Bölüm 3: atkılar ve yanıklar

17.7K 898 58
                                    

Üçüncü bölümle karşınızdayım! Keyifli okumalar!

⚡️

Bana tuhaf bir şekilde bakan adam gittikten sonra saatler de akıp gitmişti. Kapanış saatine sadece iki saat kalmıştı ve benim bacaklarım artık gerçekten acımaya başlamıştı.

Gözlerim tekrar ileride oturan öğrencilere değdiğinde yutkunmadan edemedim. En çokta kafeye gelen öğrencileri görmek canımı acıtıyordu.

Bende okula gitmek istiyordum ama gidemiyordum. Para lazımdı, çünkü ödemem gereken faturalar ve borçlar vardı. Para lazımdı, çünkü kendimi geçindirmem gerekiyordu.

Hayat adil değildi ama alışmıştım artık.

Yine de ileride oturan grubu görünce kıskanmadan edemiyordum. Düşüneceğim tek şey hocalar ve derslerim olsun istiyordum sadece.

On yedi yaşındaydım ve boyumdan büyük işlere bulanmıştım. Okula gitmiyor, bir kafede çalışıyor ve kendime bakmaya çalışıyordum.

Hayatımı sorgularken o çok geçmesini istediğim iki saat da geçmişti. Kafeyi kapattığımızda dışarı çıktık.

Betül çantasından arabasının anahtarını çıkardı ve önümü kapatmaya çalışan bana baktı. "Seni eve bırakayım, saat geç oldu. Tek gitme şimdi."

"Gerek yok." Başımı iki yana salladım ve montumla olan savaşımı sonlandırdım. "Ben kendim giderim."

Betül emin olamayarak karanlık sokağa baktı. "Akşam saati tek başına yürüyecek olman hoşuma gitmiyor Yağmur."

Nerede yaşadığımı bilmesini ve daha fazla diretmesini istemediğim için sert bir sesle konuştum. "Benim gidiyor. O yüzden hava daha fazla kararmadan oyalama beni."

Bu tavrıma sinir olduğunu değişen nefes alış verişinden anlamıştım. Yine de tam arkamı döneceğim sırada atkısını boynundan aldı ve etrafıma sardı. "Bari bunu kabul et. Hava soğuk."

Elimle atkının yumuşak kumaşına dokundum ve şaşkınlıkla mırıldandım. "Teşekkürler."

Elimde olsa atkısını ona geri verirdim ama gerçekten donuyordum. Her sabah soğuktan donmuş bir şekilde uyanmak istemiyordum. Belki bu kalın atkıyı bir gün bile olsa kullanabilirdim.

"Önemli değil. Yarın görüşürüz." Dedikten sonra arkasını döndü ve arabasına binip gözden kayboldu.

Arabanın bıraktığı boşluğa baktım ve iç çektim. Ona soğuk davranmama rağmen yine de bana atkısını vermişti. Hatta beni eve bırakmayı bile teklif etmişti.

Omuzlarımdaki atkıya sıkı sıkı sarıldım ve yürümeye başladım. Karanlık sokaktan kurtulmak için hızla yürüyor ama eve gitmek de istemiyordum.

Uzun bir işin gününün ardından eve mutlulukla gidememem acıtıyordu.

Koşar adımlarla eve vardığımda direkt odama girmiştim. Kerim evde olmadığı için biraz daha rahattım, ama her an diken üstündeydim.

Küçük lavaboda ellerimi yıkadıktan sonra üzerimi değiştirdim ve kendimi yatağımın üzerine bıraktım. Yorganın altına girdim ve Betül'ün verdiği atkıya sarındım.

Tam uykuya dalacağım vakit dış kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Böylelikle Kerim'in gelmiş olduğunu anlamam uzun sürmedi. Ayak sesleri yakınlaşmaya başladığında yorganıma daha da sarındım ve içeriden gelen sesleri takmamaya çalışarak gözlerimi yumdum.

Odamın kapısı birden açıldığında gözlerim kocaman açıldı. Evde yok diye kapıyı kilitlemeyi unutmuştum!

"Yemek neden hazır değil!" Hızlı adımlarla yanıma vardı ve yataktan çıkmama izin vermeyip saçlarıma asıldı. "Sana demedim mi bu yemek her gün hazır olacak diye!"

Yalnızlığımı alamaz Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz