12 2 0
                                    

Sevgili Maria'm duygularım,
İnsanların küçücük şeylerde teselli araması, tesadüflere inanması, klişelere kanması eskiden saçma gelirdi. Oysa sevda ve yaşamak insanı buna iter. Bir yıldız kaysın diye gözlerimizi gökyüzüne dikeriz, merakımızı gidersin diye kahve fincanlarına sığınırız, karşılaşmak için sokakları gezeriz çünkü insanız beklentilerimiz var. Oysa biz de öyleydik. Hayaller kurar, klişelere inanırdık. Hayallerimizin yaşanacağına inanırdık.
Bir hafta boyunca okunan Mevlit için annemlere gitmiştim. Açıkcası o dördüncü gün böyle bir şey yaşanmasaydı, aklıma gelmezdin. En azından bir hafta sonunda evde yapayalnız kalınca düşünürdüm ama o günler abimin ölümü ile meşguldüm. İçeride kuran okunuyordu. Kapıdan geçenler arada içeri eğilip bakıyordu, böyle zamanlarda kapılar açık bırakılırdı. Gözüm Gül'ü arıyordu fakat içeride görememiştim. Kapıya doğru bakmıştım ki, Gül telaşla bana doğru geliyordu.
" sen bir kapıya çıksana. "
" neden? "
Bir şey dememişti. Aklıma Bedri gelmişti. Erkekler kapıda olduğu için içeri girmemiştir ve gitme günü geldiği için veda edecektir diye düşünmüştüm fakat kapıya çıktığımda Bedri yoktu. Annen vardı, beni görüp el sallamıştı. Açıkcası hiç beklememiştim. Hemen yanına gitmiştim. Bana sarılmıştı, o kadar şefkatliydi ki gerçekten üzüldüğünü hissettiriyordu.
" başın sağ olsun Nilü. Nasılsın? "
Annen ismimi söylemediği için Nilü derdi, hatırladıkça yüzümde tebessüm oluşuyor.
" teşekkür ederim. İyiyim sen nasılsın?"
" Ben de iyiyim. Nilü duyunca hemen geldim ama içeri girmeye utandım. "
" düşünmen yeter. "
" Nilü, Maria gittiğinden beri gelmiyorsun. Anne de seni çok özledi, Şans'da. Aslında seni haftasonu akşam yemeğine çağırıcaktım, gelebilir misin? Seni görmek çok isteriz. "
" eğer bir aksilik olmazsa gelirim, eğer bir aksilik olursa da haber ederim. "
" teşekkür ederiz, seni bekliyor olucaz. İyi akşamlar. Tekrardan başın sağolsun. "
" teşekkür ederim, iyi akşamlar. "
İçeri girdiğimde Gül'e anlatmıştım ve haftasonu beraber gidecektik.

Haftasonu geldiğinde, Bedri çoktan evine dönmüştü. Bu yüzden rahattım. Gül yine benimle yaşamaya başlamıştı. Sabah mevlite gitmiştik, sonra eve dönüp, üstümüzü değiştirip size gitmiştik. Annen pencerede bizi bekliyordu. Beni görüp gülümsemişti.
İçeri girdiğimizde anneannen beni görünce sevinmişti, evdeki herkesi tek tek görüp, sarılmıştım. Annen bana karşı büyük bir şefkatle sarılıyordu. Gül ile de anlaşmışlardı. Ben çekinirim demiştim fakat evimde gibiydim. Sensiz evde yabancılık çekmemiştim. Hatta annen kalmak istersem diye senin odanda yatabiliceğimi söylemişti. Ne yalan söyliyim odana girecek cesaretim yoktu. Akşam yemeği yemiş sohbet etmiştik, annen bize çok güzel yemekler, tatlılar yapmıştı. Artık saat çok geç olmuştu, kalkma saatine yakın annen beni odana çağırmıştı, özel bir şey konuşmak istediğini söylemişti. Gül gelmek istemediği için sadece biz gitmiştik. Odana girdiğim an gözlerim dolmuştu. Oturduğumuz o koltukta ellerini tutmamışım, saçlarını okşamamışım gibi mi davranmam lazımdı?
Ben odandaki koltukta oturmuş beklerken, annen içeri elinde mektup ve bir paketle gelmişti. Her şeyi yatağın üstüne koyup yanıma oturmuştu.
" Maria gittikten bir süre sonra bu paketi gönderip, sana vermemi söylemişti fakat ben sana ulaşamamıştım. Bir kez evine geldiğimde annen beni kovmuştu, evlendiğini öğrendim ama evini bilmiyordum. "
" Annem adına özür dilerim, o herkese böyle. "
" önemli değil, anlıyorum. "
" pakette ne var? "
" bilmiyorum, bakmadım. Sen eve götürüp, bakarsın. "
" Maria'ya ulaştınız mı? "
" baya önce mektup yazdı. Biri bana diğeri sana yazılmıştı. Senin için olanı yatağın üstüne koydum. "
" teşekkür ederim. "
" ne demek. "
" peki ne zaman dönücek? "
" bilmiyorum Nilü, bana da söylemiyor."
" hiç benim hakkımda konuştunuz mu?"
" bir kere sordu, ben de bilmiyorum dedim o kadar. "
" anladım, tekrardan teşekkür ederim. "
Ayağa kalktığımda gözlerim dolmuştu.
" biz artık gidelim. "
" peki, yine gelin olur mu? "
" geliriz. "
O günden sonra ara ara sizin eve oturmaya gelmiştik. Seni görmedikçe içim hüzünleniyordu. O boş odanda sensiz olmak üzüyordu. Hatta senden sonra bir kere siz de kalmıştım ve senin yatağında uyumuştum. Yastığında ki kokun gittikçe azalmıştı, yine de ona sarılıp uyumuştum. Annen iyice annem gibi olmuştu. Arada o da bana oturmaya gelirdi, bazen ben dükkana yardıma giderdim ve senin yokluğunda birbirimize destek olurduk.
Yolda Gül paketi sorup duruyordu fakat ben de bilmiyordum. Eve gider gitmez, paketin başına geçmiştik. Paketin süslerini açtıkça meraklanıyordum. İçinden çok hoş bir elbise ve çizim çıkmıştı, çizim de elbiseli halim vardı. Elbise çok çok güzeldi. Üstünde ki koku senindi, elbiseyi koklamıştım. Demek ki beni unutmamıştın.
" çok güzel kendi mi yapmış? "
" evet bölümü buydu. "
Demiştim. Ayağı kalkıp, elbiseyi üstüme tutmuştum.
" Gül beni unutmamış, baksana elbise dikmiş. "
" gördün mü, unutmaz demiştim. "
O elbise hala dolabımda gizli duruyor. Bedri görmesin diye gizlemiştim. Elbiseyi kenara kaldırdıktan sonra Gül seni sormuştu. Annenle olan konuşmamızı anlatmıştım. Benim için gün iyi gidiyordu, ta ki mektubunu okuyana kadar. Odama gittiğimde mektubu okumaya başlamıştım. Okudukça içim daralmıştı, mektup bittikten sonra balkona çıktığımı hatırlıyorum. Bu mevsimin ılık rüzgarlarında soğuk terler akıtıyordum. Özlem böyle bir şey miydi? Pişmanlıklarım, vicdan azabım, sevgim, özlemim, kinim, nankörlüğüm, gözyaşlarım ve her şeyimle, her duygumla okumuştum o yazdığın satırları.

Sevgili Nilüfer,
Burada yalnız hissediyorum, çevremde insanlar var fakat gözlerim alışık olduğum kişileri arıyor. Alışık olduğum yerden uzaklaşmanın bana öğrettiği bazı tecrübeler oldu. Sonuçta olgunluğumuzu böyle küçük yaşanmışlıklardan kazanıyoruz. Yanında olmadığım için, yanında olmadığımı sanma. Senin için çok korkuyorum. Anneme seni bir kere sorma cesaretinde bulundum, o da senin hakkında, benim kadar bilgisi olduğunu yazdı. Bu cümle bile o kadar suçlu hissettiriyor ki, Nilüfer bana hala kırgın mısın?
Bazen döneceğim zaman, bunu yapacak cesaretim olucak mı diye düşünüyorum. Ya seni bıraktığım o sokakta bulamazsam, ya ailen başına işler açarsa ya da beni görmek istemezsen? Bu durumlar karşısında napabilirim? Bilemiyorum. Bazen bana olan sevgin her şeyi affetmiştir ve bana karşı küs değilsindir diye düşünüyorum, bazen de gençlik aşkının getirdiği o öfkeye yenik düşüp, bizi terk etmişsindir diyorum. Kötü düşünmemeye çalıştıkça, aklım daha kötü düşüncelerle doluyor. Beni unutup devam edersen, hep mutlu olmaya çalış. Ben seni beklemeye razıyım. İnan ki bir gün bile aklımdan çıkmıyorsun. Hoş nasıl unutabilirim? Ben her şeyimi seninle yaşadım, ilk kez sevgim yüzünden kırıldım, ilk kez sevgimle dolup taştım, ilk kez sevgiden heyecanlandım, ilk kez görür görmez hayatımda büyük bir yerinin olacağını anladım, ilk kez birini ailemle tanıştırdım ve daha çok ilklerimi yaşadım. Bir gün bile pişman olmadım, tek pişmanlığım bir gün döndüğümde beni istemezsen, yaşanmamış olan o ihtimaller olacaktır.
Öğretmenimiz bir elbise dikmemiz gerektiğini söylediğinde, aklıma sen geldin. Hoş hiç çıkmıyorsun. Seni düşünerek tasarladım. Güle güle kullan. Umarım bir gün üstünde görebilirim.
Bu arada merak ediyorsan diye yazıyorum, bil ki kırgınlığım bitti. Sadece sana olan hasretimin burukluğu ve bilinmezliklerle doluyum. Bir an önce seni görmek ve sarılmak istiyorum. Eğer döndüğümde beni istemezsen, yine de sarılabilir miyim? Bir sarılışı bana çok görür müsün yoksa sen de mi atlarsın boynuma? Umarım bu mektup başını belaya sokmaz. Ailenden bahsettiğimi anlamışsındır. Tekrardan umuyorum ki aklında sorular kalmamıştır.

Seni çok seven Maria <3

Sen olmadan geçirdiğim o yıllarda, senden aldığım ilk ve son mektuptu. O zamanlar bunu bilmediğim için, bazen annenin gözlerinin içine bakardım fakat o da sebebini anlar başını hayır anlamında sallardı. Belki de böyle olması lazımdı derdim. Bana binlerce duygu hissettiren satırları okumuştum ya, bana o yeterdi. Hasret böyle bir şeymiş. Küçücük bir olaydan tebessüm aramak kendini kandırmak sevda mıydı?

Maria'm (GXG)Where stories live. Discover now