BÖLÜM 32

7.1K 580 84
                                    

BÖLÜM 32: EV

ARIN DENİZ KARANLIK

"Yav bari yemek verin Allah'ın cezası adamlar! Geldiğimden beridir açım ben, aç!" Saatlerdir olduğu gibi yine bağırıyordum kendi kendime.

Şimdi burda olamak yerine konaktaki kalan yemekleri yemek vardı.

Hayır yani ne olurdu birkaç gün daha bekleselerdi kaçırmak için?

Ben yemekleri düşünürken deponun kapısı açılmıştı. Gelen kişiler yine o muhteşem üçlüydü. Ama bu sefer sevinmiştim gelmelerine. Çünkü diğer korumalar gibi giyinen adamın elinde tepsi vardı. Şükür.

Adamlar iyice bana yaklaştıklarında gördüğüm şeyle birlikte ağlayacak gibi olmuştum. Dalga mı geçiyorlardı bu adamlar benimle?

"Acıkmışsındır müstakbel karıcığım." Karıcığım kısmını uzatarak konuştuğunda kusasım gelmişti. Allah belanızı versin. Özellikle Ahves itinin. Onu unutmayalım.

Tepsiyi tutan adam biraz daha bana yaklaşıp kucağıma koydu tepsiyi.

Tepsinin içinde yarım küflü bir ekmek ve kireçli olduğu renginden belli olan bir bardak su...

Cidden mi ya? Bu kadar mı şerefsiz ve cimrisiniz? Bir insan bunu köpeğe bile vermez.

İnsan değiller ki.

Bu sefer Ahves veya önümdeki şerefsizlere beddua etmek yerine kendime ediyordum. Allah benimde belamı versin. Ben salak gibi o aptala inanmıştım.

"Yemeğini çok sevdin heralde? İştahla bakıyorsun." Alaylı bir şekilde konuşması ile gözlerimi kapattım. İnsanlıktan nasibini almamış şerefsiz. Kafamı kaldırıp Çınar'a baktım. Büyük bir gülümsemeyle bakıyordu. Gülüşünü...

"Aynen çok sevdim müstakbel kocacığım (!). Sen de yer misin?" Sırıtarak konuştuğumda Çınar birkaç saniye bana baktı ve konuştu.

"Müstakbel karım beni mi düşünüyormuş?" Müstakbel karın gelip seni sevsin.

"Müstakbel karının ellerini ve ayaklarını çözde gelip seni iyice bir düşünüp sevsin ha?" Gayet sakin ve gülümseyerek konuştuğumda tepsiyi getiren adam gülmüştü.

"Aaa ama olmazki karıcım. Daha evlenmedik. Evlenmeden olmaz." Onun bu alaylı şekilde konuşmasına göz devirip Cumali'ye döndüm. Bu ne biçim bir isimdi. Annesi ve babası bu ismi koyarken ne düşünerek koymuşlar çok merak ediyorum.

"Beni bıraksanız mı artık?" Bıkkınlıkla sorduğumda derin bir nefes aldı.

"Hayır." Şerefsiz. Bir anda aklıma gelen şey ile şaşkınlıkla gözlerim irice açılmıştı. Lan! Ben en önemli şeyi unutmuştum.

"O adamlar Ahves itini niye dövdüler? O şerefsiz size yardım etmedi mi?" Kaşlarım çatık şekilde onlara bakarken Cumali ellerini arkasında birleştirdi.

"O çocuk bize yardım etmedi. Tanımıyoruz onu. Ama adını duyduk, İlhan'ın yiğeni." Şaka mıydı bu? Ne demek İlhan'ın yeğeniydi.

***

Yazardan;

"Nerde lan benim kızım?!" Azat bir yandan önünde kanlar içinde  duran Ahves'e vuruyor bir yandanda bağırıyordu. Bir tekme daha savurduğunda, köşede durup amcasını izleyen Bora Azat'ın yanına gidip kolundan tuttu.

ARIN DENİZ (Gerçek ailem) Where stories live. Discover now