BÖLÜM 36

6K 543 201
                                    

BÖLÜM 36: ÖLÜM

Yazardan;

Hemşirelerin koşarak geldiğini gören herkes ayaklanmıştı.

İki hemşire ameliyathaneye yaklaştığında içerden bir doktor çıkmıştı. Gelen hemşirelerden bir tanesi içeriye girerken diğeri doktorun yanında durmuştu. Doktor, ona merak dolu gözlerle bakan kişilere dönüp hızlı hızlı konuştu.

"Hasta günlerdir vücudundaki yaralar yüzünden çok kan kaybetmiş, halada kan kaybetmeye devam ediyor! Acilen 0 Rh pozitif kan gerekiyor!" Herkes birbirine bakarken Barın bağırmıştı.

"Bora, Baran, Cihan tüm Mardin'e haber salın!" Bora, Baran ve Cihan hemen telefonlarını alıp hastaneden çıkmak için yol almışlardı.

Doktor tekrardan konuşmaya başladığında bu sefer daha dikkat kesildi herkes.

"Hasta beş gün boyunca aç ve susuz kalmış.. Susuz kaldığı için böbrekleri kurumuş ve vücuda zarar vermiş. Eğer biraz daha susuz kalsaymış vücut tamamen kurur ve sağlığını yitirirdi. Vücuttaki suyun azalması sindirim sistemi bozuklukları, bağırsak sıkışmaları, zihinsel performansta bozulmaları beraberinde getirir. Uzun süreli susuzluk sonrasında vücuttaki sıvı miktarının yüzde 15'inin kaybedilmesi komaya ve hatta yaşamın kaybedilmesine bile neden olabilir. Ve de..." Doktorun her bir cümlesinde Melek hanımın ağlaması dahada artıyordu. Tugay, doktorun neden sustuğunu anladığında gözünden bir damla yaş düştü.

"Hayır, hayır! Olmaz! Kaldıramaz benim kardeşim.." Tugayın bağırması ile doktor kafasını eğmişti. Tugayın ağlaması ve doktorun suması ile bütün aile daha çok endişelenmişti. Azat daha fazla dayanamadığı için bağırarak konuşmaya başladı.

"Doktor konuşsana! Ne oluyor? Ne oldu benim kızıma?" Doktor eğdiği kafasını kaldırıp yarıda kestiği konuşmasına devam etti.

"Kurşun, aort damarının çok yakınına isabet etmiş. Eğer biraz daha sola doğru ateş edilseymiş hasta hayatını kaybedebilirdi. Ki şu anda da tehlike geçmiş değil. Hasta her an şoka girebilir, şoka girmese bile az önce dediğim gibi susuz kaldığı için ani bir şekilde komaya da girebilir.. Ne olacağını zaman belirleyecek. Siz yine de her şeye hazırlıklı olun." Deyip arkasına döndü ve parmağını duvara sabitli olan yere bastırıp ameliyathaneye girdi.

Rojda bu duydukları karşısında elimi kalbine atıp gözlerini kapattı. Rohat ve Bedir annelerinin yanına koştuklarında Baver hemşire çağırıyordu.

Melek, daha fazla dayanamamış olmalıki bayılmıştı. Azat, bir yandan karısını tutuyor, bir yandan annesine bakıyor ve bir yandan da kızını düşünüyordu. Delirecek gibi hissediyordu. Bugün onun için cehennem gibiydi. Sabah kızının bulunduğunu öğrenince çok sevinmişti. Ama bu sevinci yarıda kalmıştı.

Alp duyduğu ve gördüğü şeylerle dayanamamış ve burdan çıkmak için arkasına dönmüştü. Tam asansörlere ilerleyecekken gördüğü kişi ile yerinde durmuştu. Vuslat Ayaz. Kuzeni, yere oturmuş sırtınıda duvara yaslamış bir şekilde karşıya bakıyordu. Duymuştu. Deniz'in hayati tehlikesi olduğunu duymuştu.

Alp koşar adımlarla kuzeninin yanına gelip dizlerinin üstünde durdu. Hatırladığı şey ile birlikte hemen gülümsemiş ve konuşmuştu.

"Vuslat! Senin kan grubun neydi?" Vuslat, bakışlatını duvardan çekip kuzenine baktı.

"0 Rh pozitif." Alp duyduğu şeyle dahada mutlu olurken hemen ayağa kalkıp Vuslatın kolunu tutmuştu.

"Lan geri zekalı, kalksana o zaman! Deniz'in kana ihtiyacı var, senin kanın onunkiyle uyuşuyor." Sinirle bağırması üzerine Vuslat hemen ayağa kalkmıştı.

ARIN DENİZ (Gerçek ailem) Where stories live. Discover now