31 3 0
                                    

Sevgili Maria'm balım,
Bazen geçmişimize çok haksızlık ettiğimizi düşünüyorum. Zorluklar vardı ki bizim aşkımıza bakınca elbet olucaktı. Yine de iyi zamanlardı. Kim o kaosa rağmen imkansız bir aşkı yaşamaya çalışırdı ki? Özellikle şu yıllara bakınca aşkın bittiğini, insanların sevgi adı altında sapkınlıklarına isimler bulup, romantize ettiğini görünce, bizim aşkımız gözümde en iyisi oluyor. Artık kimse sevdası için o kadar uğraşmaz. Milletin birbirine tahammülü bile yok, ne aşkı? Ah oysa sevda, düşmanlığı da nefreti de yok ederdi. Kişinin kendini sevmesini ya da nefret etmesini bile sağlayabilir, o denli tehlikeli bir şeydir bu sevda. Yine de iyi yaşanırsa, insanın başına gelebilecek en güzel şeydir. Bazen bir el tutması bile güven verir. Ben her şeyi yaparım dedirtir. Ah Maria'm biz de öyle değil miydik? Uzaktayken kahrolurduk, hemencecik özlerdik fakat buluşup ellerini tutmak var ya o sabretmeye değerdi.

Bizim aşkımızda ki felaketler o gün başlamıştı. Annemin bizi kapıda basıp, sana kızmasının üstünden bir hafta geçmişti. O bir haftada sadece bir kere, o da ertesi gün pencereme geldiğinde konuşmuştuk. Onun dışında seni görememiştim. Dışarı çıkmam yasaktı. Oysa yasaklar yüzünden kaçmamış mıydım? Abim ne hata yaparsa yapsın kızılmazdı bile ama ben hata yaparsam, hatanın iki katı ceza verirlerdi. Oysa ben hata yapmaya mecburdum. Yaşamak için ve her gencin hak ettiği özgürlüğü ben de yaşamak istediğim için hata yapıyordum ama abimin bir mazereti yoktu. Keyfine göre hata yapar ve bundan dolayı laf işitmezdi, ceza almazdı. Hatalarımızı ve şartlarımızı kıyaslayınca ben haklı çıkıyorsam, ailem neden hala bana kızıyordu?
Cezalarım yüzünden odamdan çıkmak yasaktı. Sadece yemek, tuvalet gibi kişisel ihtiyaçlar yüzünden ya da annemin işi düşünce çıkabilirdim. Odamın anahtarı annemdeydi. Günün belirsiz saatlerinde odama girip, aniden kontroller yapmaya başlıyordu. Hatta pencereme tahta vurmuştu. İyice abartmıştı. Annem hemen evden gizlice kaçtığımı babama yetiştirmişti fakat abimin durumunu gizliyorduk. Sürekli kıyaslama yaptığım için aptal gibi hissediyorum ama kızgınlığım bir türlü bitmiyor. Eğer bu kadar kısıtlamasalardı, kendi özgürlüğüm, mutluluğum için böyle davranışlar yapmama gerek kalmazdı ve ben de onların gözünde iyi bir evlat olurdum. Ailem hep beni değiştirdiğin için sana kızdı fakat sen beni, benliğimle barıştırmıştın. Olması gereken davranışlarım için bizi suçluyorlardı. Hatalı olanlar onlardı fakat o egoları, mükemmel aile düşünceleri yüzünden bunu bile kabul etmezlerdi. Eski kafa mükemmel Türk aile yapısı bu değil miydi? Erkek çocuklarına verdiğin özgürlük kadar, kız çocuklarını kısıtla düşüncesiyle evlat büyütürler. Erkekler şımarık, sorumluluk almayan, kendi için bir bardak su bile alamayan, hep hayatındaki kızlardan kendini üstün görüp, onları ezen. Kızlar ise özgüvensiz, kendisi için çabalamayan, kendini köleleştirmeyi normal bulan, kendilerine hak sunan insanlara tapar derece de minnet duyan kişiler olurlardı.
O bir hafta boyunca seni sadece bir kere gördüğüm için mutsuzdum. Eski hallerime dönmüştüm. Doğru düzgün yemek yemeyen, sürekli uyuyan, uyumadığı vakitlerde ağlayan ve ölümü düşünen eski Nilüfer'e dönmüştüm. Ailem bir de sana kızıyor. Oysa sen beni bu halimden kurtarmıştın, onlarsa o halime geri döndürmüştü. Artık sana sarılmak için hayal kuruyordum. Ailem yüzünden iyi hissetmiyordum fakat beni yataklara düşüren şey hasretti. Yalnız kaldıkça seni düşünüyordum. Düşüncelerimde daralıyordum. Bir insanın kokusunu bile özlemek olur muydu? Diyordum. Sonra kendime söylenerek cevap veriyordum oluyormuş işte. Çareyi yine not yazmakta bulmuştum. Bir sayfanın yarısını koparıp yazmaya başlamıştım.
" Maria'm bu yasaklar değil de sana olan özlemim beni delirtecek. Odama sığamıyorum. Perdeyi açsam bile, oda kasvetli ve karanlık geliyor. Boğuluyorum. Yataktan çıkamıyorum. Hasta gibi hissediyorum. Biraz halsizim. İyi hissettiğini duyarsam iyileşirim. Hem seni hem Şans'ı görememek beni fazlasıyla üzdü. Buradan kaçamıyorum ama seninle konuşmak için pencereyede çıkamıyorum. Annemin deli olduğunu düşünebilirsin. Haklısın. Pencereye tahta çakıp kapatmasından beri ben de öyle düşünüyorum. Delirmek üzereyim. Bana bir fikir ver. Seni görüp konuşmak istiyorum. İyi günler Maria'm. "
Aslında sana not yazmıştım fakat nasıl vereceğimi düşünmemiştim. Biraz kafa yorunca, aklıma bir şeyler gelmişti ama yapmak için risk almak lazımdı. Ya daha kötü olucaktım ya da durumları düzeltecek şey bu olucaktı. Notu yastığın içine saklamıştım. Yatağa tekrar uzandığımda çok halsiz hissediyordum.
Yemek, uyku düzenim ve moralim bozulduğu için öyle hissetmem normaldi. Düşündüğüm plan için anneme seslenmiştim. Söylenerek gelmişti. Kilidi açıp içeri girdiğinde ağlayasım gelmişti. Hala yaptıklarının abartı olduğunu düşünmüyor, üstüne ona seslendiğim için kızıyordu.
" noldu Nilüfer, ne var ?"
" canım çok sıkıldı. Gülle, annesini çağıramaz mısın?"
" niye öyle konuşuyorsun, hasta mısın?"
Elini alnıma dayamıştı. Başımı çevirmiştim. Ona olan kızgınlığım inat ve gurura dönüşmüştü. Şu yatakta son nefesimi de versem beni düşünüyormuş gibi davranmasına izin vermezdim.
" bir şeyim yok, iyiyim. Gülleri çağırıcak mısın?"
" tamam bakarız. Bir akşam olsun da. "
" teşekkür ederim. "
Arkamı dönüp uyumaya çalışmıştım. Mide bulantım ve halsizliğim vardı. İlk kez bu kadar halsiz hissediyordum. Uzandığım halde, ayakta dikiliyormuş gibi halsizdim. Uyumama rağmen yorgundum ve mide bulantımın sebebini çözememiştim bile, yine de hasta olduğumu söyleyip azar işitmek istemiyordum. Ah Maria'm bu bir haftam sensiz ve hasta geçmişti. Yanımda olsan sarılsan iyi hissederdim. Planımın işe yaramasını ve sana kavuşmamı dileyerek uyumuştum.

Uyanma sebebim mide bulantımdı. Yatakta oturmaya başladım fakat midem ağzıma kadar gelmişti. Yataktan kalkıp kapıya koşmuştum. Kilitli olmasına alışamamıştım. Bir anda açmaya çalışınca aklıma gelmişti. O an hissettiğim çaresizliğe oturup ağladım. Kapı eşiğinde hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Sesim duyulur mu diye korkum yoktu. Aksine duyulsun istemiştim. İlk kez ailem ağladığımı duysun istiyordum. Normalde gizlemeye çalışırdım. Üzülme sebebim onlar olsa bile, duyup üzülsünler istemezdim. Annem kapıyı açmıştı, kapı eşiğinde oturup ağladığım için içeri girememişti. O an çekilmek istemedim. Sadece oturup ağlamak istemiştim. Abimle annem kapının diğer tarafında bana bir şeyler söylüyordu, o kadar anlamsızdı ki.
Mide bulantım yine şiddetlenmişti ve kapı eşiğinden çekilmiştim. Odadan çıkar çıkmaz annemin sahte sarılmasından sıyrılıp lavaboya gitmiştim. Lavabo başında kusarken ağlıyordum. İçimi boşaltmıştım. Sırtımı sıvazlıcak ya da saçımı tutacak biri bile yoktu. Sadece canımı acıtmak için çektikleri saçımı bir kere iyiliğim için tutmazlardı. Evet Maria'm senin öperken bile canım acır diye minik öpücük bıraktığın saçlarımdan bahsediyorum.
Akşam olduğunda Gül odama gelmişti ve sohbet etmiştik. Hasta olduğum için yatakta uzanıyordum. Ailemi tanıyordu, zaten bu yüzden bana acımıştı. Birinin bana acımasından nefret ederdim. Buna ihtiyacım yoktu.
" Gül benim senden bir iyilik istemem lazım. Benim için yapar mısın? "
" eğer yapabileceğim bir şeyse seve seve. "
" önce beni yargılamadan dinlemeni istiyorum. Belki anlattıklarım yüzünden benden nefret ediceksin ki büyük ihtimalle öyle olucak ama son çarem sensin. Sen, bana hep aşık ol, aşk harika bir şey derdin ya. "
" evet derdim. "
" oldum. Haklıymışsın. Çok güzel bir his ama benim aşkım diğerleri gibi masum değil. Gül biz seninle çocukluktan arkadaşız ve tek sana güvenebilirim. "
" korkutma Nilüfer noldu? "
" Gül ben birini çok seviyorum. Canımı istese veririm. Ailem istese yapmayacağım şeyleri o istese yaparım. Öyle böyle değil çok seviyorum. Sürekli onu görmek istiyorum, yanımda olsun istiyorum, sarılmak istiyorum. Beni anlıyorsun değil mi? "
" bu duyguları ben de hissettim. O yüzden seni anlıyorum. "
Yastığımdan notu çıkarıp ona uzatırken resmen ellerim titriyordu. Nasıl ondan böyle bir şey isterim diye düşünmüştüm fakat son umudum buydu. Gül'e uzattığımda bana anlamsızca bakıyordu.
" şimdi asıl olaya geliyorum. Sonunda benden nefrette etsen bu notu ona vermeni istiyorum. "
" ne yazıyor bunda ?"
" dur onu da anlatırım. "
" anlat o zaman Nilüfer, korkuyorum. "
" Gül bu anlattığım duyguları bir kıza hissediyorum ve biz onunla bir süredir görüşüyoruz. "
Gül donup kalmıştı. Tahmin ettiğim buydu ama korktuğum şeyin olmasını istemiyordum, yine de içimden bir ses çoktan senden nefret etti ve ailene anlatıcak diyordu, sonra Gül ne olursa olsun aileme söylemez, sanki onları tanımıyor mu derdim.
" Gül biliyorum biraz saçma geliyor fakat beni anlaman lazım. Bil ki senden başka güvenecek birim yok. Çok çaresizim ve ona ulaşmam lazım. Durumumu görüyorsun. Eğer yapmak istemezsen sana asla darılmam fakat sır olarak tutmanı istiyorum. "
O gün yatakta korkudan titreyerek ve ağlayarak kendimi açıklamaya çalışmıştım. Beni anlamasını istiyordum fakat böyle bir durumu hangi dinine düşkün insan anlardı ki?
" Nilüfer sen neler diyorsun? "
Diyorum ya beklediğim tepki buydu fakat ağlamaya başlamıştım. Dizlerimi kendime çekmiş, odada tekmişim gibi ağlıyordum. Hoş tek ve yapayalnız değil miydim bu odada, bu evde? Öyleydim ya. Kimse noldu demiyor, aksine ses yaptığım için kızıyorlardı. Ergenlik diyorlardı fakat kimse ergenlik çağında bir kızı niye odasına kapatıp, özgürlüğüne engel oluyoruz demiyordu. Bu kızın özgürlüğünü, sırf karşı cinsiyet olduğu için bir başkası yaşıyor fakat kimse de noluyor demiyordu. Beni tek anlayan insan Gül'dü. Belki de benim için korktu, belki de benim için çenesini tutmak istediği için cevap veremiyordu.
" Gül çok özür dilerim. Arkadaşlığımızı bitirmek istersen seni anlarım ama lütfen o kadar yılın hatırına son bir iyilik yap. Bu notu ona götür. Çok kötü hissediyorum. Bu odaya kapatılmaktan değil de onu görememekten mahvoldum. "
Gül bir cevap vermeden odadan çıkmıştı. Elimde notla yatağın kenarında ağlıyordum. Bana değer veren kişilerden uzaklaşıyordum fakat bu isteğimle olmuyordu. Beklediğim bu tepkiydi fakat bağırsa daha az üzülürdüm. Beni umursamadan gitmişti. Yine de onu asla suçlamadım. Normal olan buydu, anormal olansa benim yaptıklarımdı. Gül dinine düşkün bir kızdı, ondan aksini beklemek saçma olurdu. En azından benim için günahkar olmadı. Artık sen hariç kimsem yoktu Maria'm. Zaten seni de göremiyordum. İyice şu aptal odada tıkılıp kalmıştım. Kimse hatasını anlamıyordu. Olan yine bize oluyordu. Küçücük sorunun ucu bile, bizim bu gençlik sevdamıza patlıyor ya, yazıklar olsun böyle insanlara.

Maria'm (GXG)Where stories live. Discover now