi sayfasında ne olduğunu ezberlediğim dosyayı açtım. Bir iki sayfa çevirdim. Öz geçmiş kısmına geldim. Hüzünlü bir şekilde gülümseyip kadına baktım.

Dosyayı ona çevirdim. "Sadece şu kısa paragrafı okuyabilir misiniz?" Parmağınla bir kaç cümleden oluşan paragrafı gösterdim. Ne yazdığını ezbere biliyordum.

Denek 016. Gerçek adı Izuku Midoriya. Annesi tarafından 14 yaşında elimize bırakıldı. Önceki yaşları hakkında birşey bilinmemekte.

Diğer paragraflarda 14 yaşından 20 yaşına kadar aldığı cezalar, üstünde denenen ilaçlar, bakıcıları detaylı bir şekilde yazıyordu.

Şu an için sadece ilk paragrafı okuması benim için yeterliydi. Başını hızlı bir şekilde kaldırdı. "Bunu nereden buldunuz bilmiyorum ama tamamen yalan! Ben öyle bir şey yapmadım, yapmam, yapamam."

"Öyle mi? Bu üstünde ilaç deneyenlerin tuttuğu bir dosya. Devamını size okutmak çok isterim ama zamanımız kısıtlı." Elimdeki saatte baş parmağımla bir kaç vurdum.

"Lütfen, bana sadece bir kaç dakika daha ayırın. Kendimi açıklayacağım." Ne kadar konuşsa da onun hakkında düşündüklerim değişmeyecekti. Ayrıca Izuku'yu ona göstermem benim isteğimle olmuyordu. "Bunları bana anlatmamız bir şeyi değiştirmez. Siz hiç düşündünüz mü, asıl canınızın olan oğlunuz bunca yıl sonra sizi görmek istiyor mu?"

Ağlamamak için avucunun içini gözüne bastırdı. "O sizinle mi?" Cevap vermedim. "Yalvarırım bana yardım edin. Benden nefret ediyor olabilir ama umurumda değil. Sadece bir kaç dakikalığına yüzünü görüp sesini duymak istiyorum."

Kollarımı göğsümde bağladım. Ne yapmalıydım? Izuku annesini(?) anınca bile fenalaşıyordu. Yüz yüze görüşmeleri uygun muydu?

"Onunla konuşurum," dedim fısıldar gibi. "Ama çok umutlanmayın."

-DENEK 016- BkDkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin