BÖLÜM 40

5.7K 506 103
                                    

BÖLÜM 40: KARAASLAN'LAR

"Anlaşıldı, ben bu şehirden kendime bir ağa bulamadan gideceğim." Hüzünle konuştuğumda, adının Han olduğunu öğrendiğim çocuk büyük bir kahkaha attı. Onun yanındakilerde güldüklerinde onlara döndüm. Niye hiç kimse bizi tanıştırmıyordu. Özellikle de şu çıtır meteor ile tanışmalıydım.

"Kızım, sen bizim çocuklarla tanışmamıştın değil mi?" Sevmiştim ben bu kadını. Dilek teyze eliyle tanıtmaya başlamıştı az önce gülen erkekleri. "Şu uzun boylu olan Alp," Çok açıklayıcı oldu ya. Buların hepsi uzundu! Aldırmadan gösterdiği kişiye baktığımda, kafasıyla selam vermişti. Dilin yok mu yakışıklı?

Niye herkese yavşıyorsun?

Yakışıklılar çünkü.

"Onun yanındaki Emir," Bu çocukta yakışıklıymış. Kollarımı kucağımda birleştirip öyle dinlemeye devam ettim. "Hikmet," Açlık ve susuzluk öldürmedi, kurşun yarası da öldürmedi ama bu adamın bakışları beni her an öldürebilirdi. O kadar sert bakıyordu ki hiçbir şey yapamadan ona baka kalmıştım. O, bana ben ona bakıyorum. Sonunda yutkunup konuştum.

"Bakma bana öyle, şimdi korkudan kalp krizi geçireceğim!" Söylediğim şeyler onu gülümsetmişti. "Aldırma kzım sen onu, çocukluğundan beridir öyle o." Türkan teyze, önce bana daha sonra ise oğluna bakarak sitem etmişti. Dilek teyzede onların bu haline gülüp konuşmasına devam etmişti. "Ayşe Nur birkaç gün sonra gelecek, o zaman tanışırsınız," Başımı sallayarak onay verdim. "Bunlar da Çağrı ve Han," Kapının hemen yanında duran ikiliyi göstermişti. Onlar, diğerlerinin aksine yanıma gelip iki yanıma oturmuşlardı. Ben kaşlarmı çatmış bir şekilde bir Han'a bir de Çağrı'ya bakarken, Han fısılıtıyla konuşmaya çalıştı. Sadece çalıştı çünkü herkes duymuştu.

"İstiyorsan sana bir ağa bulabilirim." Gözlerimi şaşkınlıkla açımış ve ona dönmüştüm. Ciddi miydi bu? Şakaysa komik, şaka değilse daha komikti. "Ciddi misin sen?" Tek kaşımı kaldırarak bkatığımda göz devirmişti. "Ciddiyim tabii ki de. Hem öyle bir aday var şu an elimde." Sanki manavdan meyve satıyordu.

"Han, çekil şurdan geri zekalı! Kız zaten her söylediği sözün içine ağa katıyor." Adar, Han'ın ensesinden tutarken, Pars'ta Çağrı'nın ensesinden tutmuştu.

"Neyse, son olarak da benim kı-" Dilek teyzenin lafını bölen şey içeriye dalan kişi, pardon kişiler olmuştu. Bir dakika, bir dakika!

Çift mi görüyordum ben!

"Aayy uyanmış!"

"Aayy uyanmış!"

What dedin gülüm?

Onlar bana yaklaşırken ben hemen Tugay abime dönmüştüm. "Abi, doktoru çağırır mısın? Sanırım çift görüyorum," Sakin sakin konuştuktan sonra bağırmıştım. "Abi! Gözüm bozuldu!" Abim göz devirmiş ve tam yanımda olan Buğra'ya kafasıyla işaret vermişti.

Neydi şimdi b-

Kafama yediğim tokatla hafif (!) öne savrulmuştum. Öyle hafifti ki odada sesi yankılanmıştı. Ah canım arkadaşım, elinin ayarını sevdiğim arkadaşım. "Yavaş ol lan hayvan!" Barkın, Buğra'ya bağırdığında ben gülerek arkama yaslanmıştım. "Pardon abi. Canım arkadaşım bir şeyin var mı?" Deyip yanıma yani yatağa oturup kolunu omzuma atmıştı. Kafamı yavaşça yana çevirdim ve ona dik dik baktım. "Buğra. Şu hastaneden bir çıkayım varya seni mahvediceğim." Aynı anda gelen iki öksürük sesi ile, bakışlarımı Buğra'dan çekmiştim.

ARIN DENİZ (Gerçek ailem) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin