10 1 0
                                    

Sevgili Maria'm hayatım, benim biricik güzel sevgilim,
Gittim. Gezdim. Gördüm. Üzüldüm. Anımsadım.
Dükkanı, sahili, eski evi, balkonu, tepeyi, dondurmacıları, ailemin evini, okulunu, sizin evi, piknik yaptığımız parkları ve gençliğimize gittim.
Sahil, yine sert ve şiddetli dalgalarıyla taşıyor. İnsanlar plajda sıcağın tadını çıkarıyor.
Park, yine kalabalık. İnsanlar yerlere sofra bezi sermiş, ailesiyle eğleniyor. Balkon, yine serin serin esiyor. Tepeden baktığımız insanlar yine balkona göz çeviriyor.
Eski ev, yine sessiz. Güneş tüm ışığını eve vuruyor.
Dükkan, yine cıvıl cıvıl. İçinde insanlar olmasada hafif bir telaş varmış havası veriyor.
Tepe, yine kimsesiz. Ağaçlar meyve vermiş. Hafif rüzgarla üşütüyor. Ailemin evi, yine karışık, mutsuz duygularla kucaklıyor. Odamdaki o pencere hala tahtalı, pencerenin önündeki tuğla hala aynı yerinde.
Dondurmacı dükkanları, yine çok lezzetli. Çeşit çeşit dondurma satıyor.  Birbirini tanımayan insanlar kalabalıkta zaman geçsin diye sohbet ediyor ve gençliğimiz, yine hayallerimde aynı. Cıvıl cıvıl etrafta dolaşan iki kız. Her yeri gezmek istiyorlar. Ürkekler ama cesaretli olmaya çalışıyorlar. Milletin bakışlarından kaçınmaya çalıştıkça daha çok göze batıyorlar, aman neyse diyorlar. Birbirimizden başka kimse bizi ilgilendirmez lakin bunun yalan olduğunu biliyorlar. O iki genç kız başbaşayken sevgi dolup taşıyorlar, kalabalıkta iki genç arkadaş samimiyeti kuruyorlar, ailelerine kavgalı arkadaş soğukluğu yaşatmaya çalışıyorlar, dükkanda iş arkadaşı gibi gösteriş yapıyorlar ama yaşıyorlar. Yatakta, sahilde, tepede, dükkanda, kütüphanede her yerde farklı samimiyetle birbirlerini kucaklıyorlar. Sürekli gittiğimiz, hatta bazı zamanlar bize bedava kitap veren sahaf, artık kapatmıştı. Nedense ağlamak istemiştim. Dükkanın önünde ki kaldırıma çöküp, bizi hayal etmiştim. El ele tutuşarak gezerken keşfettiğimiz bu dükkan bile bitmişti.
Gül'e de uğradım. Bizi sordu. Her şeyi anlattım, o zaman anlatma cesaretinde bulunamamıştım. Bana kızdı, haklıydı.
" ilk aşkını gençliğinde gördüğün kadar mı anımsıyorsun? "
Bu soru bile hatamı defalarca yüzüme vuruyordu. Bir karar, bin pişmanlığıma sebep oluyordu. Belki de sevgi benim gibi insanların başına gelmemeliydi. Sevmek gibi güzel bir duyguyu, ben sadece kirletirdim, sen ise sevmeyi severdin. Bazen derdin, bazen sadece kişiyi sevmek yetmez. Sevmeyi sevmek, kişinin her zerresini, sevdiği şeyleri sevmek, sırf o yaşıyor diye bir şehiri sevmek lazımdır, demiştin. Neden diye düşünmüştüm, neden sadece kişiyi sevmek yetmez ki, neden daha fazlasına ihtiyaç duyalım ki, sevmek kişilere bahşedilen bir duygu değil midir? Şimdi anlıyorum. Sevmek kişiye bahşedilen bir şeydir lakin kişiyi sevmek, onunla ilgili her şeyi sevdirir.
Bir kelebek kanat çırpıyor, bir insan doğuyor, bir insan ölüyor, bir göz ağlıyor, bir göz kapanıyor, bir yıl geçiyor, bin oluyor, ömür bitiyor. Bir insan sevmeyi öğreniyor, diğeri sevmeyi terk edecek kadar tecrübe ediniyor. Bir şarkıda yaşıyorum bizi.  Gençliğimiz o kitapların dolu kelimelerine karışmış, eski dükkanların tozu, bir top dondurmanın tadı, denizin şiddetli dalgaları olmuştu.
Artık bitiyorum sana yazmayı, bizim gibi sonunu getiriyorum mektubun.
Beni yıllarca affetmeyeceğini biliyorum. Belki bizi unutsan bile içinde yaşayan o genç Maria bana hep kızıcak. Ellerini bıraktığım için ben de hep kendime kızıyorum. Şimdi az ömrüm kaldığını bilerek, sana vedamı iletiyorum. O gençliğimde ettiğim vedadan çok daha farklı olan bu vedamı. Her şey için çok teşekkür ederim Maria. Hayatımda olmasan sevmeyi, sevilmeyi ve yaşamayı bile bilmezdim. İlk aşkım olduğun için çok şanslıyım. Şuan bile ne yazarım, nasıl uzatıyorum diye düşünüyorum. Veda bile edemiyorum sana. Bırakamıyorum bizi. Kalkamıyorum bu mektubun başından. Sanma ki senden helallik istemek için yazıyorum. Aksine hakkını helal etme Maria'm. Haram et ki, o köprüde Tanrı'nın karşısında bana hesap sorabil. Sen bunu ve daha fazlasını hak ediyorsun lakin ben nasıl cevap veririm, o sorulara. Sevgimden sınandım desem inanır mısın ki bana?
Şimdilik veda ediyorum sevgilim, bu mektupları ölürsem Gül sana ulaştıracak. Gözüm arkada kalmadı. Şu dünyada beni seven, böyle kabul eden olur mu demiştim, oluyormuş. Her şey için çok teşekkür ediyorum Maria'm. Seni ölsem bile sevicem, son nefesimde bile sana karşı hep suçlu hissedicem. Eğer öldüm diye üzülüp, ağlayacak olursan sırtını sıvazlamak için ruhum  yanında olacak. Seninle beraber gözyaşı dökeceğim. Eğer beni görmek istersen rüyanda bile sararım seni. İyi günler, iyi sevgiler benim güzel sevgilim.

Sevgilerle biricik, ilk aşkım.

Maria'm (GXG)Where stories live. Discover now