Bölüm 41: çalışmalar ve arkadaşlar

5.8K 418 53
                                    

Neredeyse 2000 kelimelik bir bölüm. Hayrını görün.

Nasıl da kafiyeli konuştum ama.
Hadi sizde bölümü okumaya.

⚡️

Aradan birkaç gün geçtiğinde ve hafta sonu gelip çattığında derin bir nefes alabilmiştim. Okula gitmeyi çok seviyordum ama dersleri kaçırdığımız için her şeyi gözden geçirmem gerekmişti. Bu süreçte Yalın uzaklaştırma aldığı için ben onun notlarını çıkarmıştım.

Şimdiyse kafeye gitmek için hazırlanıyordum. Bunu sorduğum gün tatsızlık çıkmıştı ama babam zor da olsa kabul etmişti. Hem bu kazandığım paraları ihtiyacı olanlara bağışlayacaktım.

Üzerime siyah bir pantolon ve siyah bir tişört geçirdim. Dolapta bulduğum bu tişört kollarımdaki yaraları kapatmaya yetmiyordu ama bu beni tuhaf bir şekilde pekte rahatsız etmiyordu. Yaralarım benden bir parçaydı ve sonsuza kadar onları gizleyerek yaşayamazdım.

Çantamı alarak aşağıya indim ve kahvaltı yapan ailemle karşılaştım. Çantamı omuzuma taktım ve masanın yanında durarak gülümsedim. "Günaydın."

"Günaydın." Dediler aynı anda tabaklarından başlarını kaldırarak.

Yamaç abime baktım ve durduğum yerde ileri geri hareket ettim. "Kahvaltı yapacak zamanım yok. Şimdi çıkabilir miyiz Yamaç abi?"

"Çıkalım." Başını salladıktan sonra peçeteyle dudaklarını temizledi ve ayağa kalktı.

Babam sıkıntıyla derin bir nefes aldı. "Hiç içime sinmiyor kızım."

Yalın tabağındaki zeytinle oynarken mırıldanarak konuştu. "Peşine zaten beş tane adam takacaksın baba. Çok istiyorsa çalışsın."

"Hadi gidelim." Dedi Yamaç abim Yalın'ın dediklerini umursamadan koluma dokunarak.

Rutkay abim oturduğu yerden göz kırptı. "Kendini çok yorma."

"İyi işler." Dedi Onur abim beni destekleyerek.

"Teşekkürler." Arkamızı döndük ve koridora girdik. Yamaç abimin hazırlanmasını izledikten sonra evden çıktık ve arabaya bindik.

Arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. "Üstüne gelmek istemiyorum ama gerçekten çalışmak zorunda değilsin Yağmur. Yeteri kadar çalıştın zaten."

"Çalışmak istiyorum." Dedim kararlı bir şekilde.

Sıkıntıyla nefes aldı ama bunu belli etmemeye çalıştı. "Sen bilirsin."

O adam hala dışarıda dolanırken çalışmamı istemiyorlardı. Bunu anlıyordum ama yalnız olmayacaktım ki. Kafe müşterilerle doluydu ve kaç tane çalışan vardı. Üstelik babamın işe aldığı adamlar da masalara oturacak ve beni izleyeceklerdi. Yamaç abim benimle birlikte çalışmak istediğini söylediğinde onu kesin bir dille reddetmiştim. Evde kalıp ders çalışmasını söylemiştim ama istememişti. O da bu yüzden bir müşteri olarak gelecekti ve arkadaşlarını da çağırmıştı. Bu arkadaşların arasında Doğu da vardı.

Bugün Doğu'yla konuşmayı düşünüyordum. Aramızda bir şey olamayacağını söyleyecektim. Bunca olanların arasında bu yanlış geliyordu. Beni bekleyeceğini söylemişti ama ben boşuna umutlanmasını istemiyordum.

Abim arabayı durdurduğunda kafeye vardığımızı anladım. İkimiz de kemerlerimizi çözüp arabadan indik ve kafeye girdik.

Kasanın arkasında duran Jale bizi gördüğünde şaştı kaldı. Yanımda yürüyen abimi gördüğündeyse bu şaşkınlık arttı. Yanına vardığımızda yüz ifadesini düzeltmeyerek konuştu. "Sizi burada görmeyi beklemiyordum. Etrafta konuşulanlar doğruymuş."

Yalnızlığımı alamaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin