18

16.6K 497 59
                                    

Hello ben geldim✨
Yicem sizi çok tatlısınız♥️
Yorumlarınız için çok teşekkür ederim ♥️
iyi okumalar♥️
______________________________

Deniz...

Ben kapıyı açmadıkça Ali kapıyı yumrukluyordu. Sonunda kendimi toparlayıp harekete geçtim. Elim kapının koluna gitti. Bi derin nefes alıp açtım. Yalnız değildi. Bi adım ilerisinde Fırat duruyordu. Yüzünde gezindi bakışlarım. Tıpkı onunkiler gibi. Çok yorgun ve kaygılı bi ifade ile bana bakıyordu. Bakışları dudağımdan yanağıma gezinirken dişlerini sıktığını görebiliyordum resmen. Çenesi kasılmıştı iyice. Gözleri gözlerimde kenetlenince büyük çabalarıma rağmen gözlerim doldu. Daha fazla dayanamadı ve beni kendine çekip kollarının arasına hapis etti. Ben tepkisizce öyle beklerken o beni bir daha bırakmacakmış gibi sardı. Kokusunu duyunca gözyaşlarım süzülmeye başladı yine yanaklarımdan. Tek ihtiyacım buydu. Beni bebek gibi sevmesi, koruyup kollaması. Onun hayatında ama bunları yapacağı başka bir kadın vardı artık. Kendimi biraz geri itip ayrılmaya çalıştığım anda beni bırakıp 'Affedersin' gibi bişey mırıldandı. Beni bırakınca öyle kalmıştık. Bu tuhaf karşılamayı Fırat böldü.

"Ağam ben aşağıyadayım."

Kafasını salladı Ali sadece. Gözlerini bi dakka benden çekmiyordu.

"Bi isteyin var mı yenge?"

"Yok Fırat, sağol."

Gözlerimi silip gülümsedim ona. Tekrar Ali'ye bi bakış atıp merdivenlerden kayboldu.

„Müsade var mı?"

"Gelmene gerek yok demiştim."

Bu sakinliğim beni bile şaşırtıyordu. Galiba tüm yaşadıklarımdan şoka girmiştim.

"Eğer kimse için bi sıkıntı olmıcaksa içerde konuşmak isterim."

Kimse mi? Ne saçmalıyordu bu? Sorgulacak gücüm olmadığından sadece kafamı sallayıp içeri girmesi için kapıyı açtım. Hava artık aydınlanmıştı. Koltuğa geçip oturdu. Bende solunda kalan tekli koltuğa geçip kollarımı bacaklarıma sardım.

"Bana lütfen olanları teker teker anlat."

Gözlerimi kapatıp kafamı salladım. Bunu benden isteyemezdi.

"Deniz, bunu bilmem gerekiyor."

"Hatırlamak istemiyorum."

Ağladığımı fark etmemiştim bile. Masadaki peçeteyi uzatıp biraz daha bana doğru kaydı. Aşırı mesafeliydi. Sanki hiç birbirimize dokunmamışız gibi. Hala içimde bi umut vardı o adamın söyledikleri doğru değildir diye. Ama besbelliydi. Ali artık başkasınındı.

"Baştan başlayalım. Yalnız mıydın evde? Neden tanımadığın insanlara kapıyı açtın?"

"Zorla girdi."

Sesim o kadar sessiz çıkmıştı ki anlamadığından emindim.

"Güzelim biraz sesli konuş."

Ağzından kaçan kelimeyle bakışlarını hemen benden çekti. Boğazımı temizleyip tekrar anlattım.

"Dışardaydım. Ben eve gelince benimle beraber yukarı çıktılar. Kapıyı kapatamadım..onlarda daldı içeri.."

Ağlamamın sakinlemesini bekledi. Yüzü gerginlikten farklı bi insana bürünmüştü sanki. Oda benimle beraber yaşıyordu olanları. Biraz toparlanıp devam anlattım.

"Ben çok korktum..yardım istemek için bağırınca tokat attı yere düştüm."

Gözleri dolmuştu, saklamak içinde kaşıyor gibi ovdu gözlerini. Ayağa kalktı aniden. Gidip gelmeye başladı. Önce masanın üstündeki vazoyu alıp fırlattı. Ardından bir iki sandalyeyi kırıp attı bi kenara. Sessizce sakinlemesini bekliyordum. Yapma, etme demek bi işe yaramıcaktı. Yeterince rezil olmuştum zaten tüm binaya bir iki gürültü eksik yada fazla önemli değildi. Geçmiyordu ama öfkesi. Duvarı yumruklamaya başladığında duvarda kan izi görünce yerinden kalkıp yanına gittim.

Aşiret GeliniOnde histórias criam vida. Descubra agora