18

95 7 50
                                    

İnsanlar tekrardan lobiye doluştuğu zaman onları izleyebileceğim ama kalabalığa da karışmayacağım bir yere geçtim.

"20 dakika"

Tamam en azından oyunu çözdüğüm için rahattım. Kimse bir şey yapmazsa gider Momoka'nın cesedini ben ateşe atardım. Ama diğerlerinin özellikle Arisu ve Usagi'nin ne yapacağını merak ettiğim için şimdilik sadece burada durabilirdim.

Olduğum yerde duvara yaslanıp öylece dururken Chishiya'nın buraya yaklaştığını gördüm.

Göz göze gelsek bile gözlerimi kaçırdım. Aklım almıyordu bana yaptıklarından sonra nasıl hangi yüzle buraya gelebilirdi ki?

Ama sırf o geldiği için de buradan gitmeyecektim. O gitsin. Ona o kadar laf ettim birisi belki beynine işlemiştir de gurur yapıp gelmez biraz düşünür ben ne yaptım diye.

Ancak yanıma geldi sonra yaslandığım duvarın karşısına yaslandı. Bir süre konuşmadık. Sonra o konuştu "Kurtulmuşsun" dedi.

Cevap vermedim. Çünkü ben ona vereceğim cevabı çok güzel vermiştim. Tabii aklında kaldıysa.

"Kurtulacağını biliyordum" dedi sonra.

Yine cevap vermedim ve ona bakmadım. Ne zannediyordu o kadar şeyden sonra sinirimin hemen geçeceğini ya da ona hiç bir şey olmamış gibi davranacağımı falan mı sanıyordu?

"Bana kızgın olduğunun farkındayım ama yine de özür dilerim" dedi.

Dayanamadım. Çünkü beni iyice sinirlendiriyordu.

"Chishiya sen aptal mısın ya? Sana o kadar şey söylememe rağmen sen hala akıllanmayıp bir de buraya gelip benden özür mü diliyorsun? Seni affedeceğimi mi zannediyorsun? Ben seni görmek seninle konuşmak sesini duymak bile istemiyorum senin... Ya ben orada ölebilirdim. Sen resmen beni öldürmeye çalıştın? Şimdi de gelmiş yüzsüz gibi konuşuyorsun. Bundan sonra git ne gözüme gözük ne de benimle konuş" dedim.

Sonra sinirle derin nefes alıp yanından gittim çünkü onu görmeye dayanamıyorken yanında durmak bile beni deli ediyordu.

Sinirle koridorda ilerlerken Ann'i gördüm adımlarımı hızlandırıp yanına ilerledim.

"Ann! Ne yapıyorsun?" dedim.

"Cadıyı arıyorum. Hadi gel benimle" dedi.

Cadı'nın Momoka olduğunu ona söylesem mi diye düşündüm ancak onun da ne yapacağını merak ettiğimden şimdilik bir şey demedim.

"Haksız yere seni hapsetmişlerdi olay olduğu sırada o yüzden cadı sen değilsin bunu biliyorum" dedi.

Haksız yere olduğunu bilmesi hoşuma gitmişti. Gülümsedim.

"O elindeki Momoka'nın öldürüldüğü bıçak değil mi?" dedim.

"Evet" dedi bıçağı buhara doğru tutup burnunu kaparken.

"Ann sana bir şey söylemeliyim gerek" dedim.

Dinliyorum der gibi bana baktı.

"Cadının kim olduğunu biliyorum. Boş yere zaman kaybetme" dedim.

Bir kaç saniye durdum ve "Cadı Momoka" dedim.

"Ne? Bir dakika yani sen Momoka kendini öldürdü mü demek istiyorsun? Peki bu sonuça nereden vardın?" diye sordu.

"Evet öyle. Sence bu yaşananlar oyuncularla, mekanla ve zamanla tam uyumlu değil mi? Şapkacı öldürüldü ve ardından Momoka öldürüldü. Demek ki sahili tam anlamıyla bilen birisi bu oyunu zamanlamayı hesaplayarak yapmış. Ölümleri şans eseri olmadı. Oyun yöneticisi muhtemelen bu anı bekliyormuş. Yani sorun şu ki oyunu başlatma için neden bu zamanı yani Şapkacı'nın ölümünü beklediler? Mesela ben oyun yöneticisi olsaydım şapkacı öldükten sonra sahilde daha kolay kaos çıkabileceği için böyle planalardım oyunu. Yani Momoka aslında kendisini öldürür ama oyun kurallarına göre oyuncular cadının içlerinde saklandığını zannedip kaos çıkarır ve bir çok insan ölür" dedim.

Çok uzun bir şey anlatmıştım. Umarım anlayabilmiştir diye içimden geçirirken buhara tuttuğu bıçağı ışığa tutup inceledi ve "Sen gerçekten dahiymişsin! Dedigin gibi oldu. Momoka gerçektende kendisini öldürmüş" dedi heyecanla.

Artık buna emin olduğuma göre iyice rahatlamıştım. Ann ile birlikte odadan çıktık.

Odadan çıkıp lobiye yani Momoka'nın cesedinin olduğu yere ilerlerken karşımıza bir tane adam çıktı bir anda ve Ann'e yumruk attı. Ann bayıldı ve yere düştü.

Tam bana da vurmak için ellerini yumruk yapmışken adama sert bir
tekme attım.

Yere düştü bende o ayağa kalkmadan eğildim ve onun suratına bir sürü yumruk attım.

Bayılmıştı şükürler olsun. Ama Ann'de bayılmıştı. Ann'i bırakıp lobiye gitmeliydim. Ama içim el vermiyordu.

"10 dakika"

Ann'in yanında duramazdım. Koşarak lobiye gittim. Ancak fazla kalabalıktı bu kez. 

Ne olduğunu bir süre izledim kalabalığa girmeden.

Aguni ve Arisu konuşuyorlardı. Ne dediklerini duyamıyordum. Ama Arisu'nun suratı kan içerisindeydi.

Belki de odadan çıktığı için onu bu hale getirmişlerdir diye ve bana da aynısı olmasın diye Ann'in yanına geri döndüm.

Zaten ayağımdan vurulmuştum bi de Aguni'nin yumruğunu yiyip suratımı mahvedemezdim Arisu gibi.

Ann'in yanına geri döndüm. Ann kalkmış ve Kuina'nın omuzuna girmiş bir şekilde yürüyordu gidip benden destek alması için diğer tarafına da ben geçtim.

"Kurtulmana çok sevindim" dedi Kuina yanlarına gitmemle.

"Sağol" diyip gülümsedim.

Lobiye doğru üçümüz birlikte ilerledik.

Vardığımızda Ann elindeki bıçağı kaldırıp kalabalığın oraya bizden destek alıp ilerlerken "Bıçağın üzerinde ters tutuşu gösteren parmak izleri buldum" dedi.

Herkes bize bakıyordu. Sonra kalabalığın içerisinden bir kız "Oyun için neden kendini öldürsün ki? Oyun yöneticisi Momoka mıydı?" dedi.

"O da krupiye olduğunu söyledi" dedi bir adam yerde ölmüş bir şekilde yatan o sarı tişörtlü kızı işaret ederek.

"Ama o da bizim gibi bir insan. Sıradan insan" dedi Tatta.

"İkisini de...Onları da yöneten başka biri olabilir" dedi Arisu'nun yanında duran Usagi

"Aguni...Buna bir son verelim. Ölen masumların hayatının gitmesine izin verme. Arkadaşlarını öldürmenin nasıl bir his olduğunu anlıyorum. Ama sinirimizi hala hayatta olanlardan çıkaramayız. Hala hayattayız. Hepimiz umutsuzlukla yüzleşiyoruz. Hala hayatta olanları küçümseme!" dedi zar zor ayağa kalkıp konuşan Arisu.

"Ne duygusal" diye mırıldandım kendi kendime.

Bir anda bir rüzgar sesi ve koku yayılmaya başladı etrafa. Yangın etrafa yayılıyordu.

"Cesedi yargı ateşine götürün!"diye bağırdı Kuina.

İki tane adam Momoka'nın yanına yaklaşıp onu yargı ateşine götürecekken bir silah sesi geldi ve adamlar vuruldu.

Sonra alevlerin içinden Niragi çıktı. Ama iğrenç gözüküyordu. Kızarmış tavuğa dönmüştü resmen. Asla acımıyordum haketti. Kim yaptıysa da ellerine sağlık alnından öperim.

"En başta yargı ateşini kullanıp Sahil'i yakmalıyım Böylece oyunu kazanacağım!" diyerek buraya yaklaştı ve elindeki meşaleyi fırlattı Niragi.

Sonra etrafa elindeki silah ile ateş etmeye başladı. Etrafa koşuşturan bir sürü insan öldü.

Tam başımı başka yöne çevirmiştim ki Usagi'nin Niragi'nin üzerine atlayıp onu dövdüğünü gördüm.










𝐅𝐀𝐃𝐄𝐃 𝐋𝐎𝐕𝐄Where stories live. Discover now