26/ÜSTÜ ÇİZİLMEMİŞ İSİMLER

617 62 86
                                    

Karanlığın içinde parlayan yıldız
Karanlığa sığamıyo' çünkü yalnız
Sonunda tadına varıyoruz aşkın
O da biliyo' bu şehirden bıktım

Biliyor musunuz bu şarkıyı?

Hiçbir şey geçmeyecek ben kendimi kandırıyorum =]

Neyse neyse benim günüm kötü geçiyor ama sizin gününüz güzel geçsin☆★

En sevdiğiniz renk yada renkler neler?

Beniiiim bordo ve siyah.

Neyseeeeee


Mutlu Okumalar.
Ha bide tekrardan Mutlu Yıllar efeniiim.☆
__________________________________☆_____

Okyanus Karakurt

Babama benziyor muydum?

Hayır benzemiyordum. Benzemeyecektimde.

Telefonla beraber dışarı çıktım. Korumalar bekliyordu. Aykut'un yanına gidip telefonu verdim. Aykut buradaki tek güvendiğim kişiyi. "Konuştun mu abi?"

"Konuştum" Dediğimde kafasını salladı. İkimizde yanyana korumaları izliyorduk. "Arabayı hazırlat, üçümüz gideceğiz" dedim. Bakışları bana döndü. "Üçümüz?" Dedi sorgulayarak. "Evet üçümüz. Ben, sen birde Berke" dedim. Tekrardan kafasını salladı ama pek memnun olmadı.

Gideceğimiz yer Halis'in eviydi. Bildiğim kadarıyla evde oturan biride vardı.
Halis'in kızı Duru.

(...)

Araba durunca hep beraber arabadan indik. Berke onuda götüreceğimize ilk başta inanmamıştı. Ama sonra gerçekten götürdüğümüzü görünce sevinmişti.

Karşımızda 2 katlı, büyük bir havuzu olan ve geniş bir ev vardı. Buraya gelmemizin sebebi içeride Halis'in odasının olduğu ve odasında bilgisayarının olmasıydı.
Bilgisayarının içinde bir şeyler bulurduk belki.

Kapının önüne geldiğimizde Aykut kapıyı çaldı. Kapı hızlıca açıldı ama sadece azıcık açıldı ve açan kişi Halis'in 19 yaşındaki kızıydı. "Kimsiniz siz?" Dedi tereddütle. "Misafiriz içeri almayacak mısın?" Dedi Aykut. "Babamın arkadaşı mısınız?" Diye sordu bu sefer. "Çok boş sorular soruyorsun" dedim. Sağ elimle kapıyı tamamen açtım ve içeri girdik üçümüzde. Kız geri çekildi hemen ve gözleriyle inceledi bizi.

"Vay bee eve bak" dedi Berke. "Ne yapacaksınız?" Dedi kız kenardan. "Sana bir şey yapmayacağız sadece babanın bilgisayarını alıp gidicez" dedim. "Babamın bilgisayarı mı?" Dedi kaşlarını çatarak. "Evet, nerede biliyor musun?" Dediğimde kafasını salladı. "Yukarıdaki odasında olmalı" Dediğinde yukarı çıkmaya başladı. Bizde arkasından yukarı kata çıktık.

Bir sürü kapı vardı. Koridorun en sonundaki odaya geldiğimizde kapıyı açtı kız. İçerisi altın eşyalarla kaplıydı. İlerleyip çekmeceyi açtığında içinden bilgisayar çıktı. Diz üstü bilgisayarı getirip bana verdi. Kapağını açtığımda şifre vardı.

"Aykut bunu Efe'ye verin halleder o" dedim ve kapağını kapatıp Aykut'a verdim bilgisayarı. "Şimdi gider misiniz lütfen?" Diye sordu kız. "Yok gidemeyiz" dedim ve Berke'yle beraber odayı aramaya başladık. Çekmecelerde bazı dosyalar vardı. Onları aldık sonra inceleyecektim. Bunların dışında bir defter ve siyah beze sarılmış eski siyah bir tabanca çıktı.

Bu ikisinide alıp odadan çıktığımda Berke ile Aykut'ta arkamdan geldi. Kız polise hiçbir şey söyleyemezdi çünkü kendisininde elleri temiz değildi. Ayrıca babasının hâlâ yaşadığını sanıyordu ve gidip herhangi bir şey söylerse babasınında hapise gireceğini sanıyordu. Bir şey söyleyemezdi yani.

ŞEKERPARE/Yarı Texting Where stories live. Discover now