8 0 0
                                    

Sevgili Maria'm,
Bir insan sevince hayata dair fark ettiği detaylar olur, ben artık o detayları göremiyorum. Sevmeyi bıraktığımdan değil lakin sevmenin iyi yanını artık yaşamadığımdandı. Seninle tanıştıktan sonra fark ettiğim yaşamı kucaklama isteğim artık bitmişti. Artık günlerim azalmış gibi hissediyorum, ne rahat bir nefes alabiliyorum ne de bu durumdan kurtulmak için çabalıyorum. Geçmişte hayatımda olan kişilerin ölüm haberini alıyorum, ağlıyorum ve kenara çekilip sıramı bekliyorum. Hoş kendi ellerimle mahvettiğim hayattan tat almayı bekleyemezdim.
Tüm cesaretimle gelmiştim sana, beklemiştim kapında. O dükkanda oturup saatlerce sohbet etmiştik. Birbirimiz olmadan geçirdiğimiz o 5 yılı konuşmuştuk, her şeyi anlattım. Yer yer birbirimize kızdık, bazense hak verdik. Gençlik hatası dedik, güldük geçtik. Oysa hatalara bahane bulmak kolaydı. Sürekli isimler bulup hatalarımızı geçiştiriyorduk. Oysa bir kabullenseydik hatanın sadece hata yapmak için olduğunu. Bulmasaydık isimler, o zaman belki kabullenir hatadan da soğurduk.
" biliyorum kırgınlıklarımız oldu, üzüldük, sevdik, güldük ve yaşadık. Sevgiden muzdarip olduk. Hal böyle olunca hatalarda yaptık, bu yaşta eksik kalır mıydık? Asla lakin bir şans diliyorum senden. Hatalarımı düzeltmek istiyorum. "
" şanslar sana feda olsun Nilüfer. Sana sınır koyamıyorum, kendi çizgilerimi sürekli siliyorum, yanaşta içinde olduğun bir daire çizelim diye. Yine severiz, yine üzülür, yine biter, yine affederiz. Gençlik aşkı işte sevgisi kadar hatası da olur. "
Sarılmıştık, kırgınlıklarımız sarılmanın sıcaklığında buhar olmuştu adeta. Tuttuğum ellerini, sardığım bedenini, öptüğüm yanaklarını, içi gülen gözlerini, samimiyet hissettiren gülüşünü ve sana dair her şeyi sevdim.
En ufak detaylarına bile her zerrem aşık olmuştu. Tecrübesiz gençlerin aşkı saf olurdu, bende seni en saf duygularımla sardım. İki genç  imkansız bir aşka başlarsa, herkesin onlara engel olduğunu düşünürler oysa ilk engel yine kendileri olurlar. Bizde aşkımıza engel olduk, zorluklar koyduk. Bazı hatalarımızı aştık sandık ama kaçtık. Şuan bakınca her genç gibi hatalar yapmıştık ama bizim hatalarımızın, bizim ilişkimizin bir dönüşü yoktu. Ne sonu vardı, ne başı biz hep o ilişkide ortada kaldık. Baksana Maria yıllar geçti ama ben hala ortadayım, sen sona gelmiş olabilirsin, belki başına tekrar gidip başlamamaya, düşünmemeye çalışmışsındır. Bazı ilişkiler böyledir, sadece anı olarak aklın bir köşesinde kalmalıdır. Ne tekrar başlanmalıdır, ne de bitirmeye çalışılmalıdır.
O günün üstünden 6 ay geçmişti. Ara ara yanına geliyordum, küslüğümüz bitmişti ve birbirimize doymaya çalışıyorduk. Hasretin tekrardan kasıp kavurucu ızdırapından korkuyorduk ama yaşamımıza engel koymuyorduk.
Bedri'nin gitmesinin üstünden 6 ay geçmesine rağmen hala gelmemişti, benden kaçtığını düşünmeye başlamıştım. Bazen geldiğinde yapacağım konuşmadan korkardım ama sen elimi tutardın ve tüm korkum geçip giderdi.
Seninle deniz kıyısına gitmiştik, piknik yapmıştık, tiyatro izlemiştik, resimler çizmiştik hala o konuda berbat olduğumu belirtmek isterim, plak takıp dans etmiştik, beraber kitap okumuştuk, aynı yatakta yatmıştık, yemek yapmıştık, sevişmiştik ertesi gün göz göze gelemeyecek kadar utanmıştık, bir çiçek ekmiştik ve onu büyütmüştük. Kısacası o 5 6 ayda gerçek bir ilişki yaşamıştık. Evde yalnızdım diye benimle kalıyordun ve kimsenin aklına seviştiğimiz gelmiyordu. Hoş kim iki kızı yakıştırırdı ki?
Seninle tekrar beraber olmak beni hayata döndürmüştü. Ben o zaman anlamıştım ki, yaşamak için sadece nefes almak yeterli değilmiş. Benim yaşamak için sana ihtiyacım vardı, nefes aldığımı hissetmem için seni yanımda görmem lazımdı.
Bir ay daha geçmişti. Yine beraber uyanmıştık. Sonbaharın güzelliğini beraber yaşıyorduk. Ben senden önce sevmezdim bu mevsimleri, soğuk havaların o kasveti yalnızlığımı deşerdi adeta lakin seninleyken kasvetli havaları bile sevmiştim. Kahve yapıp balkonda sohbet ederdik, üşüyünce içeri girer birbirimizi ısıtırdık. Yine öyle bir gün balkonda otururken sahilde piknik yapmaya karar vermiştik. Bana yüzmeyi öğretecektin. Beraber mutfakta bir şeyler hazırlamıştık. Yaptığın yemekler şifa gibiydi, elinin lezzeti sevginle birleşiyordu. Her şeyi hazırlayıp sepete koymuştuk ve kıyafetlerimizi alıp gitmiştik. O gün çok güzel beyaz bir elbise giyinmiştin. Yolda sohbet ederek gidiyorduk, çevreme baktığımda herkes mutsuz hayatına devam ediyordu. Bu kadar gülüp eğlenmemiz onlara da garip geliyordu lakin mutluydum, seninleydim. Bir tek senin yanında düşünmezdim. Bazen düşünmekten ağrılar giren başım, tüy kadar hafif oluyordu. Zaten bir insanın yanında böyle olmazsak seviyorum diyebilir miydik?
Sahile gelince sepeti görünür bir yere koyup denize girmiştik. Sana tutunarak ilerliyordum.
" korkma ben burdayım. "
Demiştin ve o an korkum azalmıştı. Boynuna sarılmıştım. Su omuzlarımıza geliyordu, belimden sarılmıştın. Sahilde tek tük insan vardı ama beni öpmenden kaçınıyordum.
" dur Maria biri görebilir. "
" kimse yok ki, bu soğuk havada bizden başka kimse gelmez. "
" evet ama içimde garip bir huzursuzluk var. "
" peki peki. "
Biraz daha yüzüp sudan çıkmıştık. Hava hafif serin esiyordu. Üstümüze getirdiğimiz hırkaları giyip yemek yemiştik. Yemek yerken sürekli gelecekten söz ediyorduk, yine hayallere dalmıştık. Sen anlattıkça içimde ki huzursuzluk gidiyordu.
" dedem o evi bana bıraktı çünkü biliyor ki diğer torunları o evi satardı. Ben o eve ihanet edemem, orası büyüdüğüm, tüm hayallerimi büyüttüğüm ev. İşte seninle orada yaşlanmak istiyorum. Bir bahçesi var, bir sürü meyve ağacı dolu. Bir balkonu var, içine yatak at uyursun ve en güzeli dükkandaki gibi pencere köşesi var. "
Anlattıkça gözlerine ışık geliyordu, bana o evi hep heyecanla anlatmıştın. Hiç tatmadığım o meyve ağaçlarının en tatlı meyveleri verdiğinden emindim. O kirazların kırmızılığını, çiçeklerin cıvıl cıvıl olmasını özellikle en sevdiğin zambak çiçeğinin, kayısının çok tatlı olmasını, sürekli o bahçeye gelen kelebekleri, top oynadığın kısımları, küçük tarlasında ekili olan sebzeleri ve evin o iki katında olan tüm detayları daha görmeden biliyordum. Hep hayal ettim o evi, eminim dediğinden daha güzeldir. O büyük evde çocukluğunun geçtiğini ve çocuğunuda hep orada büyütmek istediğini anlatırdın. O evde bizim çocuğumuz olucaktı, biz olucaktık fakat şuan kimler yaşıyordur hayallerimizi.
Çevremizde kimseler yokmuş gibi rahat yaşamaya başlamıştık. Sanki kız kıza yaşamak çok normalmiş gibi davranıyorduk. Seninleyken diğer insanlar sadece oradan geçip giden figüranlar gibi hissettirirdi, oysa bu hayallerimi bırakmalıydım. İnsanlar ve bize olan nefretleri hep vardı. O gün sahilden dönünce kapının orada not görmüştüm. Annem yarın ona uğramam gerektiğini yazmıştı. O kadar zamandır abimin yasını çekip, evladı olduğumu unutan annem ne oldu da beni görmek istemişti. Salonda oturduğumuzda beni hep rahatlatmaya çalışmıştın.
" özlemiştir, sonuçta kaç aydır uğramıyorsun. "
" anlamıyorsun Maria. Kadın kaç aydır ölü gibi, evladı var mı yok mu umrunda değil ki. "
" tamam belki artık düzelmeye karar vermiştir. "
" kaç yıllık annemi tanıyorum, beni durduk yere evine çağırmaz. "
Dediğimde olmuştu, seninle beraber son gece uyumuştuk. Yarın sen ailene gidicek, bir hafta orada kalıcaktın. Sensiz bir hafta yatakta uyumak, evde takılmak garip geliyordu. Sana bu kadar alışmamam lazımdı. Yatakta sana sarılırken sohbet etmiştik. Gözüme uyku girmiyordu.
" Bedri kaç ay geçti, hala gelmedi. "
" gelince konuşucaksın dimi? "
" evet ve boşanıp seninle buralardan gidicez. O evde çocuğumuzla, Şans ile yaşayacağız. "
" her şey harika olucak Nilüfer. Bize karşı olan herkese inat harika bir hayat yaşayacağız. "
" evet ve hayallerimize kavuşmamıza az kaldı. "
Aslında Bedriyle imam nikahı sayesinde evlenmiştik fakat üstüme yaptığı bu evi ona geri vermem için dönmesi gerekiyordu. Kaçmakta istemiyordum, herkesin önünde boşanmam lazımdı. Boşandıktan sonra aileme veda edip, başka bir şehirde yaşamak istediğimi söyleyecektim. Sonrada Maria ile harika bir hayatımız olucaktı.

Maria'm (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin