9 0 0
                                    

Sevgili Maria'm kiraz yanaklım,
Biliyor musun Maria, o kızı çok iyi anlamıştım. Sen ölmemiştin fakat gidişin aşkımıza ızdırap olmuştu. Aşklar ve getirdiği ızdıraplar. Sırf sevgi için o ızdıraplara boyun eğilir mi ya da sevgi için ızdıraplar göz ardı mı edilir?
Bu yaştan sonra bitmiş, yarım kalmış her şeyi sorgular olmuştum. Sanki aşkı anlasam elime ne geçicekti? Bu saatten sonra hayatıma sevgi katacak değildim ya. Ha bir çiçeğe sevgi göstermişim, ha birine değer vermişim. Benim için aynıydı. Gençken sevmek, sevilmek çok farklıydı. Hayatımın bir parçası değil, direkt hayatımdı. Bir kere sevgiyle tanıştıktan sonra sevgi olmadan yapamazmışım gibi hissetmiştim fakat büyüyoruz, yaşıyoruz, kötü tecrübeler ediniyoruz ve sonucunda anlıyoruz. Sevgi sadece hayatımızda bir kısım, hep olucak fakat hayatımız bundan ibaret olmayacak. Hatalar yapıcaz fakat yine biz sevicez, çünkü hissetmek budur. Bittikçe sabırsızca yenisini yaşamak istiyor olucaz çünkü bu duygular bize farklı hissettirecek, anlam veremediğimiz o iyi, kötü tüm duyguları tadıcaz. Her kişi de eskisini arıcaz ve bulamadığımızı fark edicez.

Hilal o günden sonra benimle kalmaya başlamıştı. Abim yüzünden ailesini sildiği için gidecek başka yeri yoktu. Aslında onu sevmiştim, bana bir sürü yeni şey öğretmişti. Onun yüzünden yanına gelememiştim ve bunu sana nasıl açıklayacağımı bilmiyordum.
Yanlış anlaşılmadan korkuyordum, zaten neyden korktuysam yaşıyordum.
Hilal neredeyse benimle beraber bir ay yaşamıştı. O bir ayda sadece yanına bir kere gelmiştim. Hayatımın düşündüğünden daha karmaşık olduğunu lakin en yakın zamanda cesaretimi toplayıp sana anlatacağımı söylemiştim. Korkmuştun fakat bana zaman vermiştin, belkide sormaya cesaretin yoktu.
Hayatın bana dair planları varken, ben yalanlarımı gizlerim sanmıştım. Ellerini daha fazla tutarım sanmıştım.
O gün Hilal ile dışarı çıkmıştık. Ailesine yazdığı mektubu postaya götürmeye gitmiştik. Benimle kaldığı zamandan mutlu olduğunu fakat rahatsızlık verdiğini düşünmüştü, bu yüzden ailesine yazmaya çalışıcaktı. Yazması için cesaretlendirmiştim, yanımda kalması sıkıntı değildi ama hem seni göremiyordum, hem de Bedri gelirse diye aklım gidiyordu. Mektubu bıraktıktan sonra eve dönmüştük. Evin önündeydin, öğrenmiştin. Girişteki merdivenlere çökmüş, ağlıyordun. Birden kafanı çevirince bizi görmüştün. Hilal koluma girmiş, bir şeyler anlatıyordu. Yanına gelmiştim, bir an önce ellerini tutup, her şeyi anlatmak istemiştim. Hep hatalı davranıyordum, niçin bu kadar aptaldım? Ellerini tutmuştum, ellerini çekmiştin.
" Maria gücenme nolursun. Sa- "
" sizi gördüm, evden çıkarken gülüyordunuz. Bu evden çıktınız, senin evin burası değil ki. "
Ne diyebilirim, bilmiyordum.
" doğru evliymişsin, evin artık burası. "
" bunu sana kim söyledi? "
" ne önemi var, bunu bana neden söylemedin? "
" söylicektim ama "
" bu kız kim, onu daha mı çok beğendin? "
" Maria nasıl böyle şeyler söylersin? Akşam dükkana gelirim, yine sabahlarız ve her şeyi anlatırım, olur mu? "
" Sırf seviyorum diye bana bunları yapmaya ne hakkın var? "
O an hareket edememiştim, yine olur demeni bekliyordum fakat haklıydın. Büyümüştün ve aynı olgunluğu benden de bekliyordun, ben yapamıyordum. Sürekli hatalar yapmaktan, tam kavuştum derken gelen sıkıntılardan, seni kendimden resmen bilerek uzaklaştırmaktan çok yorulmuştum. İlişkiler bana göre değildi, benim gibiler sadece uzaktan sevmeliydi. Hatalar yapıyoruz çünkü yaşıyoruz cümlesinde teselli bulmayı bırakmalıydım. Hatalar yapıyoruz çünkü aptalız demeliydim. Çünkü bazı hatalar, sonuçlarını bile bile yapılır. Sonuç kişiyi tatmin edebilir fakat karşı tarafta bir hasar bırakır. Belki güven sorunları, belki hislerinin azalması, belki inancı, belki karnında hissettiği o ağrının artık acılaşması gibi.
Günler geçmişti, Hilal'in ailesel olayları ile ilgilenmiştim ve sonunda babası gelecekti, kızıyla konuşmak istiyormuş. Yanına gelememiştim fakat bir yanım sana zaman vermek belki iyi gelmiştir diyor, bir yanımda bu kadar zaman gönlünü almayıp küs bırakmak mantıklı mı diyor, iç sesim susmuyor ve ben iç sesimle sürekli tartışıyorum. Hilal'in babası gelince odaya gitmişlerdi. Onlar konuşurken ben dışarı çıkmıştım, öylece yürümüştüm. Dükkanın önüne gelmiştim ama sadece içeri bakabilmiştim. İçeri girecek cesaretim yoktu, adım atsam düşerdim o derece vücudum korkuyordu. Seni görmüştüm, sana bakmıştım, sen de bulduğum benliğime bakmıştım ve gerilemiştim. Rahatsız etmek değildi amacım sadece adımlarım beni buraya getirmişti. Aileme gidebilirdim, markete gidebilirdim, bir parka veya herhangi bir kafeye fakat hayır dalgın dalgın yürürken buraya gelmiştim. Annen beni fark edip el sallamıştı, bu yüzden sende bana bakmıştın. Annen içeri davet etmişti ama çekiniyordum.
" Maria'yla bir şey konuşmak istemiştim, gelebilir mi? "
Annen seninle konuşmaya başlamıştı, her seferinde daha sinirli gözüken yüzüne bakmıştım. Annen yanıma gelmişti.
" şuan müsait değil ama akşam müsaitse gelsin dedi. "
" peki teşekkür ederim. "
Son bir kez sana bakmıştım. Yüzüme bakmıyordun, gözlerini kaçırıyordun. Parka gitmiştim, eve gidesim yoktu. Akşamı düşünüyordum, seni düşünüyordum ve derin derin bizi düşünüyordum. Bir sonumuz olur muydu diyordum. Bana dair umudunu hiç yitirmemiştin. Beni hep saygı ve sevgiyle bekledin fakat ben seni hep hayal kırıklığına uğratmıştım. Sanki biz imkansız değilmişiz gibi, bizden bir aile olsun istiyordum. Bir ev biz, şans ve çocuğumuz ama bu bizim bir arada olmamızdan daha imkansızdı. Kaderin önümüze engel koymamasından daha da imkansızdı. İnsanların bizi kabul etmesi kadar imkansızdı.
Biraz daha o parkta oturup, kalkmıştım. Oturdukça hayal kuruyordum, imkansız hayaller beni mutlu etmiyordu, çaresiz hissettiriyordu.
Eve gittiğimde kimse yoktu. Salondaki masada bir not vardı.

Nilüfer her şey için teşekkür ederim. Aileme olan umudumu kazanmama sebep oldun. Abinin yokluğunu hala silmiş değilim fakat desteğinle daha iyi hissettim. Aileminde sana çok minnet duyduğunu bilmeni isterim ve tekrardan her şey için teşekkür ederim.  Sevgilerle Hilal.

Notu anı kutuma ekleyip kapatmıştım. İnsanlar gelip gidiyordu, bir benim yalnızlığım bitmiyordu. Hilal ailesinin yanına, ona destek olanlarla dolu sıcak yuvasına dönmüştü, ben ise harabe yalnızlığıma adapte olmaya dönmüştüm. Bir sen vardın beni ben gibi hissettiren, senden de uzaklaşmıştım.
Akşam olmuştu, heyecanlanmıştım. Saçımı yapmıştım, takı takmıştım ama ne giysem karar veremiyordum. Kapı çalınmıştı ama çok şiddetli vuruyordu. Aklıma bir tek sen gelmiştin ama buraya gelmen saçma olurdu. Kapıyı hızla açtım. Bedri'nin annesiydi.
" Nilüfer koş Emin babana bir şey oldu."
Üstümdeki pijamalarla gitmiştim. Emin baba yerde kıvranıyordu. Ben onun yanında durup yardım etmeye çalışırken Bedri'nin annesi birinden yardım istemeye gitmişti. Eskiden biri hasta olunca, hangi komşuda araba varsa hastaneye götürürdü. Emin babayı yerden kaldırıp sandalyeye oturtmuştum, elimi tutmuştu.
" Nilüfer beni dinle. "
Sesi hırıltılı ve zor bela çıkıyordu. Konuşmaya zorlansada içinde kalmaması için kendini zorluyordu.
" buyur Emin baba. "
" bak kızım senden belki de son isteğimdir, gider ayak bir şeyler istiyorum diye kızma nolursun. Bana bir şey olursa onların yanında ol, tek aklı başında davranan sensin. Annen biraz mızmızdır ama seni sever, öyle davrandığına kanma emi. Deli Bedri'de soğuktur ama içini bir bilsen melek gibidir, her şeyi içinde yaşamaya çalışır lakin seni çok sayıp, sever. Onlara sahip çık olur mu? Hakkını da helal et kızım nolursun, abini hiç bu işlere bulaştırmamalıydım. Ben senin çok ahını aldım, içimi biliyorsun ya hep üzüldüm, hep vicdan azabı çektim. " 
" aman Emin baba o nasıl laf, hakkım varsa helali hoş olsun. Hem ne o öyle ölücekmişsin gibi sözler, tövbe de nolursun. Şimdi hastaneye gideriz, bir şeyin kalmaz. Ben seni bilirim, inan hiç kırılmadım. "
" yaş geldi Nilüfer'im artık hissediyorum zamanım kalmadı. O yüzden söyle de içim rahat olsun. Bedri'ye de anneme de iyi bakıcam, onlar bana emanet de. "
" hiç korkun olmasın, sen demesen de onlar bana emanetti. İkisinide sayar severim, içlerini de bilirim, o yüzden darılmam. "
" hay çok yaşa emi melek gelinim benim. "
Emin babayı hastaneye götürmüşlerdi. Ben de onlarla hastaneye gitmiştim. Melek anne ve ben hastanede kalmıştık. Hemşireden bir kağıt isteyip Bedri'ye mektup yazmıştım.

Sevgili Bedri,
Dün acil bir rahatsızlık yüzünden Emin babayı hastaneye getirdik. Doktorlar durumunun ağır olduğunu ve bir süre hastanede kalmasını söylüyor. Kusura bakma bu söyliceklerim için lakin ölüm var kalım var. Emin babada seni çok sordu, gelmek istersin diye düşünüp yazdım.
Sevgilerle N*

İsim yazmak istememiştim. Hastane ismini ve adresini yazdıktan sonra mektubu sabah olunca götürmek üzere komidine koymuştum.

Maria'm (GXG)Where stories live. Discover now