Bölüm 62: kabullenişler ve sıkı sıkı sarılmalar

2.7K 262 12
                                    

Sabah erkenden kalkmış ve Doğu'yu görmeye gitmek için hazırlanmıştım. Hafta sonu olduğu için okul yoktu, o yüzden rahattım.

Doğu'nun taburcu olmasının arasından bir hafta geçmişti. Bu bir hafta içinde yüzünü görmemiştim. İlk başta mesajlar atmıştım ama bana cevap vermemişti. Bende onu zorlamamaya çalışmıştım.

Yalın bu süreç içinde okula gitmemişti. Evde kalıp kafasını dağıtmaya çalışmıştı. Doğu'ya söylediklerinden ötürü pişmandı ama hala yediremiyordu olanları.

Olanları kimse anlamlandıramıyordu. Cahit amca birden başka bir adama dönüşmüştü sanki. Ona artık amca demek bile tuhaf geliyordu. Her şeyin arkasında olan kişi oydu. Her şeyi yapan, beni ailemden ayıran ve annemi öldüren oydu.

Bunca yıl nefretini içine gömmüştü ve hiçbir şey belli etmemişti. O çok güler yüzlü bir adamdı. Babama sabah akşam yardım ederdi bir şeyleri çözmek için.

Ama hepsi bir yalandan ibaretti.

Evini aramışlardı ve deliller bulunmuştu. Babam çok fazla şey anlatmamıştı ama onun yaptığı apaçık ortadaydı. Zaten kendi ağzıyla da itiraf etmişti. Bu süreç içerisinde Doğu ve benden de ifadelerimiz alınmıştı ve dava kapatılmıştı.

Derin bir nefes verdiğimde omuzlarım çöktü. Her şeyin sona ermesini istemiştim ama böyle olacağını asla tahmin etmemiştim. O adamın Cahit amca olacağını asla düşünmezdim.

Aklıma Doğu geldiğinde üzerime bir hüzün çöktü. Alihan abinin yanına taşınmıştı. Annesi onu bebekken terk etmişti, babası da intahar etmişti. Ne hissettiğini anlayamazdım bile.

Kapım çalınmadan açıldığında içeri Onur abim girdi. Yanıma adımlayıp yatağa oturdu ve benim yaptığım gibi gözlerini izlediğim duvara çevirdi. "Ne düşünüyorsun?"

"Her şeyi." Dedim omuz silkerek.

"O her şey düzelecek. Merak etme."

"Düzelecek." Dedim başımı sallayıp onu onaylayarak.

"Babamla mı gideceksiniz?"

"Evet. Yalın'a da soracağım gelmek istiyor mu diye. Pişman olmuştu dediklerinden ötürü. Belki özür dilemek ister."

Dizlerine vurduktan sonra ayağa kalktı ve kapıya doğru adımladı. "Sana sandviç hazırladım. Yalın'la konuştuktan sonra aşağıya gel de ye. Aç aç gitme."

"Teşekkürler." Dedim hafifçe gülümseyerek.

Bana göz kırptıktan sonra odamdan çıktı ama kapıyı arkasından kapatmadı. Zaten Yalın'ı çağıracağım için sorun yoktu.

Biraz daha yatağımda öylece oturduktan sonra ayaklandım ve çantamı elime aldım. Odamdan çıktım ve Yalın'ın odasının önünde durdum. Derin bir nefes verdikten sonra kapıyı çaldım ve bir yanıt beklemeden içeri girdim.

Yalın yatağında yatıyor ve kitap okuyordu. Onu hiç kitap okuyarak görmediğim için şaşırmıştım. Kafasını dağıtmak için bu yöntemi bulmuştu sanırım.

Birkaç adımda yatağına vardım ve yanına oturdum. Başımı omuzuna koydum ve kollarımı beline sardım. Yalın kendini odasına kapattığı için ona bu bir hafta boyunca bu şekilde sarılamamıştım. Doğu'ya dediklerinden ötürü ona çok kızmıştım ve günlerce konuşmamıştım. O yüzden onu bir tık özlemiştim.

Kitabını kapatarak komidinin üzerine koydu ve o da bana sarıldı. Saçlarımdan öptü ve başını başıma yasladı.

Fazla uzatmak istemediğim için dudaklarımı araladım ve mırıldanarak sordum. "Bugün Doğu'yu görmeye gideceğiz. Sende gelmek ister misin?"

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now