Bölüm 43: dertleşmeler ve birbirini anlamalar

4.8K 356 13
                                    

Kapı birden açıldığında ve ben yüzümdeki ifadeyi silmeye çalıştığımda başarılı olamadım. Yalın odanın girişinde bana bakıyor ve neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Odadan çıkan kişi Doğu muydu?" Sesinde sadece merak vardı.

Fazla bir şey belli etmemeye çalışarak başımı salladım. "Evet."

Odaya girdi ve kapıyı arkasından kapattı. Yanıma oturdu ve kaşlarını kaldırarak konuştu. "Ve senin yanakların kızarık. Üstelik ellerini de nereye koyacağını bilemiyorsun."

Ellerimi saçlarımdan geçirdim ve gözlerimi kaçırdım. Ne konuşmak ne de konuşmamak istiyordum. Ne yapacağımı şaşırmıştım.

Yatağa uzandı ve benim de uzanmam için eliyle yanındaki küçük boşluğa vurdu. "Bir şeyler anlatmak zorunda değilsin. Sadece uyuyalım."

Yanındaki boşluğu doldurup uzandığımda başını omuzuma koydu ve belime sarıldı. Uzanıp yanağımdan hafifçe öptü ve başını yerine yerleştirdi.

Elimi kolunun üzerine koydum ve içimden gelerek konuştum. "Uyandıktan sonra anlatmak istiyorum."

Başını salladı ve gözlerini duvara dikti. Saat henüz uyumak için erken olduğu için uyumayacaktı. Kollarını sıkılaştırdığında yorgunlukla gözlerimi yumdum ve Yalın'ın hissettirdiği güvenle uyumaya çalıştım.

⚡️

Gözlerimi araladığımda Yalın'ın yan dönmüş bir şekilde beni izlediğini fark ettim. Ellerini yanağının altında birleştirmişti ve gözleri kırmızıydı.

Cevabını bildiğim halde sormadan edemedim. "Ağladın mı?"

Yutkunduktan sonra sonra başını salladı ve sorumu cevapladı. "Ağladım."

Kollarımı açtığımda beklemeden bana sarıldı. Kollarını belime doladı ve başını omuzuma gömdü. Çok geçmeden omuzları sarsılmaya başladığında kalbimin paramparça olduğunu hissettim.

Tutuşunu sıkılaştırdığında aynı anda omuzum da ıslanmaya başlamıştı. Hıçkırdıktan sonra acı içinde konuştu "Dayanamıyorum."

Ellerimi saçlarından geçirdim ve sevmeye başladım. Bunu rahatlasın diye yapmıştım ama omuzları sarsılmaya devam ediyordu.

"Her şey çok fazla geliyor artık, Yağmur. Size belli etmemeye çalışıyorum ama çok kötü hissediyorum. Annem öldü ve o adam dışarılarda bir yerde. Senelerdir bulunamadı ama o bizim her hareketimizi takip ediyor. Ya seni de bizden alsaydı?"

Bunu düşünmek bile istemiyordum. Zaten bir kere koparılmıştım ailemden. Bunu bir daha yaşamak istemiyordum. Bizi sadece rahat bırakmasını istiyordum.

Bir süre sonra benden ayrıldığında burnunu çekti ve gözyaşlarını silmeye başladı. "Özür dilerim. Seni de üzüyorum."

Ellerini yüzünden çektim ve yaşlarını kendim sildim. "Asıl hissettiklerini benimle paylaşmasaydın üzülürdüm. Rutkay abimin de dediği gibi; birbirimizi iyileştireceğiz."

Başını iki yana salladığında ellerim de yüzünden düşmüştü. "O adam bulunana kadar iyileşemeyeceğim."

Bu söylediğine bir şey diyemedim. Katil bulunana kadar kimse iyi olamayacaktı, ama yine de deneyebilirdik.

Konuyu değiştirmek için yataktan kalktım ve banyo kapısının önünde durdum. "Neler olduğunu anlatayım. Çok bile sabrettiler."

Beni onayladığında banyoya girdim ve yüzümü yıkadım. Üzerimi değiştirmeyerek sadece saçlarımı taradım ve odamdan çıktım. Yalın peşimden gelmemeyi tercih etmişti.

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now