Bölüm 20: fotoğraflar ve geçmişler

10.7K 637 30
                                    

Keyifli okumalar!

⚡️

Beden eğitiminden sonra iki saat kimya çekmek biraz yormuştu beni. Ders işlemeyi seviyordum ama basketboldan sonra ağır gelmişti.

Okuldan sonra soru çözmüştüm ve akşam yemeği yemiştik. Bu sefer bir farklılık yaparak konuşmalara katılmıştım. Onlara alıştığım için daha rahat hissetmiştim.

Yemekten sonra tekrar odama çıkmış ve soru çözmeye devam etmiştim. Beni ayrı bir mutlu ediyordu.

Kapım çalındığında kalemimi masaya bıraktım ve gelen kişinin girmesi için bir komut verdim. Asaf bey kapının önünde belirdiğinde sandalyemde ona doğru döndüm.

"Yamaç CD dolabını toplarken eski albümlere rastladı. Senin de görmek isteyeceğini düşündük. Gelmek ister misin kızım?"

Çocukluklarını çok merak ediyordum. Onlarla beraber büyümediğim için dolayısıyla nasıl göründüklerini bilmiyordum. Belki gerçek annemi de fotoğraflardan görebilirdim.

Başımı sallayarak ayağa kalktığımda bana gülümsedi. Beraber salona indik ve koltuğa oturduk. Bir yanımda o otururken diğer yanımda Yamaç abi vardı. Rutkay ve Yalın yan yana otururken Onur da tek başına oturuyordu.

Yamaç masanın üzerinde duran beş albümden bir tanesini aldı ve önümüze çekti. Albümün ilk sayfasını açtığında diğer koltukta oturanlar fotoğrafları daha iyi görebilmek için bize yaklaşmışlardı.

İlk sayfada bir tane fotoğraf vardı. Erkek bir bebekti ve siyah saçları ile kahverengi gözleri vardı. Bu bebeğin Rutkay olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

"Rutkay abim." Yamaç abi sayfayı çevirdiğinde başka bir bebeğe denk geldik. "Bu da Onur abim."

Dediği gibi Onur'la tıpatıp aynıydı. Kahverengi saçları ve gözleri vardı. Yüzünü buruşturmuştu ve bu onun huysuz görünmesine neden olmuştu.

Onur'a baktım ve ağzımı tutamadım. "Hiç değişmemişsin. Yine aynı huysuzlukla bakıyorsun."

Onunla konuşmamı beklemiyor olacaktı ki şaşırmıştı. Dediğim şeyi idrak ettiğindeyse gözlerini devirmişti.

Diğer sayfada tahmin ettiğim üzere Yamaç abim vardı. Bebeğin dağınık siyah saçları ve parlak yeşil gözleri vardı. Aynı bu sabahki haline benziyordu.

"Bu sensin." Dedim çenemle onu işaret ederek.

Bana gururla baktı. "Nasıl da tanıyor beni."

Sayfayı çevirdiğinde sona kalan bebek Yalın'dı. Kronolojik bir şekilde, büyükten küçüğe, sıralanmışlardı.

"Bebekken saçların daha açıkmış." Yalın'ın saçları şimdi kahverengiyken, bebekken daha bir açıktı.

"Evet." Dedi kendi bebekliğine gülümseyerek.

Yamaç abim derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini bana çevirdi. "Annemizi görmek ister misin?"

Uzun zamandır görmek istiyordum zaten. Sadece sormaya cesaret edememiştim. O yüzden başımı salladım. "İsterim."

Yamaç abim birkaç sayfa çevirdikten sonra durdu ve albümü bana yaklaştırdı. Odadaki hava bariz bir şekilde değiştiğinde yutkunmadan edemedim ve fotoğrafa daha çok eğildim.

Upuzun siyah saçları vardı. Gözleri benim gözlerimin aksine yeşildi ama maviye çalan bir yanı vardı. Bakışlarında bir sertlik vardı ama aynı zamanda yumuşak bakmayı başarmıştı.

Dedikleri gibi anneme benziyordum.

Ona direkt anne diye seslenmek istemiştim çünkü fotoğrafını gördükten sonra kalbim farklı bir şekilde çarpmaya başlamıştı. Kendimi evimde hissetmiştim.

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now