K-R-14 Güzel rüya

285 40 7
                                    

Multimedyada rüya var. Keyifli okumalar :))

4 gün sonra

Yine bir okul sabahıydı. Ben herzamanki gibi başımda ciyak ciyak öten alarmın sesiyle kalktım. Temel işlerim bitince okul kıyafetlerimi giyindim. Giyinme işlemi bitince de saçıma çeki düzen verdim. Teyzem artık sabahları kalkmıyordu şirket düzene girdiği için orada imza işleri çıktıkça gidiyordu. Kampta ekine o gece anlattıklarımdan sonra pek konuşmadım. Çekiniyormuyorum bilmiyorum ama konuşmak içimden gelmiyordu. Nedenini bilmediğim bir sebepten ötürü utanıyordum. Ne biliyim ekin soğuk bi insan. Ona bir adım yaklaş o bin adım geri kaçar gibime geliyor. Tamam benle arada konuşuyor olabilir ama içten değil yani. Nede olsa doruk benin arkadaşım. Ee ekinlede kardeş gibiler. O yüzden ekin konuşuyor benle zorunlu eğitim gibi bişey aramızdaki durum yani.
Bunların dışında pek gelişme olmadı zaten. Sınavlar zaten bitmişti, okuldaki gezilerde bitti. Okulların kapanmasınada az bir süre kaldı ama biz yinede buna sevinemiyoruz. Çünki okulada aktiviteler yapılcak zorunlu en az bi kaç tanesini seçmek zorundaymışız. Yani tatilimizin ilk ayını doya doya geçiremicez.

Korna sesi geldiğinde çantamı alıp dışarıya çıktım. Dün gece dorukla anlaşmıştık sabah beraber kahvaltı yapıp okula öyle geçicektik. Dışarıya çıktığımda doruk siyah porsche arabasının önünde havalı bir şekilde duruyordu. Gülümseyip yanına yaklaştım. "Ooo günaydın bayım" diyip sırıttım. Siyah rayban gözlüklerini çıkartıp "sanada günaydın" dedi. Selamlaşma faslımız bittikten sonra arabaya bindik. "Konuşmadık hamilelik belirtilerin varmı doruk" dedim alayla. Bana bakıp kafama çaktı "kız sen delirdin mi ay allah korusun be. Rüya ağızını hayle aç gö...." cümlesini tamamlamadan elimle ağızını kapattım. "Tamam abi kızma." dedim kahkahalar eşliğinde. Oda gülerek yoluna devam etti. Garip ya cidden garip ekin gibi çocuktan böyle arkadaş beklemezdim. "Im sana söylemeyi unuttum akşam bizim mekana gidelim mi" dedi gülümseyerek. "Hmm... Olur benimde ne zamandır canım sıkılıyor." dedim.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra beraber okula gittik. İlk dört ders çok ama çok sıkıcı geçmişti. Asya bugün durgun gibi duruyordu. Ama gidip konuşmayada doğrusu çekiniyorum. Biz yakın arkadaşız ama ben öyle davranamayıyorum. Onları çok seviyorum ama çekiniyorum. Bu halde asya yı bırakmam doğru olmaz galiba. Bahçede yanlız oturan asyanın yanına gidip karşısındaki banka oturdum. Gülümseyip "selam" dedim. Bana bakıp gülümsedi ve oda "selam" dedi. "Asya bir şeyin mi var" dedim merakla. Gözünden akan tek damla yaşla cevabımı aldım. Yanına geçip ona sarıldım. Mavi olan gözleri yeşile dönmüştü. Yeşilin en güzel tonlarıydı. "Ben çok kötü bir şey yaptım rüya" dedi ağlamaya devam ederken. "Ne yaptın ki.... Bak ćekinmene gerek yok biz dostuz anlat bana." dedim. Göz yaşlarını elinin tersiyle silip "batu yu dinlemeden onu terk ettim." dedi. Ağzım aralanmış bir şekilde "nasıl... Nasıl ya... Ay kızım çatlatma baştan anlat." dedim. Bana doğru dönüp doğruludu "ben süpriz yapmak için onlara gitmiştim. Biliyorsun batu çapkın biri. Merdivenlerden mini etekli böyle güzel bir kız indi. Gülerek arkasından da batu. Ben çocuğu anlamadan dinlemeden ona tokat attım. Ve senden nefret ediyorum dedim. Oda arkamdan asya buraya gel yanlış anladın. Felan dedi ama dinlemedin. O günü akşamı kız evime geldi. Ve herşeyi anlattı. O kız batu nun yurt dışındaki kuzeniymiş." dedi asya ağlamaya devam ederken. "Bak toparlan ve bugün yine batulara git. Ne bileyim özür filan dile. Dinlemesse ikinizi odaya kilitleyip anahtarı göğüsüne koy ne de olsa ordan alamaz. Senle barışana kadar onu o odadan çıkarma." diyip göz kırptım. Asya gülümseyip bana sarıldı. Ayrıldıktan sonra da "teşekkür ederim" dedi. Ayağı kalkıp el sallayıp gitti. Zil sesini duyduğumda bende kalkıp okula doğru yürüdüm. Sınıfa ulaştığımda hocanın girmediğine şükredip yerime oturdum. Oytun kamptan sonra okula gelmemişti. Ve ders edebiyat. Hoca her zamanki gibi ilk önce konuları işledi. Hezaman dersin son on beş dakikasında konşurduk. Sıra hocanın vericeği kelimedeydi. "Bugün ki kelimemiz nefret arkadaşlar. Sizin için nefret nedir size neler çağırıştırıyor." dedi. Biri parmak kaldırıp "nefret çok güçlüdür" dedi. Hoca gülümseyip başkasına söz hakkı verdi "ya hocam ne nefreti dal kafa göz sorun kalmaz." dedi. "Ooo arkadaş sert biraz" dedi hoca. "Asıl beklediğim iki arkadaş daha parmak kaldırmadı" diyip benle ekin e baktı. Parmak kaldırıp hocanın söz hakkı vermesini bekledim. "Seni dinliyoruz rüya... Ayağı kalkmana gerek yok." diyip gülümsedi. "Nefret çok farklı bir duygu. Çok güçlü birşey. Mesela sana sıcak davranan herkesi sevebilirsin. Ama kolay kolay herkesten nefret edemessin. Nefret özel bir duygu bence. Öyle basit bir duygu değil yani." diyip gülümsedim. Hoca elini çenesine koyup kaşıdı "aynen rüya senin dediğin gibi bakarsak öyle oluyor.... E başka kimse kalkmıcakmı nilay sen konuşmak istermisin" dedi hoca. Nilay dudak büzüp "şimdi ben x kişisinden nefret ediyorum ya hocacım ben onu seviyor mu oluyorum. Ay anlamadım hoçişkom ya" dedi ağzı yayık bi şekilde. "Hocam nilay anlamamış demekki yani şuan işler tıkırında." dedim. Hoca ve bi kaç kişi gülümserken nilay saçını düzeltıp "bu bana mı laf soktu ya" dedi. Al işte tescilli salak. Ekine baktığımda göz göze geldik. Gülümsüyordu çok güzel bir şekilde. Zilin çalma sesiyle gözlerimizi birbirimizden ayırdık. Çantamı toplayıp okuldan çıktım. Yağmur başlamıştı. Yağmurda yürümek en sevdiklerimden. Asya son dersi beklemeden cıktığı icin tek başıma yürümek zorundaydım.

Kelebeğin Rüyası (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now