2. KAYIP

1 1 0
                                    

“Tıpkı bir korkak gibi o gece vazgeçecektim ama o buna engel oldu.”

Gözlerim korkunun esiriymiş gibi hızla açıldığında yatakta doğrulup hissettiğim duygu karmaşasını çözmeye çalıştım. Kalbim deli gibi çarpıyor göğsüm boğulmamak için çırpınıyor gibiydi. Böyle giderse aklımı kaybedeceğime emindim.

Uykuda panik atak çok kez olmuştu ama her oluşunda aynı tepkileri veriyor, aynı tehlikenin eşiğinden dönüyordum. Ya kendi kendime bu acıya son verecektim ya da her şey kendiliğinden olacaktı.
O an bunun gerçekten de sonuncusu olduğuna emindim. O kadar kötü hissediyordum ki bu histen bir an önce kurtulmak için yapamayacağım şey yoktu. Etrafıma bakıp bir ışık aradım ama bulamadım. Telaşla yanımda duran telefonumu açıp sağ tarafımda duran gece lambasını gördüm. Hızlı hareketlerle bir şekilde onu açtım. Turuncu loş ışık, evimde olmadığımı hatırlatırken bu farkındalık kalp atışlarımı sanki mümkünmüş gibi daha da hızlandırmıştı. Evimde değildim! Kendi güvenli odamda değil, hiç bilmediğim bir yerde hiç bilmediğim insanlarla birlikteydim. Midem bulanıyordu ama en çok nefes alamamam beni korkutuyordu. Geçecekti biliyordum ama o an geçeceğine olan inancım kaybolmuştu. Doktorumun bana anlattığı, yapmam gereken şeyleri düşündüm. Aklımı toparlayamıyordum. Başım dönüyor, ellerim titriyor, her yerimden soğuk ama yakıcı terler akıyordu. Ağlamak istiyordum belki ama emin değildim. Belki de ölmek istiyordum. Hayır, yok olmak istiyordum ben. Yok olmak ve unutulmak...

Ellerim korkuyla telefonumdan annemin numarasına dokundu. Kulağıma götürürken ne yapacağımı bilmiyordum. Koca dünya bana dar geliyordu o an.

“Işık, kızım ne oldu?” gecenin üçünde aradığım için telaşlı çıkan sesine titreyen sesimle cevap verdim.

“Korkuyorum anne. Yardım et. Beni eve götür lütfen.” Yalvarışlarımın arasından çaresizce hıçkırdım.

“Sakin ol Işık. Bu ilk defa olmuyor biliyorsun.” Sesi sertleştiğinde ne kadar yanlış bir şey yaptığımı anlamıştım. Ona sıkıntı çıkarıyordum. Yıllardır olduğu gibi. Buraya; kimseye daha fazla sıkıntı çıkarmamak için iyileşmeye gelmiştim hâlbuki.

“Özür dilerim anne ama beni eve götürürsen her şey geçecek söz veriyorum.” Geçmeyecekti. Eve gidecek ve sakinleşecektim evet ama bu geçmeyecekti. Hayatım boyunca kaçamazdım.

“Öyle bir şey olmayacak Işık. Her zorda kaldığında bizi arayamazsın. Biraz güçlü ol ve başının çaresine bak. Sık dişini. Bunu yaşayan tek insan senmişsin gibi davranma.” Güçsüzdüm ben evet, ama elimden gelen bir şey yoktu. Size yemin ederim çok korkuyordum o an. Annem ve babamdan başka arayabileceğim biri yoktu ama bu saatten sonra olsa da aramazdım. Kimse benimle uğraşmak zorunda değildi bunu çok sonra anlamıştım.

O gece ben gücün ne olduğunu bulup, sahip olacağıma dair kendime bir söz verdim.

“Ama anne…”

“Yat ve uyu. Orada bir sürü doktor var. Korkuyu bahane edip eve gelmeye çalışma.”

Telefon yüzüme kapandı ve ben düşünmeden kalkıp pencereyi açtım. Elim daralan göğsümdeyken gözlerim gökyüzünde değil yeryüzündeydi. Birazdan kendimi bırakmaya hazırlandığım yeryüzünde. Bu histen kurtulmalıydım. Annem ve babam beni severdi. Ölürsem üzülürlerdi ama omuzlarından bir yük kurtulurdu. Bana her ne kadar bunca şeyi söylemiş olsa da annem beni severdi ve ben de onu severdim. Onlara daha normal, daha gurur verici bir kız çocuğu vermek isterdim ama bunu yapamazdım. Artık savaşamazdım.

Gözlerimi kapattım. İçimden defalarca özür diledim. Kendimden özür diledim. Bu zamana kadar onu iyi veya kötü yaşatabilmiştim ama bu gece her şey bitecekti. Kim üzülecekse ya da kim sıkıntıya girecekse girecekti. Ne olması gerekiyorsa olacaktı ama umurumda değildi artık. Ben zihnimden kaçamıyordum. Kaçamıyorsam onu ancak öldürerek susturabilirdim. Öyle de yapacaktım. Vazgeçecektim. Tıpkı bir korkak gibi o gece vazgeçecektim ama o buna engel oldu.

TUTSAK (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now