K-R-13 Çadır? Ekin?

263 41 9
                                    

Multimedyada asya var ve video da ekinin söylediği şarkı var. Keyifli okumalar arkadaşlar.

Kahvaltı yapıcağımız alana doğru gelmiştim. Asyayla batuyu görünce yanlarına gittim. "Günaydın" dedim gülümseyerek. "Günaydın" dedi asya. Ardından da batu hala uykulu olan sesiyle "sanada günaydın... Otursana" dedi. Onun bu haline güllmseyip yanlarına oturdum. "Ee nasıl gidiyor kampınız" dedim. Asya gülümseyip "şimdilik iyi senin nasıl" dedi. Nasılmı ımm ekin denen salakla aynı odadayım her an bana sapıklık yapcak diye korkuyorum. Kendi iç sesimi durdurup asyaya gülumsedim "iyi" dedim. Batu ellerini sofraya koyup başınıda ellerinin üzerine koydu. Kesin uyucak. "Çadırda kimle kalıyon" dedim asyaya. Yüzünü buruşturup "eylül le... Sen kimle kalıyon" dedi. Bizim sınıfta olduğunu biliyorum kızın o kadar. "Ekinle" diyip asya gibi yüzümü buruşturdum. Asya gülmeye başladığında alttan ayağına vurdum. "Ah acıdı be" dedi.

Kahvaltımız sona erdiğinde görevli olanlar bulaşıkları yıkamaya gitti. Hocalar bizi yine biyerde topladılar. Bugünki planı anlatmak içinmiş. Herkes toplandıktan sonra sevgili müdürümüz konuşmaya başladı "evet arkadaşlar. Umarım kampınız iyi gidiyordur. Bugün etkinliklere başlıyoruz... Birazdan orman turuna çıkacağız... Uflayıp pufflamayın... Herkes hazırlansın, çadır arkadaşıyla çift olup sıraya girsin hadi." dedi. Yürümeyi sevdiğimden benim için problem yoktu. Ama bazıları müdürü öldürcekmiş gibi bakıyorlar. Çadıra doğru gidip sırt çantamı aldım. İçine şişeyle su filan koyup kapattım. Çekmeyen şarjı yüzde kırklarda olan telefonumuda çantanın bi gözüne koydum. Toplanılcak alana gidip sıraya girdim. Herkes buradaydı ama ekin ve nilay yoktu. Bu aklımda çok büyük bir şüphe uyandırmaya yetiyordu. Bi kaç dakika geçtikten sonra ekin le nilay aynı yönden beraber yanımıza geldiler. Nilay doruğun yanına gitti. Ekinde benim yanıma geldi. Sinirle ona bakıp tekrar önüme döndüm. Hoca komut verdiğinde yürümeye başladık. Yürürken nilay sürekli ekine bakıp gülüyordu. İyice sinir oldum bu ikisine. "İstersen ben doruğun yanına gidiyim sende güzelce nilayla gülüş oynaş." dedim. Bana bakıp gülümsedi "beni fazla kıskanıyorsun bücür." dedi. Sinirle ona dönüp "seni mi kıskancam be" dedim. Aldırış etmeden önüne döndü ve yürümeye devam etti.
Ayaklarıma kara sular indi tabiri bu olsa gerek. Harbi kara sular indi. Bu kadar çok yürüceğimizi kimse tahmim etmezdi. Hala yürümeye devam ediyoruz ve herkes çok sinirlendi ve yoruldu. Dilimin damağıma yapıştığını anlayıp çantamdan su çıkarttım. Onu ekine uzattım oda aldı. Diğerini de çıkartıp kendim içtim. Ve çantama koydum. Yürümeye devam ettik. Aniden taşa takıldım düşceğim sırada arkadan biri tuttu. Doğrulup arkamı döndüm. Tutan kişi ekindi. "Teşekkür ederim." dedik ve yürümeye devam ettim.

Hava kararmak üzereyken kamp alanına geldik. Kamp alanında görevli olan kişiler ateş yakmış ve etrafına minderler koymuştu. "Hadi herkes ateşin etrafında otursun... Dinlenin, dinlenirken de ekin arkadaşımız bize şarkı söylesin." dedi hoca. Ekin şarkı mı söylüyordu. Minderlere oturmuştuk. Ekin itiraz etmeye başlamıştı ona dönüp "söyle ya nolcak sanki" dedim. Diğer kızlarda "ay ekin söylesene... Bizi o güzel ses ten mahrun bırakma... Ekin söyle yaaa" gibi şeyler söylediler. Biri gelip ekine gitarı uzattı. Ekinde alıp parmaklarını felan ayarladı. "Sessizlik" diye bağırındı hoca. Ekinde gülümseyip şarkıyı söylemeye başladı.

Ölsem (ölsem), ölsem (ölsem), ölsem... hemen şimdi
Kaçsam (kaçsam), gitsem (gitsem), kaçsam... tam da şimdi

Şarkıyı söylemeye devam ederken bi kız kalkıp dans etmeye başladı.

Bu kez pek bir afili yalnızlık
Aldatan bir kadın kadar düşman
Ağzı bozuk üstelik bırakmıyor acıtmadan
Bu kez pek bir afili yalnızlık
Ağlayan bir kadın kadar düşman
Tuzaklar kurmuş üstelik
Bırakmıyor acıtmadan

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm...

Sövdüm (sövdüm), sövdüm (sövdüm), sövdüm ben dünyaya
Acılara, sokaklara, ait olmaya, insanlara

Bu kez pek bir afili yalnızlık
Aldatan bir kadın kadar düşman
Ağzı bozuk üstelik bırakmıyor acıtmadan
Bu kez pek bir afili yalnızlık
Ağlayan bir kadın kadar düşman
Tuzaklar kurmuş üstelik
Bırakmıyor acıtmadan

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm...

Değmezmiş hiç uğraşmaya
Bu kez mecalim yok hiç dayanmaya.. dayanmaya..

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm...

Şarkı bittiğinde alkış tufanı koptu. Sesi harbiden harikaydı. Hatta çok güzel. Bi kaç kişi daha şarkı söyledi. Hoca çadırlarımıza gitme emrini verince kalkıp çadıra gittim. Ekin gelmeden altıma eşofmanı giyindim üzerimede askılı tişörtümü. Çadırdan çıktığım sırada ekini gördüm. Çadırın önünde sigara içiyordu "ben şimdi gidiyorum sen giyinebilirsin içeride" diyip oradan uzaklaştım. Doğukanı gördüğümde yanına doğru gittim. Ağacın dibinde tek başına oturuyordu. Çömelip yanına oturdum. Beni farkedince "selam güzellik" dedi. Gülümseyip iyice yayıldım. "Selam" dedim. "Ee kamp nasıl gidiyo bakam" dedi.
"Olması gerektiği gibi gidiyo işte...senin nasıl gidiyor." dedim. Nefesini dışarl verip "nilay her an üzerime atlıcak diye korkuyom. Abi bi kız bu kadar mi mozarella olur ya." dedi. Dediğine kahkaha atıp konuşmaya başladım "ayy çocuk mocuk daha gençsin" dedim alayla. Sinirle bana bakıp hafifçe kafama çaktı. "Kız sen delirdin mi allah korusun." dedi. "Ya sen uyuyorken sana bişey yapıyorsa hee" dedim alayla. Tamam fazla kaşıniyom ama şu kısa zamanda nilayı tanıyorsam yapar o. "Ya allah korusun kafayımı yedin rüya. Ay tahtaya vur" diyip başıma tıklattı. Sinirle ona dönüp "lan benim başlm tahtamı eşşek herif" dedim. Gülümseyip ayağı kalktı "neyse prenses ben çok yorgunum beni affet gitmem lazım." dedi gülümseyip "görüşürüz... He dikkat et tecavüze uğrama" dedim kahkahayla.
Hava iyice kararmıştı. Ekinde giyinmiştir zaten. Ağacın dibinden kalkıp çadıra ilerledim. Etrafa bakındığımda bi kaç insandan başka kimse yoktu. Çadıra girdiğimde ekin elinde defter birşeyler karalıyordu. Beni görüncr defteri kilitleyip çantasına koydu. Sonrada yer yatağına uzandı. Çadırdaki mumu söndürüp bende uzandım. Hiç uykum yoktu. "Konuşallım mı biraz" dedim ekine. "Ne konuşçaz bücür" dedi. "Bilmem canım sıkılıyor ve sende benim çadür arkadaşımsın yani... Konuşuruz işte birşeyler" dedim. Bana doğru dönüp "anlat yada bişey sor ozaman" dedi. Gülümseyip aklıma ilk gelen soruyu sordum "kaç kardeşsiniz" tamam saçma soru ama merak ediyorum. " bir yani iki karışık" dedi. "Nasıl bi yada iki söylesene" dedim merakla. "Diğeri üvey. Ailedi trafik kazasında ölmüş babamlarda evlatlık edindi." dedi. "Okulun ilk zamanları neden ağlayarak sınıftan çıktın" dedi. Demekki dikkat etmiş yada ben fazla kuruntuyum "hani bi kız doğukan demişti ya. Doğukan benim ikizim. Onu hatırladım... Şey ben ailemi trafik kazasında kaybettim... Yani doğukan ın cesedi bulunamadı... Ama o öl-ölmedi ben eminim" dedim ağlayarak. Ağlamaktan nefret ediyorum. Ekin eliyle gözyaşlarımı silip "nasıl eminsin" dedi. Gülümseyip "benim ikizimdi o... O eğer ölseydi hissederdim." dedim. Derler ya ikizinizin canı acıdı mı sizinde acır mı. Evet acıyo hemde çok kötü. Ona ne oluyorsa sizde kalpten hissediyorsunuz. Canımı yandı, sizinde yanar ama kalpten, üzüldü mü, sizde üzülürsünüz. O benim ikizim bizim çok güçlü bir bağız var. Mesala bir elma vardır ya. O bir elma tek çocuğu andırır. Bizde o elmanın yarısı ben yarısı doğukan. "Yaşıyorsa zaten elbet çıkar ortaya rüya" dedi ekin. Gülümseyerek "haklısın galiba... Neyse uykum var iyi geceler" diyip pikeyi üzerime çektim. Yorgunluğumu kullanarak gözlerimi kapadım ve kendimi uykuya bıraktım.

Kelebeğin Rüyası (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now