24

16.2K 626 68
                                    

selam bebekler

mesajlarınız ve ilginiz için teşekkür ederim

çok kalp 🤍 iyi okumalar
________________________

Deniz...

Göz yaşlarım bi türlü dinmek bilmedi. Ali çıkıp gittiğinden beri ağlıyordum. Ne olduğunu anlamadan o yaşlı adam tokat atmıştı Ali'ye. Yanından ayrılmak istemedim ama beni çekiştirip üst kata, salona götürmüşlerdi. Ali çıkıp gittikten sonra sofranın başında bi tartışma kopmuştu. Sesler sürekli yükseliyordu. Bu durum bi yarım saate yakın sürmüştü. Kavga sesleri oturduğumuz odaya kadar geliyordu. Herkes kendi üzüntüsünü unutup beni teselli etmeye başladı. Zeynep, bana en yakın davranan elime bi peçete daha verip sırtımı sıvazladı.

"Yapma böyle eltim, helak ettin kendini. Siniri yatışsın gelir şimdi Ali."

Cevap vermeden burnumu çektim sadece. Beni burda, tanımadığım insanların arasında nasıl bırakıp giderdi. Olanlar aralarında konuşuyorlardı ama dinlemiyordum. Kapı açıldı, abileri teker teker içeri girdi ama yanlarında o yoktu.

"Bi haber var mı Mustafa?" Ablası beklentili gözlerle ağzından çıkıcak lafı bekledi.

"Amcam gitti şimdi. Anacım hadi sende babamın yanına in. Uyusun adam."

Anneleri ağır ağır başını sallayıp çıktı odadan.

"Ali nerde?" Sesim titriyordu konuşurken.

"Biraz kafasını dağıtsın döner. Meraklanma sen kızım. Peşinden Fıratı yolladım."

Abisinin sesi oldukça sakindi. Beni yatıştırmak için mi böyle davranıyordu diye çözmeye çalıştım. Aldığım cevap beni tatmin etmemişti ne yazıkki. Abilerin eşleri bir bir salonu terk ediyordu çocuklarını uyutmak için.

"Hadi Nazlı, doktor hanıma eşlik et, odasına geçin. Sabah ola hayrola."

Mustafa abinin verdiği emri yerine getirmek için ayaklandı Nazlı. Benim koluma girip odaya gittik.  Ben yatağa oturup bacaklarımı kendime çekip susuyordum sadece. Nazlıda yanıma oturmuş ne yapacağını bilmez bi halde etrafa bakıyordu. Bi anda aklıma gelen fikirle ayağa zıpladım.

"Fırat yanındaysa onu arayabilirim."

"Sende Fırat'ın numarasını mı var?" diye sormuştu Nazlı.

Sorusunu cevaplamadan cebimden telefonu çıkarıp Fıratın numarasını rehberimde aradım. Ali aniden basıp gidince yanına telefonunu almamıştı. Ben telefonu kulağıma götürüp beklerken çalıyordu ama kimse açmadı. Tekrar aramama rağmen ulaşılamıyordu. Parlak fikrim hüsranla sonuçlanınca tekrar yatağa oturdum.

Biri kapıyı tıklayıp içeri girdi. Beklenti içinde başımı kapıya çevirmiştim. Giren sadece Zeynepti. Elinde bi bardak çayla yanımızda oturdu.

"Aman eltim ne üzdün kendini. Al şu çayı iç. Ali seni bırakıp gider mi." gülümseyerek kolumu okşadı.

"Kaç kere bırakıp gitti. Yine gitmiştir."

Burnumu çekip elindeki bardağı alıp bi yudum içtim. Zeynep Nazlı'ya bakıp sırıttı.

"Yok anam bırakmaz. Ben Ali'yi hiç böyle görmedim. Sana gerçekten sevdalanmış."

"Evet, gözlerinin içi gülüyor. Helin'de hiç böyle değildi." Nazlıda yengesine hak veriyordu.

Helinin adı geçinde Zeynep gözlerini belirtip Nazlıya baktı. Anlaşılan Ali benim yanımda konuyu açılmaması için uyarmıştı onları. Nazlıda kırdığı potu fark edip kızardı. Hazır konusu açılmışken, hemde diğerleri yokken merak ettiklerimi sordum onlara.

Aşiret GeliniWhere stories live. Discover now