Aşiret Gelini

12

Selam çiçeklerim 🌸

iyi okumalar 🌸

Yıldız bırakmayı unutmayın 💫

_______________________

Sözden sonra bi parçada olsa rutin hayatıma geri dönebilmiştim. Yüzüğü o gece çekmeceme koyup bir daha takmadım. Konakta ise hala tatsız bir hava vardı. Olayları hazmedemiyordum ve aileme karşı mesafeli davranıyordum.

Haftalardır hazırlandığımız ihale yaklaşıktıkça çalışma saatlerimizde uzuyordu. Babamın kalabalık ailesinden bi kan davası uğruna sadece iki amcam ve iki halam kalmıştı. Bu beş kardeşden oluşan yönetim kurulu çocuklarına dağıtılmıştı. Babam ve kardeşleri aktif iş hayatında olmasalarda bi nevi danışman görevi üstlenmişlerdi ve her zaman istişare içerisindeydik. Bu şekilde ailenin hiyerarşik yapısı şirketlerdede devam etmekteydi.

Çarşamba sabahdan istanbula uçup ihaleye katılmadan yeni çalışmaya başladığımız hukuk bürosu ile bir kaç toplantıya gircektik. Salı günü normalinden biraz daha erken işden ayrılıp eve geçtim. Hazırlanıp erken uyumaktı niyetim. Konakta kimse ortalıkta yoktu. Üst kattaki salondan gelen sesleri takip ettiğimde bizimkileri toplu bir halde buldum. Annem hazırladığı bohçaları açmış Heline bir bir sergiliyordu. Son günlerde sık sık bizde olan Helini görmezden gelip herkese bi selam verdim.

"Ana kurban gel bak bohçanı açiyik. Ah ne emekler vermişim bahasan..."

Annemin yıllardır sakladığı antika sayılcak havlulara, patiklere beklediği ilgiyi gösteremedim.

"Ben odamdayım, ekmek arası bişey hazırlasanız."

Helin isteğimi yerine getirmek için ayağa kalktı ama Saliha ondan önce atıldı.

"Sen otur gelin hanım misafirsen, zahmet etme. Ağam ben hazırlayıp hemencecik getiyim."

Soktuğu laftan ötürü takdir toplamıştı Saliha yengelerimden. Abilerimin eşleri, ablalarım, Nazlı ve Saliha, bu yedilinin düşman çatlatan bi dayanışması vardı hep. Kimseyi aralarına almazlardı. Herkes imrenmek onlardan bahsederdi. Bu tarifeyi Heline de uyguluyorlardı anlaşılan. Başımı sallayıp odama geçtim. Bunu bi mobbing haline çevirmedikleri sürece karışmayı düşünmüyordum.

Odama geçip giyinme odamdan bavulumu çıkarıp kıyafetlerimi yerleştirdim. Kapatmadan önce bişey unutup unutmadığımı kontrol ederken kapıya biri tıkladı. 'Gel' diye mırıldandım kafamı kaldırmadan. Bavulu kapatıp kapının yanına koymak için döndüğümde Helin elinde tabak, beni izliyordu. Gülümseyerek bana bakıyordu. Az önce içerde gördüğüm halinden farklı olarak saçlarını açmıştı ve elbisesinin bi iki düğmesini çözmüştü. Bu şekilde dekoltesinin dikkat çekmemesi imkansızdı.Şaşkınlığımı belli etmeden yüzümü kontrol altına aldım.

"Bi yeremi gidiyosun?"

Tabağı çalışma masasının üstünde bırakıp yatağın köşesine oturdu.

"İş için şehir dışında olcam."

Sohbet edicek modumda değildim önüne geçip kapıyı gösterdim.

"İzninle duş alıp dinlenmek istiyorum."

Anladım der gibi kafasını sallayıp ayağa kalktı. Ama çıkıp gitmek yerine bana sarıldı. Sıcak bedenini hissediyordum.

"Seni özlücem..ne kadar kalcaksın?"

"Henüz belli değil."

Yüzüme bakmak için biraz ayrıldı benden.