17. KORKU

1 1 0
                                    

İçimde yersiz bir sakinlikle hastane zeminini izliyordum. Buraya gelmemiz kısa sürmüştü ama Ferit’i son görüşümden sonra yol bana bir asır gibi uzun gelmişti.

Herkes Nazlı için endişeliydi ama Mert oturmuş sadece izliyordu. Kerem bile Ferit’in o bakışlarından etkilenmişti. Sanki yaşadığı her şeyi göstermek istermiş gibi gözlerini kısmıştı ama acıyla.

Hepsi doktorlarla konuşup ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorlardı ama ben onlardan biraz uzakta bir hastane koltuğunda oturmuş kendime gelmeye çalışıyordum. Bu kadar güçsüz olmaktan nefret ediyordum. Hakan’ın bana doğru geldiğini gördüğümde bakışlarımı ona çevirdim. Yanıma oturup bana bakmadan konuşmaya başladı.

“Babam hakkında söylediklerin, doğru muydu?” Soruyu cevabından korktuğunu belli ederek sormuştu.

  “Alaz öyle söylemişti. Annesi ve baban arasında gizli bir ilişki varmış.” dedim sessizce. Ona bakamıyordum ama çenesini sıktığına emindim.

“Bir dönem annem çok zor günler geçirmişti. Bize bir şey anlatmıyordu ama geceleri onu sürekli ağlarken buluyordum. Babam kavga ettiklerini ve bu aralar hassas olduğunu söylemişti.” dediğinde ona baktım. Mavi gözleri yorgunca karşısındaki duvarı izliyordu.

“Babanın bir katil olduğunu biliyordun. Neden hiçbir şey yapmadın?” diye sordum. Bunun cevabından da ben korkuyordum.

Keyiften yoksun bir şekilde gülümsedi. “Ben de bir katilim. Siz bir şey yaptınız mı?”

“İkisi farklı şeyler.” diye itiraz ettim.

“ Hayır değil. Katil katildir.” Böyle olmadığını biliyordum. O yanlışlıkla yapmıştı. Ne söylersem söyleyeyim kendi düşüncesini savunacağından emin olduğum için konuyu değiştirdim.

“Nazlı’yı bulunca teslim olacağını söylemiştin.”

Birkaç saniyenin ardından sıkıntılı bir iç çekti. “Onun beni sevdiğini hesaba katamamıştım.” dedi utanarak. Nazlı teslim olmasına izin vermezdi. Ben de istemiyordum ama adalet bir şekilde yerini bulmalıydı.

  “Ama her şey düzelecek değil mi?” diye sordum. Olumlu bir cevaba çok ihtiyacım vardı.

“Evet. Ama ben biraz yalancıyımdır.” Bunu söylerken gülmüştü.

“Herkes biraz yalancıdır.” dedim ama bu konuda yalan söylemesini istemiyordum.

“Nazlı burada kalacak. Seni eve götüreyim.” Mert önümde diz çöküp gözlerime bakarken hemen kaşlarımı çattım.

“Hayır. Burada kalacağım.”

“Burada yeterince katil var ve aralarına anneni de eklemek istemeyiz değil mi?” dediğinde, Hakan gözlerini devirdi. Elimde olmadan güldüğümde Kerem bize doğru geliyordu. Mert ayağa kalkıp duruşunu düzeltti. Kerem bunu görünce Hakan gibi gözlerini devirdi.

“Ailesinden başkası kalamazmış. Herkes gidecek.” Paltomu getirip kafama attığında sinirle ayağa kalktım. Hakan’a baktığımda gerekirse sabaha kadar bahçede bekleyeceğini söyleyip yanımızdan ayrıldı. Bizim de kalmamız gerekiyormuş gibi hissediyordum ama yapabileceğimiz bir şey yoktu. Nazlı’nın ailesiyle vedalaşıp hep birlikte karavana ilerledik. Hepsi bindiğinde Acar ön koltuktan sinsice gülümseyip kapıları kapattı. Dışarıda sadece Kerem ve ben kalmıştık. Karavan bizi almadan gittiğinde şaşkınca arkalarından baktım.

  “Biz yürüyeceğiz.” dedi Kerem ve beni beklemeden yola koyuldu.

  “Niye, kafayı mı yedik?” diye sordum ona yetişmeye çalışırken.

TUTSAK (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now