Bölüm 56: barışmalar ve yüzleşmeler

3.6K 343 24
                                    

Yamaç abimin bana dedikleri dakikalardır aklımdan çıkmıyordu. Onu çok sevdiğim için bu kadar çok acıtıyordu. Bilerek demediğini biliyordum ama böyle bir şey söyleyebilmesi bile yeterdi berbat hissetmeme. O da biliyordu çünkü neler yaşadığımı. Yaralarımı ve korkularımı görmüştü. Ama yine de diline söz geçirememişti.

Gözümden bir damla yaş şakağımdan yuvarlanıp yastığıma düştü. Ağlamamaya ve güçlü durmaya çalışsam da başaramıyordum. Kalbim çok kırılmıştı.

Odamın kapısı çalınmadan sessiz bir şekilde açıldığında kimin geldiğini biliyordum. Duraksayan adımlardan bu kişinin Yamaç abim olduğunu anlamıştım.

Adımlar yakından duyulmaya başladığında gözlerimi yumdum ve uyuyor taklidi yaptım. Buna muhtemelen inanmayacaktı ama denemekten bir zarar gelmezdi.

Yatağın kenarı çöktü ve düşündüklerimi hissetmiş gibi konuştu. "Uyumadığını biliyordum."

Yüzümü düz tutmaya çalıştım ve aynı düz sesimle cevap verdim. "Uyuyorum."

Titrek bir nefes aldıktan sonra elini başıma yerleştirdi ve saçlarımı sevmeye başladı. "Anlık bir sinirle öyle söyledim. Çok özür dilerim Yağmur. Öyle demek istemedim."

"O zaman niye öyle bir şey dedin ki." Dedim titremesine engel olamadığım sesimle.

"Ağzımdan kaçtı." Dedi pişmanlıkla fısıldayarak.

Gözlerimi araladım ve ona yaşlarla dolmuş gözlerle baktım. "Çok kırıldım abi."

Gözlerindeki pişmanlık gitmedi ama yanına farklı bir kırgınlık eklendi. "Bende kırıldım."

"Sen beni sözlerinle kırdın." Dedim direterek.

Derin bir nefes verdi ve elini saçlarımda gezdirmeyi bırakmadı. "Beni de anlamaya çalış Yağmur. Doğu benim çocukluk arkadaşım, en yakın arkadaşım. Kız kardeşimi seviyor olmasını yanlış buldum. Üstelik bunu dürüstçe bana söylememesine çok kırıldım."

Doğu'yu koruma dürtüsüyle gerçekleri söyledim. "Ben istemedim söylemek. Her şey daha çok yeniydi ve alışmak istedim."

"Bunu kabul etmek çok zor. Anlıyor musun? Bir yanda en yakın arkadaşım, diğer yandan de kız kardeşim." Dedi kendisi de dediklerine inanamayarak.

"Benden hoşlandığını söylediğinde onu geçiştirdim. Sizinle daha çok vakit geçirmek istiyordum. Başımızda onca dert varken bir sevgili istemiyordum. Üstelik senin arkadaşın diye de kabul etmiyordum."

Gözlerindeki sinir dinmişti ama yine de sesinde saklamaya çalıştığı bir sertlik vardı. "Ne değişti sonra."

Yüz ifadesini daha iyi görebilmek için doğruldum ve bağdaş kurarak sırtımı yatak başlığına yasladım. "Ondan gerçekten de hoşlandığımı fark ettim. Hatta onu sevdiğimi. Bir kez de olsa kendime ve ona bir şans vermek istedim. Sadece mutlu olmak istedim."

Başını salladı ve gülümsemeye çalıştı. Ama gülümsemesinde bir eğrelti vardı. "Sen mutluysan bende mutlu olurum. Sadece buna hemen alışmamı bekleme. Doğu'ya da söyle benden birkaç gün uzak dursun. Kafamı toparlamam ve her şeyi sindirmem lazım."

"Bunu kırmadan yap, olur mu?" Diye sordum.

"Elimden geleni yaparım." Dedi beni üzmemek için hafifçe gülümseyerek.

"O zaman barıştık." Dedim yorganımla oynarken.

"Abin sana hiç küser mi. Şu tatlılığa bak." Beni kollarının arasına aldı ve sıkıca sardı.

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now