26.

93 7 40
                                    

"Zorluk Derecesi: Kupa Valesi"

"Oyun hücre hapsi"

"Kural: Tasmanızın arkasındaki simgeyi tahmin edin."

"Verilen süre 1 saat."

"Süre dolmadan 5 dakika önce hücrelerden birine girin ve tahminde bulunun"

"Simgeyi doğru tahmin edemezseniz oyun sizin için son bulacak"

"Süre dolduğunda tasmanız patlayacak ve öleceksiniz. Ek olarak, her turda simgeniz değişecek"

"Bu oyun diğer oyunculara ne kadar güvendiğinizi ölçen bir sınavdır. Ayrıca Kupa Valesi de gizlice oyuna katılmıştır ve oyunculardan biridir"

"İçimizden birisi kupa valesi mi yani?" dedi bir tane adam. Kimse onu umursamadı.

"Oyunu kazanmak için aranızdaki Kupa Valesi'nin ölmesi gerekmektedir"

"Başkalarını öldürmek için şiddet veya silah kullanamazsınız"

"Bu da demek oluyor ki Vale yalan söylemedikçe oyunu kazanamayız" dedi Chishiya.

"Oyun süresi sınırsız"

"Yeterli miktarda yiyecek ayarlandı"

"Sürekli yalan söyleyip vale olabilecekleri ortadan kaldırmazsak sonsuza dek burada kalacağız yani" dedim. Chishiya evet anlamında başını salladı.

"Oyun şimdi başlıyor"

"Hücreye gitme vaktine dek istediğiniz yere gidebilirsiniz"

Bir kaç saniye boyunca herkes olduğu yerde öylece kaldı. Sonra kıvırcık saçlı bir adam başka bir adama yaklaşıp "Affedersin, bana benimkini söyler misin? Bende sana seninkini söylerim" dedi.

Öbür adam "Tabii" diyip simgesinin ne olduğunu söyleyeceği sırada başka bir adam onlara karıştı ve "Bu oyundaki 20 kişi Kupa Valesini bulana dek birbirini öldürmeli değil mi? Birbirinize bu kadar kolay güvenebilecek misiniz" dedi.

Sonra ikisi de birbirinden uzaklaştı ve ikisi de birbirine simgelerini söylemedi. O sırada bir kaç insan buradan ayrılmış başka yerlere dağılmışlardı bile.

Sonra mavi elbiseli sinir bozucu bir tipi olan kız "Takımlara ayrılıp birbirimize söylesek nasıl olur?" dedi herkese.

"Böylece yalan söyleyemeyiz" diye ekledi.

Sonra hemen bir kaç kişi ona hak verdi ve takımına katıldı.

Chishiya'ya döndüm ve "Benimkini söyler misin?" dedim.

"Tabii dön arkanı" dedi. Arkamı döndüm Chishiya saçlarımı aralayıp simgeme baktı ve "Kupa" dedi.

"Hadi dön bende seninkini söyleyeyim...sonuçta burada birbirimizden başka kimseyi tanımıyoruz" dedim.

Tamam anlamında başını salladı ve arkasını döndü onun sarı saçlarını araladım ve "Karo seninki" dedim.

Önünü döndü ve "Teşekkür ederim" dedi.

Gülümsedim. Sonra duvara yaslanmak için arkamı dönüp bir kaç adım attığım sırada "Akira" dedi Chishiya. Tekrar ona döndüm ve "Efendim" dedim.

"Hayatta kalmak istiyorsak buradaki herkesi yakından gözetlemeliyiz. Yalan söylemeyen herkesi hatırlamalısın. Şuna bak. Gruplara ayrıldılar bile. Kime güveneceklerini görmek için birbirlerini tartıyorlar." dedi.

Sonra durdu ve köşede duran bir adam ve kadını işaret etti.

"Şu ikisini görüyor musun?" diye sordu.

"Evet" dedim.

"Oyun başlamadan önce ne yaptıklarını biliyor musun?" diye sordu bu kez.

"Nereden bileyim?" dedim.

"Sikişiyorlardı" dedi.

Anlık dediği şeyle kahkaha attım. Chishiya sözüne devam etti ve "Adamın kendine güveni çok yüksek. Kadını parmağında oynatıyor. Başkalarıyla grup olmasına izin vermez. Bu oyunda tek bir kişiyle sarsılmaz bir güven bağı kurarsan hayatta kalıp kazanırsın" dedi.

O anda yanımıza o mavi elbiseli takımlara ayrılalım diyen kız geldi ve samimiyetsiz bir gülümsemeyle "Selam. Takımımıza katılmak ister misiniz?" diye sordu. "Tamam. Birlikte çalışalım" dedi Chishiya

Sonra gittiler.

Onlar gittikten sonra "Ah ne sinir bozucu bir kız. Neden onunla birlikte takım olmayı kabul ettin ki?" diye sordum.

"Hayatta kalmak istiyorsak buradaki herkesi yakından gözlemlememiz gerektiği için" dedi.

Bir kaç dakika bir şey demeden öylece durduk. Ortalıkta kimse yoktu.

"Akira dün sana arabaya doğru koşarken bir şey dedim onu hatırlıyor musun?" diye sordu.

Lanet olsun bu konu yine açılmıştı ve her seferinde beni strese sokup utancımdan domates gibi kıpkırmızı olmamı sağlıyordu.

"Evet hatırlıyorum" dedim.

"Ben sana bunu doğru dürüst söyleyemedim özür dilerim. Ben senden küçüklüğümden beri hoşlanıyorum. O bisikletten düştüğün zaman sana yardım eden de bendim. Ama sen ben sana seni sevdiğimi söyleyeceğim gün taşındın. Ben seni bekledim her zaman karşıma çıkarsın diye. Ama burada çıktın ve her an ölebiliriz. O yüzden artık içimde tutamadım. Seni de strese soktum. Bana olumlu bir şey demek zorunda değilsin o yüzden" dedi birden.

Chishiya hayatımda gördüğüm bana en değer veren insandı. Ona nasıl olumsuz bir cevap verebilirdim ki? Ama olumlu olarak da ne diyeceğimi bilemiyordum. Hayatımda kimseye böyle hissetmemiştim.

O yüzden o an ne yaptığımı bilmeden etrafıma baktım. Sonra yavaşca ona yaklaştım ve dudaklarımızı birleştirdim.

Kısa bir süre böyle kaldık. Sonra gülümsedim. O da bana güldü.

"Sanırım bende seni seviyorum" dedim gözlerine bakıp gülümseyerek.

"Bende seni çok seviyorum" dedi o da benim gözlerime bakıp.

Sonra bir kaç ayak sesi duyduğumda "Neyse oyuna geri dönelim birileri görecek" dedim.

Ve tekrardan dikkatimizi oyuna verdik. 

𝐅𝐀𝐃𝐄𝐃 𝐋𝐎𝐕𝐄Where stories live. Discover now