34 4 0
                                    

Sevgili Maria'm narin çiçeğim, sokaktan insanlar geçerken benim gözüm seni arıyordu. Aylar, yıllar geçti. Büyüdük fakat benim ruhum hala o pencerede senin cama vurmanı bekliyor. Ruhumu senin ruhuna teslim ederek yaşadım. Gençliğimi senin gençliğine emanet ederek olgunlaştım. Evet senden sonra da yaşadım fakat sevgi hissetmeden, heyecanlanmadan, sen olmadan yaşadım. Hatalarım da tökezledim. Sen kaldırırsın diye bekledim. Gelmeyeceğini bilerek bekledim. Hayatta bir şeye tutunup yaşamak lazım ama ben tutunduğum dalları artık kırdım. Çok geç oldu farkındayım. Bizim hikayemiz bitmişti.

Yine pencerede seni bekliyordum. Kitap bitmişti. İçimde bir his vardı. Dışarı çıksam sokak, şehir dışına çıksam başka şehir, ülke dışında çıksam başka ülke kabul etmez gibiydi. Yine yaptığım şeyin yanlış olduğunu fark etmiştim. Kitapta ki gibi olmaktan korkmuştum fakat ne bekliyordum, Dünya iki kızı birbirine layık görür müydü ? Hayır, görmezdi. Aileme ne diyebilirdim ki? Ailemden önce hesap vermem gereken Tanrı vardı. Baştan belliydi. Olamazdık. Maria bunu o zamanlar da sen de biliyordun. Bunu bile bile birlikteydik ama bazen biri beni dürtsün ve bu rüyadan uyandırsın isterdim. Güzel ilerleyen bir kabustu. Maria'm bu benzetme için bana kızma fakat biz kabustuk. Bu kabusu bitirmeye karar verdim. Dün gece bunun için çok düşünmüştüm. Üzüleceğimizi biliyordum. Yine de böyle olması lazımdı. Zaten her türlü biticekti. Uzatmak ikimiz için de kötülük olurdu fakat bir ilişkimiz yoktu ki. Sadece hoşlantılar vardı. Eminim sen de beni arkadaş olarak görmüyordun. Eğer bugün biraz daha fazla konuşursak senden uzaklaşmak benim için zor olurdu. Bu yüzden bugün kısa konuşucaktım ve bana karşı ne hissettiğini öğrenicektim. Bana karşı hissettiklerini öğrendiğim de ya daha fazla bağlanırsam?
Pencerenin önüne yaklaşmana rağmen seni fark etmemiştim. Cama vurduğunda irkilmiştim. Camı açmıştım.
" dalmış gitmiştin. Ne düşünüyordun öyle ?"
" bekle dışarı gelmek için annemden izin alıcam. "
Seni görür görmez değişmiştim fakat senin bana karşı neler hissettiğini uzun uzun dinlemek istiyordum. Senden uzaklaşma isteğimi yok etmeni istiyordum. Beni dolu kafamdan ve bu evden uzaklaştırmanı istiyordum. Çünkü seni bırakırsam eski halime dönücektim. Eski yaşantıma dönmek istemiyordum. Her şeyden önce seni bırakmak istemiyordum.
Annem mutfakta ağlıyordu. Ben içeri girince yüzünü saklamak için arkasına dönmüştü. Güçlü gözükmek için böyle davranmak ne kadar aptalcaydı, bir insan evladına bile dürüst olamaz mıydı ? Ağladığını fark etmemiş gibi davrandım.
" Anne markete gidebilir miyim ?"
" git Nilüfer hızlı gel "
Ağladığını görmemem için beni başından atmıştı. İşime gelmişti. Hemen sokağa çıkmıştım. Beni görür görmez koşup sarılmıştın. Mutlu olmuştum. Sana sımsıkı sarıldım ve eğer bu bağı bitiriceksem bu sana son sarılışımdı. Son sarılış olduğunu hatırladıkça daha da sıkı sarılmak istiyordum fakat seni darlamaktan da korkuyordum. Kafamı omzuna gömüp beline sarılmıştım. Elini saçlarıma götürüp başımı okşamıştın. Bu şefkati hissetmek için sana emek sarf etmemiştim. Sadece yanına gelmiştim. Bir çocuk annesinden şefkat görmek için ona şaklabanlık yapar. Bir öğrenci öğretmeninden şefkat görmek için onun dersinde iyi olmaya çalışır. Bir kardeş büyüğünden şefkat görmek isterse onun istediği hizmeti yapar fakat ben sana bir şey yapmamıştım. Beni çabasız sevip,sarmaladın. Sarılmamız bittiğinde kötü hissetmiştim. Senden uzaklaşma fikrim yüzünden suçlu hissediyordum.
" ne kadar zamanımız var ?"
" markete gidicem dedim ama seninle konuşmak istediğim konular var. Yine oraya gidebilir miyiz? Baş başa kalalım."
Yüzünde ki mutluluk gitmişti. Düşünceli duruyordun fakat hiç soru sormadan elimden tuttun. Seni takip ettim. İkimizde susmuştuk. Yüzüme bakmadan hızlı adımlarla ilerliyordun. Hemen dükkana varmak istediğin belliydi. Afallamış gibiydin. Adımlarını takip etmek zorlaşmıştı. Koşuyor gibiydin. Arkamızdan gelen seslerle ikimizde durmuştuk fakat arkamıza bakma cesaretinde bulunamamıştık. Yine çatışmalar yüzünden kaos çıkmıştı. Bu sefer daha farklıydı. Dükkandan bir grup genç ve gençlerin ardından dükkandan annen koşarak çıkmıştı. Anneni görünce ona koşmuştun. Seni takip ettim. Annen korkmuştu. Ona sarıldığında senin de korkudan titrediğini gördüm. Sokağın kenarından dönen ellerinde silahlar ya da odunlar olan bir grup genç daha bize doğru geliyordu. Bir kaosun ortasında kala kalmıştık. Sağ sol kavgası olucaktı ve sonuçları felaket olucaktı. İkiniz de durumun farkında değil gibiydiniz.
" Dükkana girelim. "
Dedim. Sesimle kendine geldin. Anneni kolundan tuttun ve dükkana girdik fakat kavga o kadar şiddetlenmişti ki bir genç dükkanın ön kısmını boydan boya kaplayan camdan içeri düşmüştü.
"Nilüfer gel "
dükkanın arka odası olduğunu öğrendiğim, kısma gittik. Oraya girdik ve kapıyı kilitledin. Oda çok büyük değildi. İki tekli koltuk ve bir tane sandalye vardı fakat bizi korurdu. Orada polisin gelmesini bekleyecektik ama içim içimi kemiriyordu. Yerimde duramıyordum. Aralarında abim var mıydı düşüncesi ağlıcak gibi olmama sebep oluyordu
" anahtarı ver. Size su getiriyim. "
Dedim. Korkudan titriyordun.
" olmaz. Zarar verirler. "
" Maria ver "
Geri çekilmiştin. Kolunu tutup çektim. Elinden anahtarı zorla almıştım. Kapıyı açtığımda kavga hala sürüyordu fakat içeri giren yoktu. Kavga dükkanın önünde oluyordu. Dükkanın içi cam kırıkları olmuştu. Masalar düşmüştü ve dükkan harabe gibiydi. Kavga edenlere uzaktan göz gezdirdim. Abim orada mıydı? Diye merakla ve içimi kemiren korkuyla baktım fakat abimi göremedim. Mutlu olmuştum. Su doldurup yanına gelmek istiyordum. Hemen seni sarmalayıp teselli etmek istiyordum. Tezgahta bardaklar vardı. Çeşmeden bardaklara su doldurdum. Gözüm sana ilişti. Kapının orada beni bekliyordun.
" Maria içeri geç. "
" hadi hızlı ol "
Tam suyu doldurup kapatmıştım ki biri içeri kaçmıştı. Diğeri onun için içeri girmişti. Dükkanın içinde kavga ediyorlardı. Kendim için değil ama senin için korkmuştum. Kavga edenlerden biri yanıma doğru kaçıştı. Sağımda sen vardın. Solumda kavga eden gençler vardı. Bir anda genç, diğerini üstüme doğru itekledi. Düşücektim. Dengede durdum. Odaya gelmelerinden korktuğum için suları alıp hemen yanına gelmiştim. Odaya girip tekrar kapıyı kilitlemiştin. Annen ağlıyordu. Suyu ona uzattığımda titreyen elleriyle almıştı. İkinizde iyiydiniz ya iyiydim. Sen de korkuyordun fakat annenin başında durup onu sakinleştirmeye çalışıyordun. Yanına gelip seni sarıp sarmalak istemiştim fakat annenle ilgilenmeliydin. Elbet baş başa kalırdık. Bana sarılır sakinleşirdin. Seni sıkıca tutardım.
" birazdan polisler gelir. Sakin ol anne ve bana neler olduğunu anlat ?"
Annen sana olayı almanca anlatmıştı. Sizi anlamadığım için susmuştum. Annenin anlatırken tekrar o korkuyu yaşadığını fark etmiştim. Bana döndün.
" kusura bakma annemin Türkçesi pek iyi değil ve korktuğu için almanca konuştu. "
" ne kusuru Maria. İyi hissetmesi önemli. "
" sana teşekkür etti. "
" rica ederim. "
Annen bana bakıp gülümsüyordu. Ona gülümsedim. Yanıma oturdun. Elimi tuttun. İyi hissetmek için yaptığını anladım. Benden destek bekliyordun. Ellerini daha sıkı tutup öptüm.
" iyisiniz değil mi?"
" iyiyiz Nilüfer ya sen ?"
" iyiyim. "
" bir şey konuşucaktın konu neydi ?"
" sonra konuşalım olur mu?"
Cevap vermemiştin. Elimi bırakıp dizlerini kendine çektin. Ellerimi bırakman kötü hissettirmişti. Konuşmak istediğim konuyu anladığın için mi böyleydin? Odanın her köşesinde birimiz oturmuş, düşünceli halde duruyorduk. Polislerin siren sesleri geliyordu. Rahat bir nefes almıştık. Ayağı kalktığımda bana baktın. Bir açıklama bekledin.
" siz burada durun. Ben bakıp gelirim. "
Başınla onaylamıştın. Sonra bakışlarını yine yere çevirmiştin. Odadan çıktığımda, polisler çoktan kırık olan camdan içeri girmişti. Biri bana yaklaştı.
" dükkan sahibi nerede?"
" içeride fakat biraz kötü durumda"
" bizimle gelmesi lazım. "
" neden?"
" bazı sorular sormamız lazım. "
" peki ben çağırırım. "
İçeri geri geldiğimde annene sarıldığını gördüm. Hala onun için korkuyordun ya da ondan bir destek bekliyordun. Şuan senin de iyi hissetmediğin belliydi. Oysa neden sana uzaktım, neden yanına gelip saçlarını okşamıyordum? Bencillik ediyordum. Yakın davranırsam ayrılmak istediğim zaman bunu yapamazdım diye aramıza mesafe koymuştum fakat sen benim gibi bencil değildin. Hep iyiydin. Geçen gün bana davrandığın gibi anneni de yalnız bırakmamıştın. Biri korktuğunda ya da ağladığında onu yalnız bırakmak istemezdin. Sevdiklerine verdiğin değer paha biçilmezdi.
Polisin dediklerini sana söylemek için yanına eğildim.
" Maria polislerin anneni görmesi lazım. Olaylar hakkında soru sorucaklarmış. "
" ama o şuan çok kötü. "
" söyledim ama polis umursamadı. "
Annen ayağı kalkmıştı. İçeri polislerin yanına gittiğinde peşinden gitmiştik. Annen polislerle gitmeyi kabul etmişti. Onunla beraber gitmiştin. Bana döndün.
" yanımızda gelemez misin ?"
" özür dilerim Maria. Yanına olmak isterdim fakat biliyorsun. "
" biliyorum. Yanımda olma şansın olsa düşünmeden olurdun. "
Öyle demen beni çok üzmüştü. Aklım sen de kalmıştı fakat eve gitmek zorundaydım. Arabaya binerken ellerini o gün için son kez öpüp seni uğurlamıştım. Eve geldiğimde kafam doluydu. Annem kızar mı diye düşünüyordum. Zaten girer girmez sorguya çekmişti.
" Nilüfer iyice şımardın. Nerdeydin, saat kaç olmuş haberin var mı ?"
Aklıma ilk gelen yalanla savuşturmak istemiştim.
" markete gittim. Tam çıkıyordum. Kavga başladı. Abi kavga bitsin öyle git dedi. O yüzden geç kaldım. "
" yine mi bu illet kavgalar, Allah bilir ne zaman biticek ?"
Tam arkamı dönüp gidicektim ki annem soru sordu. Sesi hafiften kırılgandı.
" kavga edenlerin orada "
Lafını bölmüştüm.
" hayır abim yoktu. "
Annem derin bir nefes alıp koltuğa yığılmıştı. Aslında aileme üzülmüyordum. Sırf kız olduğum için benim üstüme düşüp kısıtlamışlardı. Yaptığım küçücük hata da vurmuşlardı. Laf söz çıkar diye özgürlüğümü elimden almışlardı. Dindar büyümem gerektiğini söylemişlerdi. Hayatımdaki her şey gibi bu dindarlık denilen baskı da kısıtlıydı. Dini kendi yalanlarıyla harmanlayıp öğrettiler fakat abim öyle büyümemişti. Erkektir ne isterse yapar diye serbest bırakmışlardı. Benim özgürlüğümü de o yaşamıştı. Kısıtlarsak başımıza iş açar demişlerdi. Erkek adama el kalkmaz gururu kırılır, pısırık olur diyerek aksine abimin ağzının içine bakmışlardı. İnsanlar eşit olmak için cinsiyetin önemli olmadığını ne zaman öğrenirlerdi?

Maria'm (GXG)Where stories live. Discover now