25 2 0
                                    

Sevgili Maria'm gençliğim,
Bugün mektup yazmadan önce biraz hava almak istedim. Kendimi sahile attım. Bir banka oturdum. Düşündüm, her şeyi düşündüm, her şeyim olan, seni düşündüm. Düşündükçe ağlamak istedim fakat gözlerimde yaşlar kalmamıştı. Etrafımdaki insanlar acır gibi bakıyordu. Bense düşünüyordum. Düşünmekten kafayı yiyordum fakat düşündükçe, ağladıkça, pişman oldukça yaşadığımı hissediyordum. Hissizlik beni öldürürdü. Her şeyin bizi bıraktığı, bizim bile birbirimize inanmadığımız zaman ki hissizlikten korkuyordum. Aşırı duygu yaşadıktan sonra hissedilen hissizlik, kötü duygulardan daha beterdi. Bir ruh gibi hissederdim. Oysa yaşıyordum, hissetmek istiyordum, sevmek istiyordum. Senden sonra kimse hayatıma girmedi. Girmemesi de iyi oldu. Çünkü ben bu duyguları bir daha birine hissedemezdim. Hissetmekte istemezdim. Sana da, kendime de bunu yaşatamazdım. Eğer benden sonra birini hayatına aldıysan mutlu ol Maria'm. Çünkü ben bunu beceremedim.
Tahtalar yüzünden ışık girmeyen, hapis hayatı yaşadığım odamda, ikinci haftayı geçiriyordum. Bu iki haftada seni sadece bir kere görmüştüm. Gül yoktu, sen yoktun ve kimsem yoktu. Gülün sinir, şaşkınlık arasında gidip gelen mimikleriyle, beni ve odamı terk edişinin üstünden bir hafta geçmişti. Yemek yemiyor, kendime bakmıyor, yataktan gerekmedikçe kalkmıyordum, yatağa yapışmış gibiydim. Hal böyle olunca, hastalığım ilerlemişti. Halsizdim, midem bulanıyordu ve karnımda ağrılar hissediyordum. Annem benim için endişelendiğini söylüyordu. Zaten ailem hep sözde yaşardı, sözde severler, sözde özlerler, sözde merak ederler. Hissettirmedikleri şeyler için bir de tepki beklerler. İstedikleri tepkiyi alamayınca nankör olan ben olurdum. Belki de nankördüm. Onlar için beklentiye girerek, kendimi üzen bir nankördüm.
Geçen gün ağlamam üzerine kapıyı kilitlemeyi bırakmışlardı fakat evin kapısı kilitliydi. Yine de ne salona çıkmak istiyordum, ne de evin herhangi bir kısmına. Sorunun evde gezemem sanmaları çok üzücüydü. Oysa kapı kilitli olmasa bile onları görmek istemediğim için, odadan çıkmıyordum. Sorun sokağa çıkıp gezmekte değildi, artık o beklentilerden çıkmıştım. Gençliğimi eve hapsetmişlerdi ama seni görmek istiyordum. Sen evde olsaydın, sokaklar umrumda olur muydu?
Hasta hissettiğim için uzanıyordum. Zil çalmıştı. Ne kapıyı açıcak halim vardı ne de anahtarım vardı. Sen gelmiş olsaydın neler olurdu diye düşünmüştüm. İçeriden gelen sesleri çok anlamıyordum. Annem odanın kapısını açıp, içeri biriyle girmişti.
" geç kızım. Görüyorsun halini, ne yiyor ne içiyor. "
Sahte göz yaşlarını cümlesinin içine katarak konuşmuştu. Gelen kişi Güldü. Şaşırmıştım. Yatağın ucuna oturmuştu. Ona sarılmak istemiştim fakat korkmuştum. Annem odamdan çıkıp bizi baş başa bırakınca, karanlık odamda sessizlik olmuştu.
" hala hasta olduğunu duyunca seni görmek istedim. Geçmiş olsun. "
" teşekkür ederim. "
İkimizde konuşmak istiyorduk fakat boğazımız düğümlenmiş gibiydi. Hala arkadaş mıyız merak ediyordum. Ben sessizliği bozmak istersen, birden Gül konuşmuştu.
" Nilüfer ben hala ne hissettiğimi bilmiyorum. Dediklerinin şaşkınlığını üstümden atamadım. O şeye karşı ne hissettiğini hala çözemedim. Bir hafta düşündüm, hemen bir şey diyip kalbini kırmak istemedim. "
" Gül, Maria'ya karşı ne hissettiğimi çözdüysen, lütfen bana da söyle. Çünkü ben de kendimi kandırmaktan, cevaptan kaçmaktan yoruldum fakat düşününce bunları bir erkek için anlatsaydım, ikimizde buna aşk demez miydik? Bu gençlik aşkının heyecanı der geçerdik fakat bu bir kız. Arkadaş olmadığımızı biliyorum. Ben arkadaşça hisleri senden öğrendim. Maria'ya karşı hissettiklerim kesinlikle arkadaşça değil. Sırf tanışalı uzun yıllar oldu diye kendini benimle konuşmaya zorlama. Bil ki o zaman çok kırılırım. İçinden gelmiyorsa, yapma. Arkadaşlığımızı bitirelim. "
" Nilüfer hala aynı düşünüyorum. Yaptığın yanlış ve saçma ama sırf bu yüzden bir dost kaybedemem. Sevginin ne yanında ne de karşısında olurum. Seni yolundan döndürmeye çalışmam, yoluna da karışmam fakat seni mutlu edicekse o kızla konuşur, notu ona veririm. "
Ondan böyle şeyler duymak beni şaşırtmıştı. Ne tepki vereceğimi şaşırmıştım. Mutluydum. Mutluluktan odaya sığamıyordum. Sevinçten Gül'ün boynuna atlamak istiyordum.
" Gül ben nasıl teşekkür etsem azdır. Bu yardımını unutmam ve istediğin ne olursa yapmaya çalışırım. "
" sen iyileşmeye çalış, bana o yeter. Şimdi anlat bakalım bu not ne, nasıl tanıştınız, kim bu kişi bilmek istiyorum."
Ona, sana dair hissettiğim, yaşadığım ne varsa anlatmıştım. Seni ilk gördüğüm günü, o dükkanı, Şans'ı, küslüklerimizi ve ardından hemen barışmalarımızı tabi bunları anlatırken arada abimin yediği haltları da anlatmıştım. Seni nerede görüceğini, nerede bulup, bu notu vericeğini anlatmıştım. Bana yardım etmeseydi, biz olamazdık. Ah Maria'm bizim için çabalayan biri vardı. Bize kızmadan, bizi yargılamadan, yanlışlarımızı yüzümüze vurmadan sadece içinden geldiği için yardım eden biri vardı.
Akşam heyecandan uyuyamamıştım. Seni düşünüp duruyordum. Hep gelecekte ne olacağını düşünürdüm. Kurduğumuz hayaller gerçekleşir bize şifa mı olurdu yoksa hayal olarak kalır, zihnimizde zehir mi olurdu?
Aslında cevap belliydi. Kabullenmek istemesem de bizim sonumuz hep hazırdı. Yine de kötü düşünmemin, benim zihnimin kirliliğiyle alakalı olduğunu düşünürdüm.
Ailem yavaş yavaş yumuşuyordu, notum sana ulaşıcaktı, Gül ile hala arkadaştık, hayatım normal ilerliyordu. Mutluydum. O sabah kahvaltıda ailemle bile oturmuştum. Bir an önce ailemin yasağı yok saymasını, iyileşmemi ve sana kavuşmamı hayal ediyordum. İyileşince kesinlikle seni Gül ile düzgünce tanıştırıcaktım. Çünkü bu tanışma, ikiniz içinde emrivaki olmuştu.
Ertesi gün Gül akşam üstü gelmişti. Hala iyileşemediğim için yatakta yatıyordum. Yanıma gelip sarılmıştı. Sarılmamız bitince odanın kapısını kapatmıştı ve baş başa kalmıştık. Sadece seni sormak ayıp olurdu. O yüzden Gül'ün konuyu açmasını beklemiştim. Bana bir kağıt uzatmıştı. Kağıdı aldım.
" Maria'ya notu verdim. Dediğin kadar varmış. Çok tatlı, güzel ve alımlı, bakımlı bir kızdı. Anlattığın o dükkana gittik. Masaya oturduk, konuştuk. Çok üzgün duruyordu. Seni özlemiş. Seni konuştuk. Arkadaşlığımızı sordu, anlattım. Ben de ona sizi sordum. Senin gibi, sizi anlattı. Seni cidden seviyor. Konuşmamız bitince notu verdim. Okudu ve not yazdı. Sonrada yanına geldim. Bir saat falan yanında kaldım. Seni görmek istediğini söyledi. Seninle konuşmak istediği çok çok önemli bir konu olduğundan bahsetti. Bu yüzden sizi buluşturmak için bir plan yaptık ama ben senin hasta olduğunu ve gelicek durumda olmadığını söyledim. Senin için çok endişelendi, kızdı da. Çabucak iyileşte onu görmene yardım edebileyim. "
" Gül çok teşekkür ederim iyiki varsın. Beni ne kadar mutlu ettiğini anlatamam. Şuan ömrümü istesen veririm. "
" Nilüfer iyileşmene bak. Hala aynısın. Yemek yemiyormuşsun. "
" pek iştahım yok. "
" öyle deme yemeye çalış. Hemen iyileş ki Maria ile buluş. Neyse hadi eve gitmem lazım. Sen de iyice dinlen. "
" görüşürüz dikkat et kendine. "
" asıl sen dikkat et. "
Alnımdan öpüp gitmişti. Gider gitmez yazdığın notu okumak istemiştim fakat annem tat vermemişti. Gece okumam lazımdı. Geceyi beklemek için çok sabırsızdım. Gece de gelmek için sabırsızdı. Zor geçer dedim fakat hemen gece olmuştu. Yatağa oturup notunu açmıştım.

" güzel Nilüfer arkadaşını bana yollamakla çok iyi ettin. Sana dair haber alamamak beni üzüyordu. Aklım sen de ve hayatıma odaklanamıyorum fakat arkadaşından hasta olduğunu öğrendim. Bil ki sana çok kızdım ve beni çok üzdün. Kendine dikkat etmemen demek, beni ve Şans'ı düşünmemen demektir. Seni oradan kurtarmak için hayallerimize sadık kalıp bol bol çalışıyorum fakat böyle yaparsan çalışamam. Kendine lütfen dikkat ve hızlı iyileşmeye çalış. Çünkü ben ve Şans, seni görmek için sabırsızlanıyoruz. Bu arada Şans iyi, dükkanda ona bir kenar yaptım. Artık onun bir yuvası, iki de annesi var. Seni çok özledik. Ne ara birbirimize bu kadar bağlandık? Bilemiyorum fakat seni görmezsem deliricem. Arkadaşına söylemiştim. O yüzden biliyorsundur fakat seni daha hızlı iyileştirmek için belki destek olur. Seninle konuşmak istediğim çok önemli bir konu var. Lütfen kendine dikkat et. Yıldızların parlaklığı, yüzün kadar olsun ki, odanı o karanlıktan kurtarsın. İyi geceler tatlı sevgilim. "

Maria'm (GXG)Where stories live. Discover now