9.

114 14 26
                                    

Kafamdan o aşırı derecede plastik kokan çöp poşeti çıkarıldığında bir sandalyede oturmuş karşımdaki insanlara bakıyordum şaşkınlık içerisinde.

Kafamı yana çevirip yanımdaki sandalyelerde oturan Arisu ve Usagi'ye baktım.

"Günaydın" dedi siyah elbisesi ve uzun kahküllü siyah saçları olan bir kadın.

"Size kaba davrandığımız için özür dileriz" dedi onun yanındaki gözlüklü ve mavi gömlekli bir adam.

"Gerçekten çok kabaydınız kafaya çöp poşeti geçirmekde ne? Bi de benim kaba olduğumu söyleyen bir adam vardı demek ki sizin elinize düşmemiş o henüz" dedim onlara bakıp.

"Etrafımızda gizlice dolaşan insanlar olduğunu duyduk" dedi gözlüklü adam bana bakıp.

"Amacınız ne sizin?" dedim sinirle onlara bakıp.

"Buraya gelirsek bir cevap bulabileceğimizi duyduk. Tüm bu oyunlar ve diğer insanların nereye kaybolduğuyla ilgili" dedi Arisu ardından.

Güneş gözlüklü beyaz gömlekli ve kısa saçları olan kadın diğerlerinin yanına geldi ve kollarını bağlayıp orda durdu.

Ardından bulunduğumuz odanın kapısı açıldı ve garip renkli giysileri olan ve uzun saçları olan bir adam girdi "Aynen öyle!" dedi girer girmez Arisu'nun cevabı için.

"Bütün sorularınızın cevabı bizde" diye devam etti sözüne.

Oturduğumuz sandalyelere yaklaştı ve "Sahil'e ütopyaya hoşgeldiniz" dedi bize bakarak.

Ardından gülümsedi ve "İşte cevap bu!" dedi ve elini şıkırdattı.

Elini şıkırdatmasının ardından iki tane adam duvar gibi görülen sürgülü yer sürükleyerek açtılar.

"Size gerçeği söyleyeyim. Bu cehennem azabını bitirmenin tek bir yolu var. Tüm oyunları kazanıp tüm kartları toplamak!" dedi duvarda çizili olan tüm kartlara doğru arkası dönük bir şekilde konuşarak.

"Yani hepsini toplarsak asıl dünya geri mi gelecek?" dedi yanımda oturan Usagi.

Adam arkasını tekrar bize döndü ve konuştu.

"Asıl dünya geri gelmeyecek. Sadece tek bir kişi asıl dünyaya geri dönebilir" dedi.

"Tek bir kişi mi?" dedim birden.

"Tek bir kişinin tüm oyunları kazanıp 52 oyun kartınıda toplaması imkansız" dedi iki kolunu da açıp.

"Bu yüzden herkes tek bir kişinin bursdan ayrılması için birlikte çalışıyor. Sahilin amacı bu" dedi.

Sonra bize dönüp bize doğru ilerlemeye başladı "Duydum ki sizin kartlarınız da fena değilmiş" dedi. "Üçünüz de oyunlara katılıp bütün kartları toplamamıza yardım edceksiniz" diye ekledi.

"Ya bunu reddedersek?" dedim başımı adama doğru kaldırıp.

Adam güldü ve "Beni reddedemezsiniz" dedi.

"Vizenizin süresi bugün bitiyor. Oyuna katılmaktan başka çareniz yok" dedi ardından.

"Bütün kartları toplarsak asıl dünyaya dönebiliyoruz bu doğru mu?" dedi Usagi tekrar.

Adam yürümeye başladı odanın içinde tekrar ve "Bu konu hakkında henüz bir şey söyleyemem. Ama bu bilgiyi güvenilir bir kaynaktan aldım. Sizler bu ülkeye girmeden evvel bu dünyayla ikgili her şeyi araştırdık"

"Neden ülke diyorsun buraya?" diye sordu Arisu.

"Bizlere vize veriliyor Arisu o yüzden değil mi?" dedim adama bakıp.

Eli ile beni işaret edip "Aynen dediğin gibi" dedi.

"Tokyo sakinleri hic bir yere kaybolmadı. Bizim yanlışlıkla bir ülkeye girdiğimiz var sayılıyor. Eğer bu doğruysa geri dönüşüde olmalı" dedi yürümeye devam ederken.

"Biz de burada bir örgüt yarattık" dedi en başta konuşan siyah uzun saçlı kadın.

"Yakıtlar elektrik yağmur suyu ise su tedarik etmek için kullanılıyor" dedi güneş gözlüklü kadın gözlüğünü düzeltip.

"Ülkedeki tüm silahları bile topladık. Fakat sadece seçili bir kaç kişi onları kullanabiliyor." dedi uzun saçlı en başından beri konuşan adam.

"Amacımız birlik olup tüm kartları toplamak" dedi gözlüklü ve mavi gömlekli adam.

"Of yeter anladık!" dedim sinirle.

"O halde bunları bilmiyorsundur" dedi en uzun saçlı adam oturduğu masadan kalkıp.

"Bu yerde sadece 3 kural var aç kulağını iyi dinle. Kural bir sahilde sadece mayo giyilir"

Bu kural yanlışlıkla gülmeme sebep oldu. Herkesin bana baktığını fark edince "Pardon bu biraz hatta çok komikti de" dedim.

Hala herkes bana bakmaya devam ediyordu umursamadan sordum "Eee neden mayo giyiyoruz sadece bakalım?" diye.

"Çünkü silahları mayoya saklayamazsın öyle değil mi?" dedi adam gülerek.

"Diğer her şeyde özgürsünüz. Hayatınızı dilediğiniz gibi yaşayabilirsiniz" dedi masaya ellerini koyup bize bakarak.

"Bi zahmet" dememle Usagi bana dirsek attı "Ne?" dedim ona bakıp bana sus işareti yapmasıyla önümü döndüm.

"Odalardaki kilitleri bozduk yani kimse bir şey saklayamaz" diye devam etti ardından adam sözüne.

"Ee ikinci kural neymiş gönder bakalım" dedim dalga geçer gibi.

"Kural iki. Bütün oyun kartları sahile aittir. Sahip olduğunuz bütün oyun kartlarını alacağız" dedi.

Yanımıza doğru yaklaştı ve "Daha çok kart ile katkıda bulunanın rütbesi yükselir" dedi.

"Tamam peki bir daha soracağım sizi reddedersem eğer ne olur?" dedim ses tonumu arttırıp.

"Sahildeki kurallardan üçüncüsü ki bu son olan. İhanet eden ölür" dedi ve bana baktı.

Sonra arkasını dönüp "Sahildeki herkes ihanet etmeyeceğine ant içer, bunu senin gibi hafife alanlara ise sahil acımaz"dedi.

Herkes sessiz bir şekilde birbirine baktı. Sanırım hayatımın en rezil anlarından birini yaşamıştım.

İyi okumalar.

𝐅𝐀𝐃𝐄𝐃 𝐋𝐎𝐕𝐄Where stories live. Discover now